![]() |
garip kimsesiz, zavallı. şaşırtan, tuhaf gelen şeyler için de kullanılır. orhan veli'nin, melih cevdet ve oktay rifat'la çıkardığı şiir kitabının ismi ve devamında oluşan edebi akımdır garip. çağdaş türk şiirinde bir çığır açmıştır. ölçü, uyak, imge, ses, müzik hiçbir şey sınırlayamaz artık şiiri diyen orhan veli, kitaba manifesto niteliğinde bir önsöz yazıp, türk şiirinde yeni bir dönemi resmen başlatmıştır. gerçi sonradan o şiirleri beğenmediğini, şiirde ustalığın önemini ve artık güçlerini halk şiirinden aldıklarını da söylemiştir o ayrı... yine de garip deyince büyük şair orhan veli ve yeni bir dönemi başlatan akım akla gelir ilk... sunay akın'ın zeka parıltısı dolu şiiridir. şiirden kovduğu uyağın dönüp dolaşıp sonunda mezar taşına konması ne garip: orhan veli 1914 - 1950 kemal sunal ve ece alton'un oynadığı 1986 yapımı bir film. filmde kemal sunal'ın mızıka çalıp fatoş'un oynadığı sahnede arkada itü maçka kampüsü ve hilton oteli görünmektedir. öncülüğünü orhan veli, oktay rıfat ve melih cevdet'in yaptığı edebi bir akım. çıkış noktası şiire her türlü konun malzeme olabileceği düşüncesiydi. yer yer sembolizm, yer yer dadaizmi andırmakla beraber kendisine has ve gayet hoş bir üslubu vardır, alır götürür. öykücü sadık yalsızuçanlar'ın, 'hicranlı aşk öyküleri' diyebileceğimiz, gönlü acıtan, son kitabının ismi... garîb gurbette olan kişi demektir. kimsesiz, zavallı anlamının bu gurbette olma anlamıyla birebir alakası vardır. özledim lan. düşlerini dirilt hayatın her gece kendi ölümünü yasarken .. sonkez olacakmıs gibi inanıp ilkkez oluyormus gibi yasamak bazen .. garip.. '' işte bunu hatırlıyorum .. '' unuttugunu düşündüren neydi peki ? sana gel dedigimde kendimin gelemeyecek oldugunu biliyordum .. öyleyse bu kavusmamız anlamına gelmiyordu ben öylece yerimde ayak seslerini duyuyordum kalbinin atıslarına sagır .. adımlarını görüyordum bıraktıgın izlere kör .. gecmiste bırakamadım işte sen de geldin itiraz etmedin hava ne soguktu ne sıcak ellerimizde buz parçaları hissediyor musun beni .. yoksa bu kendi hissizligim mi .. dudaklarını ısırtan sessizlikler kanatan yalanlardan daha iyiydi biliyordum ... gitmek gerekti sonra uzak olan yer yoksa da sadece gitmeyi de özler ya insan bir yer olmadan duracagı sadece gitmek ... gidemiyorsun bazen de umutsuzluklarınla kavrularak imkansızlıklarınla tutusarak acılarınla yanarak ... durmaksızın oldugun yerde kanayarak .. gidemiyorsun iste .. ''sonra'' dokunmak yaralı bir eylem ellerini eskisi gibi sevemedim bu yüzden ne zaman sevecek olsam sevmeyi deneyecek olsam yaraladıgın yanımı hatırlattın hep.. ellerini bir kez daha tutamazdım ... herseyi yalanlamak kolaydı hiçbirsey olmamıs gibi herseyden olanca hızıyla kaçmak ve ansızın bastıran yagmurda boyaları akan bir biblo gibi kendinle karsılasmak ... ve uzaklasmak herseyden hatta kendinden bile gölgenin seni tamamladıgı gibi o an'ın içindeki senle tamamlanamamak .. sürükleyen hayat ve dalgalara bıraktıkca bizden uzaklasmasını istegimiz birşeyleri onlar yine aynı sularda kıyılarımıza vurmuyor mu .... kaçmak arzusu kaçındıklarımız.. ve yalanladıklarımız olmuyor mu .. saclarını kulak arkasında biriktiren inatcı küçük bir kız gibi ertelediklerin ... rüzgar kendini hatırlattıkca devam ettigin ... eksik .. hep birseyler eksik ne oldugunu tam olarak bilemedigin ama sadece hissedebildigin yarım yasanmıslıgı birseylerin.. sana 'yeiden tamamla' diyemem ki ben bozmustum resmi sen son parçayı koyacakken .. bilemedik bu yüzden hiç nasıl bir resmin içinde sen ve ben .. ikimiz . . . tenler, burusuktu arzular karıstı içten içe yalnızlıklar hayatımıza girdikleri ve çıktıkları anda sıkışıp kaldıgımız insanlar vardır .. acı aşkın faizi olarak geri dönerken bize .. o insanları izleriz bu kez uzaktan, alısana dek gözlerimiz ... kalbimiz acıdan uyusana dek ... ...onunla .. hiçbirsey yaşayamadıgınıza mı yoksa, yaşadıklarının hiçbirşey olduğuna mı üzülürsünüz en çok ? * bir edip akbayram klasiği... hızlı hızlı giden yolcu, bu mezarda bir garip var bak taşına acı acı, bu mezarda bir garip var bu mezarda bir garip var garip garip garip garip kurumuş yeşil otları, toprak olmuş umutları gökte mavi bulutları, bu mezarda bir garip var bu mezarda bir garip var garip garip garip garip izi bile yok dünyada, onu aramak beyhude ne gezersin bu ovada, bu mezarda bir garip var bu mezarda bir garip var garip garip garip garip gökler yüksek toprak derin, rüzgâr eser serin serin senin olsun çiçeklerin, bu mezarda bir garip var bu mezarda bir garip var garip garip garip garip etrafı ağaç dizili, vücudu toprak sızılı taşı mahsuni yazılı, bu mezarda bir garip var bu mezarda bir garip var bir ruh hali. birinin sesindeki titreşim, diğerinin anlatamadığı. yalnız kalmak istemek, ama yanınızdan ayrılmalarından korkmak. garip işte.tüylerinizi ürperten ruh hali. nefesinizi kesen. önsezileriniz, ve önsezilerin mırıldanmalarına uyanan içinizdeki senarist. ruh halleri havalar gibi.ve uzun mevsimler geçirmiş olmasına rağmen, insan gene de kestiremiyor hava değişimlerini.işte bütün mesele bu. alışıldık olmayan, acayip, tuhaf durumları tanımlamak için kullanılan söz. Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:39 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.