bizimkisi bir aşk hikayesi

[bluemoon24]

kayahan'ın bir şarkısı olup sözleri şöyledir:



bizimkisi bir aşk hikayesi,

siyah beyaz film gibi biraz

gözyaşı umut ve ihtiras

bizimkisi alev gibi biraz alev gibi



bizimkisi bir aşk hikayesi,

siyah beyaz film gibi biraz

ateş ve su diken ve gül gibi,

bizimkisi roman gibi biraz



bu güller senin için,

bu gönül ikimizin,

hiç üzülme ağlama

sen gülümse daima



bizimkisi bir aşk hikayesi,

siyah beyaz film gibi biraz

hüzünlü sonbahar kapısından

çıkmak gibi aydınlığa biraz



bizimkisi bir aşk hikayesi,

siyah beyaz film gibi biraz

ateş ve su diken ve gül gibi

bizimkisi roman gibi biraz

inönü stadında hepbir ağızdan söylenirken oldukça duygulu anlar yaşatan şarkı.



iç burkan bir şarkıdır.



dinledikçe, içimi burkan şu aşk hikayesi gelir aklıma:



lise sona kadar hiç kimse ile ilişkisi olmamış mağrur genç, lise sonda sınıfın en deli kızına kaptırır gönlünü. taraflar birbiriyle tamamen zıttır. birisi kendi başına espriler yapan okulun ağır abilerinden birisi, diğeri okulun en deli, okulda çıkmadığı kimse kalmayan kızıdır. kız oğlana açılır, oğlan ona aşık olur.



okuldaki bütün öğretmen ve öğrenciler bu ikilinin aşkına karşıdır. okuldaki bütün öğretmenler bu ikili ile konuşur. bu aşk bitmelidir, bitmelidir,bitmelidir. ama herşeye rağmen aşk devam eder. aradan 2 ay geçmeden kız oğlanı okulun en tanınmışlarından birisi ile aldatır. ama oğlan aşıktır bir kere, gözü birşey görmez ve kızın da gazı ile ilişkiye devam eder. bu ilişki boyunca birçok kez aldatılan oğlan herşeyi içine atmıştır. çünkü seviyordur ve bu kızla evlenmelidir. çünkü hayatu boyunca düşündüğü şey: sadece bir kızla çıkmak ve onunla evlenmektir.



kızın annesi ve babası ilişkiye karşıdır. çünkü oğlan, onlara kıyasla, fakirdir. aynı şekilde oğlanın ailesi de ilişkiye karşıdır. çünkü onlar da kendilerini fakir görmekte ve davulun bilr dengi dengine çalacağını oğlanın kulağına fısıldamaktadır. ama oğlan herşeyi sırtlar ve ilişki için elinden geleni yapar. ve ilişki devam eder.



üniversite sınavı gelip çatmıştır. okulun bitimine son iki hafta kala, hastaneden uyduruk raporlar alınmış herkes evinde test çözmeye dalmıştır. ve oğlan birgün kızı arar. kız telefonu açmaz.. oğlan merak eder. bu kez ev telefonundan arar kızı. ev telefonun fişi çekilmiştir. telefon çalar ama açılmaz. ve oğlan hep ağlar.. ağlar ağlar.. bu bir aşktır.. içi parçalanmaktadır.



ve üniversite sınavı geçer. oğlan öss'de feci çakmış yapabileceği en kötü dereceyi yapmıştır. kız ise istemediği bir yer olmasına rağmen oğlandan çok daha iyi bir yeri kazanmıştır.



oğlan o yazı hep ağlayarak geçirmiştir. babası gözü önünde eriyen oğlunu 4-5 kez feci şekilde falakaya yatırmıştır. baba haklıdır.. 'bir kız için değer mi?'..



değmezdi. kız üniversiteye gitmiş oğlansa hala memleketindir. ama kendini toparlamıştır.. oğlan üniversite kazanma hediyesi olarak aldığı cep telefonu ile yapması gereken son şeyi de yapar: kızı arar ve biraz ağlayıp zırlayıp kapatır. kız herşeyin bittiğini, artık onu unutması gerektiğini söyler oğlana.. oğlan, o an ağlamayı bırakır ve kadere bir küfür edip kapatır telefonu..



aradan 2 gün geçmiştir. oğlan hala memleketinde, uzak diyardaki üniversiteye gitmek için hazırlanmaktadır. birgün uyurken gelen bir telefon.. açar.. evet o'dur telefondaki. olan olaylarda hiçbir suçu olmadığını tamamen aile baskısından öyle davrandığını söyler.. onu hala sevdiğini, yeniden beraber olmak istediğini söyler..



oğlanı tavlamak kolaydır.. oğlan kabul eder ve bilmem kaçıncı kez ilişkiye yeniden başlarlar. bu arada kız oğlanı deli etmeye çalışmakta, oğlanın gururunu incitecek ne kadar hadise varsa birbir gerçekleştirmeye devam etmektedir. yok erkek öğrencilerle eve çıkmalar, yok aşırı şekilde içki içip dağıtmalar, yok uyuşturucu kullanmalar...vs. oğlan hepsini bir şekilde kabullenir ve ilişkiyi düzeltir gene.



ilk sene bitmiş ve yaz tatili gelmiştir. oğlan ve kız memleketinde buluşup görüşmektedir.. yaşadıkları yer çok tutucu olduğu için korkmakta ama aşkları için herşeyi göze almaktadırlar..



aşkları 3. yılına girmiş, aşıklar üniversite 2. sınıfa geçmiştir. yine devam eden ayrılma barışmaların ardından kız birgün oğlanı arar ve r edeceğini söyler.. oğlan çılgına döner.. kız okuduğu yeri sevmemekte ve artık orayı bırakması gerektiğini söylemektedir oğlana.. oğlan şaşkındır. neden terk edebilir ki okuduğu şehri? kız oğlanın yanına gelmek ister.. tek istediği budur.. yoksa r edeceğini söyler.. ve oğlan hemen yanına gelmesini söyler...



kız ertesi akşam, uzun bir yolculuktan sonra, oğlanın yanına gelir.. ikisi de mutludur.. 2 gün geçer, 3 gün geçer, 5 gün geçer, 10 gün geçer.. kız hala oğlanın yanındadır. ve artık gitmesi gereklidir kızın. yoksa, devamsızlıktan, o sene aldığı çoğu dersten kalacaktır.. ama kız razı olmaz.. oğlan hep merak eder: neden bırakmak ister mersin'i? hep sorar.. geçerli bir sebep söylemez kız. ve geçiştirir lafı.. oğlan lisedeki bütün arkadaşlarını toplar okuduğu yere.. amaç kızı ikna edip üniversitesine göndermektir.. kızsa herşeye rağmen oğlanın yanında kalmak istemekte, gitmeyi red etmektedir..



ve oğlan artık kızdan kuşkulanmakta, kötü birşeyler yaptığından korkmaktadır. ve bu arada kız oğlanın çok saf olduğunu düşünüp o herşeyi bitiren olayı yapar.. oğlandan, kendisinin adet gününde, bekaretini almasını ister.. oğlan iyice kötü olmuş düşünmeye başlamıştır.. bunu reddeder. ve kavga ederler tekrardan... ve oğlan kıza orospu der.. ve olan olmuştur.. ilk defa oğlandan beklenmeyen bir laf.. kız oğlandan sakinleşmek için bir sigara ister... saf oğlan hemen bir sigara verir.. kız sigarayı koluna defalarca basmıştır.. oğlan habersiz geldiği odada kızı o şekilde görünce deliye döner, kızı boğazlamaya kalkar.



ve o gün oğlan kızdan kopmuştur.. ve onu en sonunda gitmeye ikna eder..



ve son kez gezdikleri eskişehir caddelerinde, kız oğlana seneye burayı kazanacağına yemin eder.. oğlan çok korkar.. orada daha 2 senesi vardır ve kızın kazanacağından adı gibi emindir.



ve kızı aynı akşam otobüse bindirir ve gönderir.. oğlan o gece sabah kadar içer ve ağlar.. ev arkadaşları şaşkındır. çünkü o mutlu genç 20 günde erimiştir gözleri önünde..



kız gider gitmez oğlan ilişkiyi telefonda bitirir ve kendine yeni bir hat alır.. aklısıra yeni bir hayatın ilk başlangıcıdır bu hamle. evet bitmiştir bu ilişki.. 2,5 yıla sünger çekilmiştir adeta..



kız oğlanın yeni numarasını bulur ve birkaç kez arar.. ama kız da emindir oğlanın artık ona geri dönmeyeceğinden. ve haber alınmaz bir uzun bir süre..



ama oğlanın aklında kız yemin etmiştir okuduğu yeri kazanmaya. oğlan hemen karar alır kendince..

evet oğlan da o yıl öss'ye girecek ve gidecektir okuduğu yerden..



ve öss zamanı gelir çatar. ikinci kez öss'ye giren oğlan okuduğu yerden daha iyi bir yer kazanamaz.. merakla kızın sonucunu beklemektedir.. ve birgün bir telefon.. en yakın arkadaşıdır araya.. 'bu haberi vereceğim için üzgünüm ama...' der. evet kız başarmıştır.. kız oğlanın olduğu şehiri yds'de %98 yaparak kazanmıştır.. oğlan şaşırır.. ama artık alışmıştır şaşkınlığa...



korkar başına geleceklerden.. ama korkunun ecele faydası yoktur.. herşeyi göz önüne alır ve gider okuluna.. merakla ilk karşılaşacakları zamanı beklemektedir oğlan.. tanınmamak için hep bere takar kafasına.. aklınca bu bir önlemdir.. uzun zaman görmez oğlan kızı...



ve bir gün alışveriş yaptıktan sonra elinde poşetler, rezil bir halde yürümektedir oğlan.. aha da.. karşıdan tanıdık bir yüz.. evet odur odur! birbaşka erkeğin kolunda karşısından gelir... oğlanın bir an gözleri dolar.. ağlamaklıdır.. başını çevirir.. ve filmlerdeki gibi gözünden bir damla yaş düşer.. ve hızla koşar osmangazi tramvayına...

bizimkisi serin bir aşk hikayesi...



ne güzeldi diil mi yaşadıklarımız, ne güzeldi...

artık ne sen, ne de ben bulamayız o günleri.

bazen düşünüyorum da...

bende de kazmalık vardı galiba, diyorum.

ikimiz de kıymetini bilemedik gençliğimizin.

hatırlar mısın, akşam olur pijamalarımızı giyerdik.

sen kokunu sürerdin...

oda mahvolurdu, adeta içinde yüzerdin çünkü.

olmadık şeylere güler, durup-dururken ağlardık.

görenler deli sanırdı, sanırsam.

güzel havalarda sokaklara çıkardık.

ama hep yağmura yakalanır, sıçana dönerdik.

bir de kar yağınca kartopu oynardık seninle.

topların içine hep taş koyardın, atardın.

sen, iskambil kağıtlarından fal bakardın.

istediğin çıkmadığında sövüp kalaylardın, ağzın bozuktu biraz çok kızardın sigara içtiğime.

ve içkime karışırdın, oklavayla karşılardın beni eve sarhoş geldiğimde.

az dayağını yemedim.

arasıra rejim yapardın, ama ihtiyacın vardı.

hükümet gibi karıydın şerefsizim.

komşunun çocukları vardı, bizim oğlanın kafasını yarmışlardı

beraber çocuk bahçesine giderdiniz. ben televizyonda maça bakardım.

ne işim var çocuk parkında.

arasıra arkadaşlar gelir poker oynardık.

ben hile yapardım, sen yardım ederdin.

benim askerde yediğim dayak hikayeleri...

senin anderson'dan hikayelerin hiç bitmezdi..

ilk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik.

sen bana, üstümde ne vardı diye sorardın.

ben de, '40 sene geçti, ne bilim ben?' derdim

sen kızınca ben de sallamaya başlardım.

çingene pembesi bi kazak, ördek yeşili bi etek, beyaz çoraplar, mor pabuçların....

güzel bir bahar akşamı sinemada karşılaşmıştık.

ikimiz de önümüze bakmamıştık.

özellikle ben, güneş gözlüklerimin ardından kızları kesiyordum.

çarpıştık önce, sen,'çüşşş ayı' dedin.

sonra ben 'güzel olduğunuz kadar küstahsınız da! dedim.

sen hemen yavşadın, göz-göze geldik ve başladık, film gibi yani..

sonra ayrıldık. sen benim ayak kokuma dayanamamıştın.

ben senin sarmısak kokan nefesine…



Kaynak: İtüSözlük