[bluemoon24]

* türkiye cumhuriyeti sınırlarına giriş yapan avusturyalı bir inşaat mühendisinin devamlı söylediği bir laftır. şu olaylar üstüne söyler:



-paramparça asfaltı olan yolları görünce

-şantiyeye devamlı geç gelen işçileri görünce

-kaynak makinasıyla sigarasını yakmaya çalışan usta statüsündeki işçiyi görünce

-güneşe konulmaması gereken u şekline getirilmiş boruları güneşin altında genleşmekten 8 halini almış görünce

-vinçle yeri değiştirilmeye çalışılan su deposunun halatlarını 2 tane bağlamak yerine bir tane bağlayarak sağa sola hayvani şekilde sallandığını ve sonucunda da hangara çarptığını görünce

-öğlen yemeğinden kalkarken taşeron fimanın türk yöneticileri, "bu yemeğiniz bizden olsun sen misafirsin" diye adama bağırıp yemek parasını cebinden çıkarıp eline bozukluklar halinde vermeye çalıştığını görünce

-kiraladığı aracın anahtarını bir işçiye arkaya park etsin diye verdikten yarım saat sonra meraklanıp arabaya bakmaya gittiğinde işçiyi ayaklarını ön cama uzatmış, ağzında sigara, arabada klima keyfi yaparken görünce

-işçilerin birbirlerinin kafasına şaka olsun diye ufak taşlar attığını görünce



ve hatırlayamadığım bir çok şeyde. ilk başta anlatmaya çalışırsın, ucuz iş gücü, bizim de kaliteli, üsturuplu işçilerimiz var ama bu kadar para ayırdınız bu oluyo ne bekliyorusunuz, işte adettendir yemek ısmarlanır ama tabi yaptığı hoş değildi ama kibarlık yapmaya çalıştı vesaire. tabi bir süre sonra adamla dura dura harbiden ya saçmalığa bak demeye başlıyorsunuz normalde gözünüze batmayan şeylere ve en sonunda şöyle bir olayla yenilgiyi kabul ediyorsunuz:



istanbul bostancı da yolun ortası kazılmıştır ama hiç bir uyarı işareti konulmamıştır. avusturyalı adam son anda kazılmış yeri görür ve direksiyonu birden kırıp frene asılır. araba durunca şok olmuş bir halde sorar:

-wauv what was that!?!

-this is turkish you know

Kaynak: EkşiSozluk