[bluemoon24]

* bir sabah uyandığımda gazetelerin son sayfalarında adını ve resmini tersten gördügüm, kocaman puntolarla 'sonu basinda' yazılı sayfayı bugüne gelinceye dek cebimde sakladığım akıl tüccarı. kendilerinin yazdığı seyahatname ile dünyami yeni ve geometrik olmayan şekillere soktum. kimse bizden haberdar değildi, ne dürtülerimizden ne de fikirlerimizden. basmakalıp hallere tutunamayıp bir avuç sahi ederi göremeyen, geleceğin düşünürü olmak akıllara gelmedigi gibi geleceği bu formlarda tutamayip 'senin burada aldığın nefes bizim harflerimizdir' diye yana yakına adım hesabı yapanların, gözden kaçanlarının son ürünü olmuştur.

elbette ki her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğu gibi karakter sahibi olmanın aslanların yattığı yerden belli olmasına engel olmayacağını ama tiynetsizliğin de başlıbaşına tuhaflıkla sevişen bir atardamar olduğunuda söylemeden geçemeyeceğim. kolay hazmedilebilirlikleri sürülerin ortasına eşantiyondan ilaç gibi salarsanız kendi bunyenizi zehirlersiniz, ihtiyaç dahilinde de fincanlık nescafe gibi pratikal kapsamda kopyalanırsınız. el değmemiş tanımlamalara denk getirilen patikalar hep kurnazların işine yarayacaktır ki, hırs kırma bulvarında keyif otobüsünü bekleyenlerin bile gözlerini varyemez amcanın servetini kaybetmesine verdigi saskinligi kaplamiştır. kuşkusuz gevrek fikirlilerin azabından ve statik döngülerin zihni küp şeker gibi çayı sindirirken kendinide bitiren gestapolarin gazabindan, kapanmaya öylesine alışıpta güneşin yüzüme püflediği günlerde bile yapraklarını açamayan papatyaların ürkek tırsaklığından vazgeçilmiş günlere dönüştürülüyoruz. susuzluğun karmaşa, açligin sapkinlik yapacagi dakikalari, stoklarını tüketmeye başlamayanların hazırladığı kahkahalarla fonda tanımsal evinde gerçek yasaminin tezatlığıyla izlemeyi okadar çok isterdim ki......

Kaynak: EkşiSözlük