Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| sevgili gunluk
* sevgili günlük,
kısa yazmak istiyorum. seksen milyon sigara içiyorum. yine içip uyumayı istiyorum. odasına sıkışmış bir fahrizat olma ürküntüsü içerisindeyim. kaldı ki, artık sözcük üretimine geçtim ve kimse sanırım bu konuda artık bir şey yapamaz. bugünü nasıl geçirdiğimi sana anlatmam lazım. günlüklere öyle muamele edilir. laf salatasının üstüne iki yeşil zeytin koyarsan da zenginleşmiş olur. belki. ne fena. günlük. ellerim senin üzerindeyken sigara içemiyorum. beni affet. artık, pek az müddet sonra, yüzde doksanı işlevdışı kalacak bir insan olarak mazur gör, hatta yalvarıyorum. ellerimi bırak günlük. sigara içmek istiyorum. içiyorum.
sevgili günlük,
seviyeli ya da seviyesiz bir birlikteliğe ne dersin? ne demezsin! şimdi günlük, "ben","ben","ben" diye yazdığımı çok sık fark ediyorum ama seni insan yerine koyarsam, o vakit hepten tırlatmış olacağım için, belki böylesi daha sağlıklı. başlıyorum. sevgili günlük, ben, sokağa çıkmak istemiyorum. ev sonsuza dek çöple dolabilir. kitap okumak istiyorum. çünkü öyle öğretildim. ama okuduğum kısımlar yetmiyor. ah ne yazık! vah vah! şarkı okumak istiyorum sevgili günlük, ama sokağa çıkıp bir stereo kablosu falan, ondan alamadım, zaten sesim genelde tutmaz, kendime rep sözleri yazıp onları sert şiirler olarak okumak istiyorum. ama hemen sonra istemiyorum. günlük, neden böyle oluyor? terapistlerin insanları normalize etmek için yetiştirilmiş sistem neferleri olduğuna inandırıldım. hem acı da çekmiyorum? gene de terapi alıp, her ay hamburgerimi ve patateslerimi dilediğimce ketçaplayacak kadar para kazanmalı mıyım? kaldı ki lahmacunu da seviyorum, ve daha pek çok gıda ile yaşamımı renklendirebilirim. ayrıca, müzik, sinema, öyle şeyler de ilgimi çekiyor. bunları almak için para kazanmaya mı soyunsam? sevgili günlük, bunları düşünürken bile üşüdüm. sanırım, işe yarar hissetmek asıl mesele... ama bunun için önce bu dünyada elle tutulur bir işin olduğuna inanmak gerek sevgili günlük. sevgili günlük, ben neden anlamlandırma manyağı oldum? insanları niye - iyiler mi kötüler mi manasında değil de, neden öyle, nasıl böyle anlamında - düşünüyorum ki? ya da kendimi, ve soru sormadan niçin düşünemiyorum? sevgili günlük, keşke çocukken trabzanlardan kaysaymışım diyeceğim günleri de mi görecektim? sevgili günlük, benim travmam ne? sevgili günlük, neden cevap vermiyorsun? kendime bir kahve yapıp geliyorum. sakın kendini bırakma, ne bileyim, döndüğümde toz olacakmışsın gibi geldi. saçmalıyorum. ama bana saçmalamayan birini göster günlük. tamam, belki susan sontag. ama onun da günlükleri daha piyasaya çıkmamış. malinowski gibi değilim en azından. insanları araştırıyorum ayağına kendime seks köleleri edinmiyorum. ama sevgili günlük, belki sen bir şeyleri çözmüşsündür. erdem sikimizde ve kıçımızda mı? yoo, anlıyorum sevgili günlük, başkalarına kötü davrandığını hissettiğin an şalteri biraz aşağı çekmek lazım. erdem ağzımızda mı? diline, beline, bişeyine daha sahip ol, diyenler hep sahip oldular mı günlük.. dediklerine sahip çıktılar mı? anlamıyorum da sevgili günlük. erdem kalbimizde mi? yoksa beynimizde mi? erdem var mı sevgili günlük? geçen ay kaldığım evin yanındaki bakkalın çırağından başka erdem var mı? dinamitlerden bir ceket yapsam havai fişek patlatanlardan daha mı az ya da daha mı çok erdemli olurum günlük? istediğim bu da değil. erdem umrumda değil. neyi bulacağımı unuttum sevgili günlük. bir semt pazarının keşmekeşinde kaybolmuş bir çocuk gibiyim, ama anlatamıyorum. adresimi unuttum. eve dönemiyorum. çenemi kapamalı mıyım? neden ki sevgili günlük kim bir şey anlatabiliyor? herkes, evrende orkestraya girmiş gibi uğuldayan milyarlarca ses arasından neyi anlatabildi birilerine? "sağın yalan solun yalan var biraz da sen oyalan"ı yaşayarak öğrenmek zorunda mıydım sevgili günlük? "deli saçması" deyip, öyle, yolda çıktığında "lan türküye bak" diye dalga geçeceğim bir şey olarak kalamaz mıydı? herşeyiyle mutlu bir orta sınıf ya da öyle böyle bir sınıf içinde yaşayıp gidemez miydim? büyükbabamın sobanın üstünde mandalina kabukları yaktığı gibi olamaz mıydık seninle ikimiz? bu bir geç ergen bunalımı yoksa düşünen insan bunalımı sevgili günlük? ne asil, ne köle... hiç bir şey olasım yok. allah cezanı versin. inanamıyorum sevgili günlük. tanrı'ya inanıyorum yalnızca, çünkü onu kuramıyorum sevgili günlük. kuramadığım tek şey o ve bu beni ayakta tutuyor. onu da hastalıklarıyla ve zavallılıkları ile kurarsam biterim sevgili günlük. sen de bitersin. gün de. sanırım beynimin sağ lobuyla sol lobu arasındaki ince köprü sallantıda. düşersem aşağıda beni ne bekliyor sevgili günlük...
...hatice. bundan sonra sana hatice adıyla sesleneceğim. çünkü git gide bir insan formu kazanmaya başladın sevgili hatice. müsaade edersen kahvemi yapıp geliyorum haticeciğim. insanlar neden birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar hatice. sabahın bir vakti, kendilerini bir ekrana yazarken bulmamak için mi? bunun nesi daha kötü hatice? olmayan bir günlüğe yazmanın ve ona hatice adını vermenin nesi daha berbat? sümküren kahkahalar atmanın ya da iş görüşmesi, sınıf atmosferi, arkadaş muhabbeti ayağına aklından bin bir düşünce geçerken tebessümler saçmanın nesi daha gerçek? artık daha fazla şey bilmeme gerek yok hatice. daha fazla insan hikayesinin tanığı ve ortağı olmaya da öyle. yok. bir sürü insan da sanırım benim gibi. daha fazla ruh haliyle karışıp kaybolmak istemiyor. artık tanımadıklarımızla çok kısa konuşuyoruz hatice. metrolarda, otobüslerde, trenlerde ve diğer yerlerde bir araya geldiğimizde de birbirimize bakmıyoruz. çünkü bakmak istemiyoruz. eskiden "neden toplu taşıma araçlarındakiler minimum iletişim kurar?" diye düşünürken, artık biliyorum hatice. herkes, herşey sussun istiyoruz. ve bu harika! görkemsiz kaybedenler. ya da tek kişilik yaşamlarda olanca görkemiyle, krallar, kraliçeler, prensler ve prensesler yaratan sistemimiz artık daha fazla hikaye kaldıramayacak kadar ağırlaştı. ve belki de, yaşlandı sevgili hatice. aslında bunu sana anlatmama gerek yok ki. sen ve arkadaşların, diğer günlükler, yani mehmet, serap, belkıs, francois, abdullah, bilmiyorum işte adlarınız herneyse... bunu en iyi bilenlersiniz. çünkü insanlar diğer insanlardan sakladıklarını hep sizle paylaşıyorlar. yazsalar da yazmasalar da günlükleri birbirine eklendiğinde bir türlü o teorilerce bir bütün oluşturamayan yap bozlar gibi...
yoo, kendimi peygamber ilan etmeyeceğim bu günlük yazısının sonunda hatice. korkmuyorum da. ve bazen, hiç hissetmiyorum da. anlamasan da hoşçakal hatice. kafam çok karışık. ve sanırım en doğrusu karışık değilmiş gibi yapıp ideal falan belirlemek. burasının, bu odanın, bu ekranın, bu bedenin, bu olarak tanımlanabilecek her yerin ve her şeyin ne olduğunu bilmiyorum. benim için yazılacak kadar değerli olanı ölene dek yazsam bile bulup bulamayacağımdan emin değilim. kesiyorum. zaten gene bir sürü puntoyla bir sürü satır işgal ettim. neyse ki tuşlar var ve el yazısıyla şimdiye çoktan rezalet olmuş bir yazıyı yazabiliyorum sana hatice. günlük. sevgili, yeter.
Kaynak: EkşiSözlük Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |