Benim bugünkü ruh halimi anlatan bir yazı (İclal Aydın'dan)
Kulağımın içi kaşınıyor. Felaket.
Önce azar azar başlıyor kaşıntı, geceleri.Sonra artıyor.
Kaşımak da bir zor ki kulağın içini. Bir türlü geçmiyor.
"Ne yapsam acaba?" diyorum. Günler geçtikçe daha da artıyor.
Doktora gitmeye karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum "Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?" diye. "N'oldu ki?" diye soruyor
arkadaşlarım. "Kaşınıyor kulağım" diyorum. "Uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından!" Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi. "Çok iyi
doktordur" diyor. "Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini
iyileştirir."
Gidiyorum doktora.
Gözlüklü, şirin bir amca. Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor.
Şaşırıyorum önce. "İçinde kaşıntı var" diyorum. "Öyle büyüteçle ne
anlayacaksınız ki?"
"Yok" diyor, "Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum." "Nedir?" diyorum doktora. "Eski sözler kaçmış kulağınıza"
diyor.
"Nasıl yani?" diyorum. "Kimin sözleri?" "Bakacağız" diyor.
Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet
çıkarıyor.
"Yan durun. Kıpırdamayın" diyor bana. Biraz irkiliyorum. "Eski sözler"
diyorum, "Ha?" Cımbızın ucu kulağıma giriyor,
canımı acıtmıyor nedense. "Bir erkek sesi bu" diyor. Sanki bir uğultu
duyuyorum.
Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. "Yalan kaçmış kulağınıza!" diyor doktor.
Yalana bakıyorum. Küçücük bir şey gibi gözüküyor.
"Vay be! Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş? Hangi yalan peki?"
diyorum.
"Durun, bekleyin" diyor doktor. "Dikkatli olmamız lazım. Tekrar kulağınıza
kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest
bırakırız." Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor tüpün. Serbest
kalıyor yalan.
"Seni seviyorum" diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden. "Yalanmış ha?"
diyorum. Kulağım bile anlamış, kalbim hálá anlamıyor...
Ben herhalimle güçlüyüm, sevildiğimi biliyor ve inanıyorum