ARKASI YARINYaratıcı Yazarlar Edebiyat Tarih Felsefe Klubü ve Yaratıcı Yazarlar Klubü ARKASI YARIN Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız …ifade etmemiz gerektiğinde özetle en mutlu günümüz olduğunu, doğruluğundan hiç kimsenin şüphe edemeyeceği bir içtenlikle, birçok defa deneylerle kanıtlanmış ve karşımızdakilerin de hiç düşünmeden kabul edeceği bir teorinin doğruluğunu yineliyormuşuz gibi sıradan bir gülümsemeyle söyleyiveririz. O anı paylaşıyor olduğumuz insanlar ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Yaratıcı Yazarlar Klubü telkin cd indir izle İstanbul Yaratıcı Yazarlar Klubü nerededir kimdir Yaratıcı Yazarlar Klubü çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Yaratıcı Yazarlar Klubü hipnoz Yaratıcı Yazarlar Klubü olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Yaratıcı Yazarlar Klubü hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Yaratıcı Yazarlar Klubü kuantum düşünce kitap haberi |
|
08-06-2007, 11:51 PM
|
#1 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| ARKASI YARIN …ifade etmemiz gerektiğinde özetle en mutlu günümüz olduğunu, doğruluğundan hiç kimsenin şüphe edemeyeceği bir içtenlikle, birçok defa deneylerle kanıtlanmış ve karşımızdakilerin de hiç düşünmeden kabul edeceği bir teorinin doğruluğunu yineliyormuşuz gibi sıradan bir gülümsemeyle söyleyiveririz. O anı paylaşıyor olduğumuz insanlar ise sözlük anlamıyla dahi kendilerine bir nebze huzuru yaşatıyor olduğu için ifademize inanmaya baştan hazırdırlar zaten. Ve biraz sonrasında içimize dolacak ve kendi kendimize sahte bir hoşnutlukmuş dedirtecek olan o ani kederi dahi görmezden gelerek, nasıl ki güneşin etkisini kaybetmiş olduğu sonbahar sonuna doğru ayazlı bir günde bir köşede beklerken soğuktan acıyan kulaklarımızı ısıtmak için belli periyotlarla güneşi bir sağımıza bir solumuza aldığımızda hissettiğimiz o ısınışın, dudaklarımızı çatlatan yaz sıcağından çok daha etkiliymişçesine bizi büyülemesi gibi; mutluluğumuz dolayısıyla içsel yansımamızdan kendi paylarına düşen kırıntıları adeta özenin ve hassasiyetin hacimselleşmesi durumundaki ihtişamlı mücevher tomurcuklarını kendilerine sunuyormuşuz gibi etkilenerek kabul ederler. Temelde mutluluğun bize ait olduğunu ve kendilerine ait bir anın mutluluğunun bitmeyen boşluklarını, yansıtmış olduğumuz kırıntılarla doldurma çabasıyla, derinlemesine düşünmeden ama dış dünyaya kapılarını kapatıp öylece bu anı donuklaştırmak isterler. Bu kayıtsızlığın farkında olmasak da küçük bir yolculuk yapma zorunluluğunu, doğarak postalamış olduğumuz bir davetiye ki kendi tercihimiz olsa da gerçekleşmesini asla istemediğimiz ölüm randevusunun vakti geldiğinde kaçınılmazlığı gibi hissederiz, kendimiz aralarız kapıyı ve içeri dolar keder. Farklı şehirlerde yaşıyor olduğumuzdan dolayı karşılaşmayacağımızdan emin olduğumuz bir tanıdığımızla tesadüf ettiğimizde şaşkınlığımızdan ziyade yanılgımızın vermiş olduğu acıyla dengemizi kaybedip durumla uzaktan yakından alakadar olmayan bir tuhaflığa bürünmemiz gibi içimize dolan kederinde o anki inancımızı sarsmakla duruma uygun dışa dönük ilgimizi ilgisizliğe dönüştürmesiyle, misafirimizle yaklaşan randevunun hemen öncesinde görünümümüzde ve ruh halimizde yapmamız gereken değişiklikleri yaparak hazır olmak nasılsa, kederimizi sorgulamamız için bizi hazır kılar. Bu hazırlık safhasındaki kararsızlığımız bir o kadar da korkularımız ise normal yaşantımızda hiç ilgimizi çekmeyecek bir konu olmasına rağmen ortamdaki hâkim konuya açlık duymamızı sağlarken yüzleşmeyi reddetme çırpınışlarımız melodik olmaksızın keyfi dokunuşların oluşturduğu bir parça sözde müzik gibi temelsizdir. Bu istikrarsızlığın karşısında ise önceki zaman diliminden içimizde birikimiyle ve seti dağılan bir baraj gibi ansızın etkin bir şekilde kederimizin ağırlanma isteği vardır ki bu çırpınışı sonuçsuz bırakır. Bu yenilgiyle birlikte daha fazla beklemememiz gerektiğini ise yıllar boyunca havalandırmamış olduğumuz mobilya dolu bir odadaki ağır kokunun havalandırmamaya devam ettiğimiz sürece ağırlaşmasının bilincinde olmak gibi kederimizin yoğunlaşmasını göze alamayız. İçsel yolculuğum bu genel kanıların eşliğinde ve bu zorunlu kararlarla birlikte başlamış oldu. Kederimiz bir birikimdir ama o an için ön plana çıkmış olan o ana özgü mutluluğumun bana vermiş olduğu güçle, bu hayatta kendimce mutluluk kaynağım olarak yorumlamış olduğum bir ana, katlı olarak varsaydığımız uzayda katlanma noktasında boyut değiştirmek daha ilkel bir varsayımdan ne kadar ani olarak gerçekleşiyorsa, bu dönüm noktamı tekrar, araya bir an dahi girmemiş gibi yaşamaya başladım. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
09-06-2007, 12:08 AM
|
#2 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Nov 2006
Mesajlar: 510
Tesekkür: 1
152 Mesajinıza toplam 344 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN Umarım senin için herşey çok daha güzel olur. Yolculuğunda mutluluk peşini bırakmasın
__________________ Uçurtmalar, rüzgar kuvvetiyle değil, bu kuvvete karşı uçtukları için yükselirler... | Offline
| |
09-06-2007, 12:48 AM
|
#3 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN ince ruhun ve SIK temennine karsilik yok.. kirilgan, elmastan yuregimin derinlerinde sakladigim siz kaynakli icten bi gulucuk olarak ifade etmekle yetiniyorum, sizin guzel yureginizle anlamli kilacaginiz ihtimaline siginarak.. . yorgun ve her hucresini uykuyla naksetmislerdenim suan.. | Offline
| |
09-06-2007, 10:10 PM
|
#4 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN Yaşım itibariyle olsa gerek, kalabalığın ortasında kendime yol açma gayretiyle birazcık tehditkâr bir bakışla çizmiş olduğum yoldaki engelleri kenara çekilmeye zorlarken bir yandan bu kalabalığın niçin bu denli kendisini hayat nehrine öylece bırakıp, sadece hedef yönde kalma çabası gösterdiğini sorguluyordum. Yorumumsa gençlik aykırılığımı törpüleyip olup biteni mantıksal gösterip, en azından ters yönde bir atak yerine dikey olmasını yeğletiyordu. Tamamen benzeşmeme isteğimse bir noktada sabitlenmek için akıntıya ters yüzmek gerektiğini, bu gerekliliğinse bildik olmadığı için hedefteki ölüme yaklaşma endişesinden ziyade hedefin zıttı yönde kalan geçmişteki bir zaman diliminden uzaklaşarak onu silikleştirip, daha ileriki bir uzaklıkta ise görünmez kılarak çok daha öncekilerin ayrıcalıklarımı ortadan kaldırması gibi bildik bir acı yaşatacağı endişesinden kaynaklanıyordu. Amaçlı yürüyüşümün sonuna yaklaşmış olduğumu fark edip, mantıksal bulduğuma karşı sahte bir inanmışlık tavrıyla pes ettiğimi düşünüp bu karmaşayı şimdilik noktalamak istedim. Bir an sonrasında sabitlenmeye örnek ihtiyacı duymuşçasına, geride bırakmak üzere olduğum bir köşede bekleyen bir hanfendiye adeta seyahate çıkmak üzere olan birinin bahçe kapısından aniden dönerek içeriyi tarayan bakışlarla süzmesi gibi yoğunlaştım.. Ve biraz önceki karmaşayı lehime o denli net bir şekilde ortaya koydu ki hayat boyu o anın ötesine geçmemek için orda ilk ve son kez ölümü göze aldım. Evet, mevsimler içinden sonbahar >Sonbahar; ritmik dokunuşlar ardı sıra doruklardaki çıtırdayan iniltili ezgi ve gereğinde bütünleşmek, bilgi ve zevk sahiplerini muhteşemliğiyle önünde eğilmeye zorlayan bir tablonun öğesi olduğumuzu hissedişimiz nasılsa. Hüznün ve anımsamanın boğucu bir ruh halinde gerçekleşiyor olmasıyla rutubetin havayı ağırlaştırmasının benzeşiyor olması ve güneşin saklambaç oynuyor olmasıyla fiziksel olarak durağan buna karşın içsel yolculuğun ani renk değişimleri. Bu yönüyle ve olması gerekenin vicdanımıza hâkim tavrını ortaya korcasına doğal dengenin baharı kışa sürüklemesiyle ve de yarı çıplak ağaçların üzerinden gizemlerini soyuyormuşçasına, gözlem yeteneğimizin arttığını hissettirmesiyle veya ufkumuzun genişlemiş olduğunu ya da daha yüksekten takip ediyor olduğumuzu düşündürtmesiyle hâkimiyeti tattırıyor olması kendi nezlimizde bu bahara ayrıcalık tanımamızı sağlar ve bu ayrıcalığı tanırken de şüpheyi ortadan kaldırarak lütfetmemiş olduğumuza bizi inandırır.< kadar farklı bir an tahmin edersiniz ki hiç geçmiş zaman olmadı. Beynimde yorumunu yapmış olduğum ilk görüntüsü -ne güzel bir bekleyiş, sanki beni bekliyor dedirtiyor beklerken onu görmüş olanlara- oldu. Bu genellemeyi yapabilme cesaretim çok fazla benimsemiş olmam olsa gerek. Benimsemekle anlatmaya çalıştığımın izahı ise özetle ve yavan bir ifadeyle:.... | Offline
| |
10-06-2007, 12:21 AM
|
#5 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN 'simdi anliyorum neden hep cocuk gibisin ve baska anneler gibi topuklu falan degil.
cocuklariniz sizin yasiniza gelince ya da siz onlarin yasinda olunca ne biliyim iste boyle guzel oluyor arada senelerin farki kalmayinca.
yani anlayacaginiz mutlulugun tablosundaydim bugun.
huzur! sen ne guzel bir seysin. kurul ve hic gitme.. yakaladiginiz tuttugunuz buldugunuz anI sakin birakmayin! '
Cok tatli bir gun gecirmissiniz.. ozel demiyorum, hep boyle olmasini dilemek icin.. huzur demissiniz ya '' Ask; dalgalarini kendi icinde barindiran, kiyilari olan ama asla derinligine tesaduf edemeyecegimiz sakin bir gol kiyisidir. Kiyisinda olmak HUZURDUR! ' derim ben hep.. ahh huzur sen ne özel birseysinnn.. | Offline
| |
10-06-2007, 03:57 PM
|
#6 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN cok tesekkurler lerzan hanim.. hani ustte belirttiim o kirintilar vardiya.. huzurundan bizlere yansitmis olduklarinin degerinin farkindaligimizi belirtmek isterim. :) ' derinligine tesaduf kIsmIna tereddutum haric ' belki yazdiklarimin ileri bolumlerinde bu dusuncemi hakli cikarmak icin cirpinisim sonuc verir.. simdilik bir ornek vermek istiyorum.. dun kizinizla bota bincektiniz galiba, diyelim o sakin kiyida yapayalniz kurek cekiyorsunuz, agirliginizca batarsiniz suya.. kastim buydu.. her batisiniz oncekinden daha derine indircektir sizi ama en derinine batmaniz mumkun degil.. dilerim herkes adina yanilirim bu konuda.. kendim adina yanilmamis olsam da, umut guzel sey.. :) | Offline
| |
10-06-2007, 10:30 PM
|
#7 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN (3) : Üstümü örten bu meltemsel sıcaklık ve içime işleyip ruhumu hafifleten bu bakış, hayalimdeki tasvir ve şimdi ise tasvirimdeki eksiklikleri bire bir varlılığıyla bununda ötesinde, bir an öncesine uzak geçmişteki bir anmış hissi verdirerek çok önceden tanışmış olduğumuzu düşündürterek nüfuz edebilmem adına etkinliğinden habersiz olduğundan tepkiden yoksunluğuyla aktive edip, tasvirimi adeta bir kostümmüş gibi üzerine bürünüp buna en uygun aksesuarı ve makyajı ilave edip hazırlığını tamamlıyor, hep doldurmaya çalıştığım duvarımda asılı olan boş çerçevemde bana gülümsemek amacıyla. Benim için ne kadar değerli bir konumu kendisine amaç edindiğinin farkında değildi kesinlikle ama bu, amacının ve gerçeğimin değerini eksiltmiyordu asla ve asla nüfuz etmeye devam ettiğim süre boyunca özümsememi engellemiyordu. Bu özümseyiş ise, bir bebeğin büyürken annesini sorgulamadan, müdahale gücünden yoksun bir şekilde kabullenmesi gibi ya da uyurken görüyor olduğumuz kâbus süresince kurtulmak istediğimiz durum için ortaya koymuş olduğumuz çabaların nafile olması gibi bende müdahale gücümü yitirmiş bir durumda öylece özümsedim. Müdahalesiz kalmış olmam zamanın işlemediği, kimsenin dokunamadığı, masumiyetim olarak sığındığım özüme işlemesine izin verdi. Ve içimde bir yerde bir damarın patlayarak sıcakkanını içime boşalttığını, bununla birlikte tansiyonumuzun ani değişimleriyle bizi çarpması gibi bir an algımın uyuştuğunu ve dengemi devam ettirmek için verdiğim komutların etkisizleştiğini hissettim. Ameliyat öncesi narkozun etkisi arttıkça çırpınışımızın bizi daha çok yorarak korumasızlığa sürüklediğini fark ettiğimizde, savunmamızı hareketsiz sürdürmeyi düşünürüz ve bir an sonrasını da hatırlamayız; bende o an oraya yığılmak istedim. Bu gerçek bir kabullenişti, özgürlüğümü feda etmek, masum yanımı ona sunmak ve sadakatimle onu taçlandırmaktı. Buna karşılık isteğimse, belki duyulmayacak kadar sessiz ama göklerin savaşı kadar etkili, ölümüne olmasıyla samimi, kavranılmış olmasıyla çaresiz bir tek cümleyi mırıldanabildim, yüreğim acıyla feryat figan ederken. ’Yalvarırım, kıyma bana!’ Bu yeterliydi, şahsımda birleşmiş olan tüm aciziyetler, güçsüzlüğün simgesi durumundaki mahlûkun acıma duyusunu pekiştirmesi adına -acınılmak nefsimize aykırı olan ender gösterilerden olsa da- sahnede yerlerini almaya başladılar ve değerlerimin, güçlü yanlarımın beynimde çağrışımları olmayan umutsuz simalarındaki savaşma isteği... | Offline
| |
13-06-2007, 03:58 AM
|
#8 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN (4) Tıpkı savaşı kazanamayacağına inanmış bir komutanın ordusunu cesaretlendirmek için zaferi vaat edip, onların cesaretinden kendisi nasiplenip, savaşmadan bir antlaşma sağlayıp ve bu antlaşmayı da olabildiğince karlı noktalamayı amaçlaması gibi. Belki yeterliydi, güçlü yanlarım, geçmişim ama o an beni ben yapan kimliğimi yadırgamıştım; ancak bir başkasının iç dünyasını gözlemleyebilecek bir gözlük takmışım gibi farkında değildim muhatabımın bizzat kendisi olduğumun ve bu ise örtüşüyordu bendeki aşk kavramıyla. Her gün fark gözetmeden dalından koparıp zevkle yediğimiz ve bu fiziksel zevkinde ruhumuza yansıyıp kendimizi mutlu hissettiğimiz bir elma ağacının elmalarının, günün birinde hepsini elden geçirip hiçbirinden hoşlanmayız, hatta ısırmış olduğumuz bir parçayı dahi yutamayız. Benzer şekliyle yapmaktan zevk aldığımız her şeyden de sıkılırız ve işte o an farkına varırız isteğimizin farklılaşarak bambaşka bir hal aldığını, geçmişi reddettiğimizi ve bir başkası oluverdiğimizi. Buna karşılık tek hatırladığımız, tekrar tekrar heyecanımızı kaybetmeden canlandırdığımız, tek birikimimizmiş gibi karşımızdaki insanın farklı bir âlemden sessizliğin hâkim olduğu bir göl kıyısına akseden bakışları olur. Bu bakış o kadar canlıdır ki ruhumuz bu canlılığın devam etmesi için kendi canlılığını ona sunar ve artık o bakışın canlılığı düzeyinde kendisinin yaşayabileceğine inanır. Onu yaşar, kendisi olmadığı içinde aslında kendisinin tadacağı elmayı sevgiliye sunacakmış gibi estetik bağlamda sorgular. Gerçekte o bakışı canlı kılan kendi canlılığımız olduğunun bilincinde olmadığımız için, bu habersizliğinde kendi değerlerimizi ve ruhumuzun büyüklüğünü kavrama konusunda yetersizliğimiz oluşuyla bizi gereğinden fazla heyecanlandırıp aşkın kaynağının karşımızdaki olduğuna inandırır. İnancın güveni zorunlu kılmasıyla ve aşk duygusunun vermiş olduğu heyecanımızı da yalnız yaşamanın bizi nefessiz bırakıp kalbimize ağır gelmesiyle aşkı paylaşıma yöneliriz. Yeni bebek sahibi olmuş bir annenin göğüsleri sütle dolduğunda canının yanıp bir an önce emzirmek istemesi gibi ben de bu ağırlığı aşk olarak nitelendirip onunla paylaşma gereğini duyumsadım. Paylaşmak üzere bulunduğum bu heyecanı kalbine taşıması için adeta bir mahkûmun idam kararının iptalini belirten bir belgeyi taşıyan gardiyanın gururlu adımlarla -günahlarının af edildiğine inanarak günahsızlığa duyduğu özlemi giderircesine cennette giden yolda yürürken her adımın yüzünde kirli çizgileri hiç olmamışlar gibi silen bir anlama dönüşmesi- hapishane müdürüne doğru ilerlemesi esnasındaki edasıyla, kullandığım duyarlı bir ses tonunun eşliğinde ikinci bir cümle; ‘Af edersiniz, beklenilen olmayı daha önce bu derece arzulamadığımı bekleyeni de bu derinlikte benimsemediğimi itiraf etmemin nazarınızdaki mahiyetini gönlümce tatminkâr kılabilmek adına ve bu tesaddüfiyeti tekrarlayabilmemiz için kabalığımı maruz görüp, en azından kader çizgilerimizin çakışmasının bu kesişim noktasında başlayabileceği ihtimalinin bana vermiş olduğu heyecanı sizinle paylaşmama izin verin’. Doğal olarak yaşıyor olduğumuz heyecanı ifade etmek ve karşımızdakine hissettirebilmek imkânsız olduğundan, karşımızdaki insanın ilk tepkisi şaşkınlık ve arkasından bunu anlamsız bulduğunun karşılığı olan boş ve donuk bir yüz ifadesidir ki o an omurgamızdan inen soğuk suyun etkisiyle algımızın üzerini örten koyu perdeleri bir anda aralarken heyecanımızın yoksullaştığının farkına varıp iki parçaya bölünüp iki kişilik arasında iletişimi sağlayan küçük bir bağ kurarız. | Offline
| |
22-06-2007, 07:24 PM
|
#9 (permalink)
| Teğmen
Üyelik tarihi: May 2007
Mesajlar: 43
Tesekkür: 0
15 Mesajinıza toplam 15 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: ARKASI YARIN (5) .... Aslında bir üçüncü kişilik olan bu bağ arabulucudur ve kendi varlığının belirsizliği söz konusuymuş gibi karşımızdaki insanla münasebette olan kişiliğimizin gerçeklerini içimizde heyecanı yaşayan kişiliğimize iletirken gerçekler arasındaki uçurumu küçültme gayretiyle çırpınıp bunları zamanla benzeştirip hayal kırıklığımızın bir heykeltıraş gibi davranıp bizi abes bir görüntüye bürümesini engelleyip bu acıyı dayanılır kılarak tercih edilir bir görüntüyle değiştirir. Bu arabulucu sayesinde han fendinin o durumda öngöremediğim bu tepkisine karşılık toparlanıp, daha az bencil bir duygu aktarımında bulunmaktaymışım gibi kazan kazan felsefesiyle heyecanımı maddileştirme eğilimine yöneldim. Aynı zamanda arabulucunun yeteneğinin karşısında, yıllar boyu doğru bildiğim ve benim çizgimde kayda değer etki sahibi bir yanlışı fark etmişim gibi algısal haz ve ruhsal minnettarlık söz konusuydu. Çünkü daha önceki ilişkilerimde bana en çok acı veren durumlardan biri, sevdiğim insanın benim içinde bulunmadığım bir anısını anlatırken duyduğu heyecanının benimle oluşturmuş olduğu anıların heyecanından çok daha büyük olduğunu hissettiğimde, kıskançlığımın vermiş olduğu nefret duygusuyla arkadaşımın heyecanı nispetinde zıt bir tutum sergileyerek durağanlaşırdım ve heyecanın etkili darbesini algılardım ki bu heyecana vermiş olduğum değeri o payede artırırdı. Bununla birlikte birileriyle ilgili bir fikrimi ifade etmem gerektiğinde olabildiğince yüz ifademe ve ses tonuma heyecan katardım. Ve ileriki dönemde bu, alışkanlık denen iyileştirilmesi zor hastalık haline dönüşmüştü. Ama şimdi üçüncü kişiliğim devreye girerek, milliyetçi bir diplomatın siyasetle çelişecek boyutta kesin ifadeleri tercih etmekte olduğu doğallığı gibi beni büyülemiş olan heyecanın etkinliği inancımı telaşın acizliğine uğratmadan basitleştirmesini yabancı bulmamıştım. Bu doğallığın sebebini çok sonraları yine bu şekilde yaşamış olduğumu bir başkasını gözlemlemekteymişim gibi canlandırırken anlayabildim. Çok fazla düşünsel çaba göstermediğimiz sürece en çok hoşumuza giden çiçeğin hangisi olduğuna karar verirken, bize anımsatıyor oldukları durumları değer tartısına vururuz ve bizim için biri o kadar özel olur ki diğerlerinin de çiçek olduğunu unutup tüm dünyanın bu çiçekten hoşlanması beklentisinin de ilerisine giderek benimsemiş olduğumuz çiçeğe burun bükmeseler dahi bir başkasının da onun kadar güzel olduğunu söylemeleri yeterlidir bizi şaşırtmalarına. Arabulucu bu abesliğin farkına varmış olmalı ki benim biraz öncesinde tüm insanların heyecandan etkilenecekleri düşüncesine inancımdan daha kuvvetle bana karşı koyup bu inancımı alaşağı edebildi ve bir sonraki cümleyi onun ifadesine bırakmamın daha isabetli olacağını düşündürttü. Yeni anlayabilmiştim söz konusu durumun özüme yakınlığını -kendimizce ayrıcalıklı olarak atfetmiş olduğumuz konulardaki itiraflarımızı genellikle yapmacık bir karaktere bürünerek yaparız ki aslında bu itirafların derinlerimizi ele vermesinden korkmamızdan kaynaklanır-. Böylelikle bu durumun dışındaki hâkim kişiliğimi gizlemeyi amaçladım. Ve arabulucu, komutanın bir görev için-önemsizde olsa bu görev- askerleri arasından birini seçtiğinde seçilen kişinin beyninde ve gözlerinde kombine oluşan fikir ‘hepsinden çok bana güveniyor’ olduğundan komutandan da üst rütbeliymişçesine komutana doğru, oradan da kişilikler arası bölgeden biraz önceki hâkim kişiliğimin bölgesine savaşsız fetih yapmış bir kral gibi kendinden emin bir şekilde ilerleyip, onu susturup kendisi bir üçüncü cümleyi;... | Offline
| | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | ARKASI YARINYaratıcı Yazarlar Edebiyat Tarih Felsefe Klubü ve Yaratıcı Yazarlar Klubü ARKASI YARIN Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız …ifade etmemiz gerektiğinde özetle en mutlu günümüz olduğunu, doğruluğundan hiç kimsenin şüphe edemeyeceği bir içtenlikle, birçok defa deneylerle kanıtlanmış ve karşımızdakilerin de hiç düşünmeden kabul edeceği bir teorinin doğruluğunu yineliyormuşuz gibi sıradan bir gülümsemeyle söyleyiveririz. O anı paylaşıyor olduğumuz insanlar ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Yaratıcı Yazarlar Klubü telkin cd indir izle İstanbul Yaratıcı Yazarlar Klubü nerededir kimdir Yaratıcı Yazarlar Klubü çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Yaratıcı Yazarlar Klubü hipnoz Yaratıcı Yazarlar Klubü olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Yaratıcı Yazarlar Klubü hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Yaratıcı Yazarlar Klubü kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:22 PM.
|