Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Nükleer Enerji

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Nükleer Enerji Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Nükleer enerjinin üretimiyle bilindiği gibi radyasyon açığa çıkar. Bu olay, gayet doğal karşılanmalıdır. Şu konu açıkça belirtilmelidir ki; insan ömrünün her saniyesinde 15,000 radyasyon parçacığı, insan vücuduna çarpar. Böylelikle insana, yılda 500 milyar radyasyonik parçacık çarpar. Tüm ömür boyunca 40 ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Nükleer Enerji

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:31 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Nükleer Enerji

Nükleer

enerjinin üretimiyle bilindiği gibi radyasyon açığa çıkar. Bu olay, gayet doğal

karşılanmalıdır. Şu konu açıkça belirtilmelidir ki; insan ömrünün her

saniyesinde 15,000 radyasyon parçacığı, insan vücuduna çarpar. Böylelikle

insana, yılda 500 milyar radyasyonik parçacık çarpar. Tüm ömür boyunca 40

trilyon partikül çarpması meydana gelir. Bir röntgen çekilmesi halinde

insan vücuduna trilyonlarca partikül geçer. Ancak, şu sonuç açıkça

belirtilmiştir ki, 50 katrilyonda bir parçacık (1/50.000.000.000.000.000) insan

hücresine zarar vermektedir. Tabii ki her radyasyon ışını bu rakamlar eşiğinde

güvenlidir anlamına gelmez. Ancak biraz önceki oranlar denetiminde radyasyon

şiddeti (sayısı) değil de, radyasyon cinsi önemlidir sonucuna varabiliriz.

Yapılan araştırmalarda, oluşan kanserin %0,5'i, insanlara, ömürleri

boyunca çarpan radyasyonik parçacıklardan oluşmuştur. Şüphesiz ki radyasyon

kanser riskini artırır. Ancak her insan, mutlaka radyasyona maruz kalmaktadır.

Eğer insan radyasyondan korunmak istiyorsa; topraktan kendini izole etmelidir,

çünkü toprak uranyum kaynağıdır. Beton ve tuğla evler yerine ahşap evlerde

oturmalıdır çünkü beton ve tuğla uranyum ve potas barındırır. Böyle

durumda insan kurşun zırhtan elbiseler giymelidir. Bunun gibi daha birçok önlem

alınmalıdır. Bu önlemler oluşan radyasyonun ancak %20 sini engeller. Ancak

bunların hiçbiri mümkün olmadığına göre şu kabullenmeyi tekrar hatırlayalım;

sıradan bir insana çarpan 50 katrilyon radyasyon parçacığından sadece biri

kansere yol açabilir. Radyasyonun en kullanışlı birimlerinden biri olan mrem,

7.000.000 parçacığa verilen isimdir. Öyle ki, 1 mrem radyasyon,

televizyon izleyerek, fosforlu saatlerden vb. önemsiz kaynaklardan kolaylıkla

alınabilir. 10.000 mremin altındaki radyasyonlar düşük seviyeli radyasyonlardır.

Şu ana kadar olan bütün reaktör kazalarının çoğunda da 10.000 mrem sınırı

aşılmamıştır. ABD Bilimler Akademisi, İyonlaştırıcı Radyasyonun

Biyolojik Etkileri Komitesi'nin vardığı bağımsız sonuca göre ''1 mrem radyasyon,

kanserden ölme riskini sekiz milyonda bir (1/8.000.000) oranında artırır''.

Uluslararası Radyolojik Korunma Kurulu (ICRP) ise bu oranı on milyonda bir

(1/10.000.000) olarak açıklamıştır. Radyoaktif serpinti, ekstentif bir

değişimdir. Örneğin bir nükleer serpinti olduğunda o çevrede yaşayan nüfus ne

kadar ise kişi başına düşen parçacık sayısı da yaklaşık olarak onun oranı kadar

olur. Her parçacık insanlara çarpmak zorunda değildir. Toprağa

adsorplanabilir. Bir reaktör kazasının olması günümüzde zor bir ihtimaldir.

Çünkü önceki kazalar teknolojik yetersizlikten ileri gelmiştir. Günümüzde ileri

teknoloji kullanılmaktadır. Fransa ve İtalya da reaktörler sebze ve meyve

tarlalarıyla bitişik inşa edilmiştir. Hiçbir tehlikeli durum olmamaktadır.

ABD'de reaktör kazaları olmuştur. Bu kazalarda çevreye radyasyon

saçılmıştır ancak bir röntgen filminde alınan radyasyon 80 kat daha fazladır

yani 80 mremdir. Japonya'ya atılan atom bombası sonrasında çok yüksek seviyeli

(100.000 mremin üzerinde) radyasyon açığa çıkmıştır. Atom bombasının atılmasının

ardından 80.000 kişilik bir Japon grubu üzerinde yapılan testlerde; 8.500 Japon,

toplam 100 bin ile 600 bin mremlik radyasyona maruz kalmış ve 1974 yılına kadar,

beklenenden 200 kişi fazlasında, kanserden ölüm vakası görülmüştür.

1935-1954 yıllarında İngiltere'de ''ankylosing spondylitis'' denilen

omurga hastalığı tedavisinde 300.000 mrem civarında ağır dozlarda radyasyon

uygulanırdı. 1970'e kadar, tedavi gören 14.000 hastada, beklenenden 80 kişi

fazlası kansere yakalanmıştır.Önemli konulardan biri de genetik

bozukluklardır. Yaygın bir nükleer sanayinin yol açacağı genetik etkiler 2,6 gün

geç çocuk sahibi olmakla aynı değeri taşır. Geç yaşta annelikte, çocuğun dawn

sendromu, turner sendromu vb. kromozomal düzensizliğe yakalanma şansı çok

artarken; yaygın bir nükleer sanayinin bulunduğu yerlerde, normalde oluşan

genetik bozuklukların üç binde biri kadar artış olmuştur. Kimyasal

maddeler (kükürtdioksitin suda çözünmesiyle ortaya çıkan bisülfatlar, nitrojen

oksitlerden elde edilen nitrözamin ve nitröz asiti vb.) genetik bozukluklara yol

açarlar. Ayrıca hava kirlenmesiyle, kimyasal maddeler bozulurlar ve birçok

genetik bozukluklara sebebiyet verirler. Yine 28,35 g. alkol, genetik etki

bakımından 140 mremlik radyasyona eşittir. Kafein de buna benzer.Dünya

televizyon kanallarından biri, bazı insanları korkutmak için çok fazla tahrip

edici özelliği olan, hurler sendromuna yakalanmış iki güzel ikiz bebeği (çok

cici elbiseler giydirilmiş olarak) konuk etmiştir. Tüm ayrıntılar bu hastalığın

dehşet verici sonuçlarıyla ilgiliydi.5 yaşına gelince kör ve sağır

olacaklar ve 10 yaşında ölmeden önce de kalp, karaciğer, akciğer ve böbrek

rahatsızlıkları geçireceklerdi. Çok kısa bir süre için, radyasyonun söz konusu

olduğu bir işte çalışmış olan babaları, seyircilere, çocuklarının, genetik

hastalığına kendisinin maruz kaldığı radyasyonun neden olduğunu açıkladı.

Radyasyonun ne kadar korkunç bir şey olduğunu gösterebilecek daha etkili bir

propaganda olabilir mi?Ancak babasının işi dolayısıyla aldığı

radyasyonun sadece 1300 mrem olduğu; yani eşinin çocuklara hamile kaldığı zamana

kadar aldığı doğal radyasyonun yarısından da az bir doz olduğu belirtilmedi. Bu

dozda bir etkilenim sonucu, çocukların genetik bozuklukla doğma olasılığı 25

binde birdir; normal risk, kendiliğinden meydana gelen mutasyonlara bağlı olarak

%3 tür. Çocukların genetik sorunlarının, babalarının işyerinde aldığı radyasyona

bağlı olma olasılığı ise; binde birdir.Nükleer enerji karşıtları, her an

yeni bahaneler üretmek isterler. Bunlardan biri de Dünya Ülkelerinin nükleer

enerjiden vazgeçtiği söylentisidir. Dünya Ülkeleri bu enerjiden vazgeçmemiştir.

Sadece ekonomik durgunluk, Çernobil muhalifleri akımı, gelişmiş ülkelerin

yeterince nükleer enerji santralleri olduğu için artık ihtiyaç duymaması gibi

etkenler, bu imajı ortaya çıkarmıştır.Bu enerjiden, İsveç'in vazgeçtiği

söylenir. İsveç, bu santrallerden vazgeçmemiştir. Halen nükleer santraller

çalışmaktadır ve asla vazgeçemez. Çünkü bu santraller, çevreye hiçbir zarar

vermemektedir (Aksine ekonomik faydası vardır, çevreye dosttur, çünkü İsveç'te

diğer santral türlerinden saatte 29 kg/h'lık CO2 açığa çıkarken, nükleer

santrali olmayan Danimarka'da bu miktar 890 kg CO2 sınırını

zorlamıştır).Ancak yeni santral yapmama kararı almıştır. Çünkü

siyasiler, oy kaygısı çekmektedir. Ülkenin %60'ı nükleer enerjiye hayır

demiştir. Yine Kanada, nükleer santral yapmamaktadır. Çünkü çok fazla santrali

vardır. Bu ülkenin artık nükleer enerji santraline ihtiyacı yoktur.Çin

ve Kore, dörder tane santral inşa ediyor. Şu sıralarda inşa işlemi yavaşlatılmış

durumdadır. Bunun sebebi, çevreye zarar verdiği değildir, tek sebebi ekonomik

durgunluktur. Son 3 yılda 11 adet nükleer enerji santralleri inşasına

başlanmıştır. 1996 yılında dördü Çin'de olmak üzere 6 tane, 1997 yılında 1 adet

G. Kore'de, 1998 yılında 3 adet yine G. Kore'de, 1999 yılında 1 adet Slovakya da

başlanmış ve halen inşaları devam etmektedir. Aklımıza şöyle bir soru

gelebilir, ''Niçin gelişmiş ülkeler de inşa işlemi yoktur?'' Tek sebebi,

gelişmiş ülkelerin yeni santrallere ihtiyaç duymamasıdır. Bu ülkelerin yeterince

santralleri vardır, bunlardan asla vazgeçmemiştirler ve asla da

vazgeçemezler.Fransa'nın, yaklaşık olarak %75'lik enerji ihtiyacı

nükleer reaktörler vasıtasıyla karşılanır. Yine ABD'nin %25'lik enerji ihtiyacı

bu enerjiyle karşılanır. Ülkemiz; stratejik açıdan çok önemli bir mevkiidedir.

Uluslararası gücümüzün sürekliliği için nükleer enerji santralleri şarttır. En

uygun bölge de Akkuyu'dur. Çünkü en güvenli yer orasıdır. Gerek soğutma suyuna

(denize) yakınlığı ve gerekse deprem bölgesi olmayışı ile en uygun

yerdir.Nükleer enerji santralleri, insanoğlunun inşa ettiği en güvenli

makinedir. Geçmişte olan nükleer enerji kazaları abartılmaktadır. Çünkü

insanların aklına birden atom bombası gelmektedir. İyi bir nükleer enerji

santrali, atom bombasından bile etkilenmez.Günümüzde, bir de rüzgar

enerji santralleri ortaya atılmıştır. Bu yeni enerji sistemi 4,6 cent/kwe enerji

üretmektedir. Bu sistem çok ucuza enerji üretmektedir. Elbette ki inşasına karşı

değiliz, yapılmalıdır. Ancak şu unutulmamalıdır ki hiçbir enerji, nükleer

enerjiye alternatif değildir.Nükleer enerji, 2,5 cent/kwe enerji

üretmektedir. Ayrıca 1000 MW lık bir adet reaktör, 1 er MW lık 8000 adet rüzgar

santraline eşdeğerdir. Çünkü 1 rüzgar paneli, 1 MW tan fazla enerji üretemez.

Ürettiği enerjide %20 verimlidir. 8000 MW lık inşaa edilen rüzgar santralleri

ancak 1000 MW enerji üretebilir. 8 adet reaktör (1 Akkuyu Projesi) =

64.000 adet rüzgar paneli 8000 adet rüzgar santrali ise yüzlerce hektar

arazinin işgali demektir. Bu araziye insan girmesi de sakıncalıdır. Yine Güneş

Enerjisi üretimi metodu da buna benzer. Ülkemiz, rüzgar ülkesi değildir. Bazı

Ege kesimleri yeterli rüzgarı görmektedir. Elbette ki rüzgar sistemleri de

kurulsun. O bölgeye bağımsız enerji sağlayabilir. Ya rüzgar kesilirse?

Nükleer enerjiye hiçbir enerji alternatif değildir. Dünya'da 400'ün

üzerinde nükleer santral vardır. En çok da Kanada'dadır. Üstelik bu santrallerin

çoğu, turistik yerleşim merkezlerine yakındır. Pickering Santrali, bir köyün

içinde ve yat marinasıyla yan yanadır. Burada 8 reaktör vardır. Çevreye hiçbir

zarar vermemektedir. Bu tür Candu santrallerinde asla serpinti olmaz.

Bizim yapmayı tasarladığımız sistem de Kanada teknolojisine benzer. Bu

sistemde serpinti ortaya çıksa; ilk önce yakıtın kendisi, nükleer serpintiyi

adsorplar. Radyasyonun buradan kurtulduğunu düşünelim. Bu defa kapalı soğutucu

sistem içinde kalır. Buradan da kurtulduğunu varsayalım. Soğutucu sistemin

dışında yine kapalı bir sistem olan reaktör koruma kabı vardır. Hadi buradan da

kurtulduğunu düşünelim. Bu defa en dışta beton sistemi ve onun içinde 4-25 cm

kalınlığında çelik sistemi bulunan, beton konteynır vardır. Zaten serpintinin bu

kısma gelmesi mümkün değildir. Gelse bile asla dışarıya sızma yapmaz.

Çernobil Santrali'nde bu sistem yoktu. Sadece kütleyi taşıyacak çelik

bir kap ve dışta betonarme bir bina vardı. Zaten kazada vardiya değişimi

sırasında, reaktörün gücünün birden düşürülmesinden, yani insan hatasından

meydana gelmiştir. Yeni, teknolojik santrallerde böyle hatalar olmaz. Serpinti

ortaya çıksa bile, yedi katmandan oluşan reaktörden, dışarıya asla sızıntı

olmaz. Elbette ki her enerji üretme sistemi çevreye zararlıdır. Ancak

içlerinde en çevrecisi nükleer enerji santralidir. Nükleer enerjiye karşı olan

insanlarımız, eski enerji üretim metotlarımızdan memnun gözüküyorlar. Ancak

nasıl bir enerji üretimi yaptığımızı bilmiyorlar. Barajlarımız dönümlerce

arazimizi sular altında bırakmıştır, üstelik yetersizdir. Bu açığı kapatmak için

kullandığımız termik santrallerimiz aracılığıyla, tonlarca CO2, CO, SO2, NO2,

ağır metallerden Ag, Pb, Sg, U ve daha birçok zararlı maddeleri doğaya

verdiğimizden haberleri var mıdır? Yine enerji açığımızı doğalgaz ile

kapatmaya çalışıyoruz. Bu enerji türü, doğaya, termik santralden daha az

zararlıdır. Ancak sonuçta zararlıdır, çünkü çevreye yine zararlı gazlar

verilmektedir. Üstelik doğalgaz bulmamız çok da kolay değil. Eğer komşu doğal

gaz ülkeleri, bu enerji kaynağı transferini keserse açıkta kalırız.

Alternatif diye düşünülen, Güneş ve rüzgar enerjisinden başka bir de

termal enerji vardır. Yeraltından gelen sıcak su çok korroziftir. Nitekim,

Denizli'deki su da böyledir. Ayrıca atık su ise çok zehirlidir. Bu suyun tekrar

yeraltına gönderilmesi gerekir. Çevreye zararlıdır. Bu enerji sistemi de,

nükleer enerjiye asla alternatif olamaz. Türkiye'nin en büyük barajı

Atatürk Barajı'dır. Bu barajın gücü 2400 MWh'tir. Verimi ise %50 ile 1000

MWh'tir. Akkuyu'ya yapılması tasarlanan nükleer enerji santralindeki 8 adet

reaktörün gücü ise 8000 MWh civarındadır. Buna göre; 8 adet Atatürk

Barajı = 1 Akkuyu nükleer santrali (Enerji bakımından) olur. Nükleer

reaktör yakıtı olarak genelde U235 kullanılır. Yakıt reaktife girmeden önce

doğal radyoaktiftir. 1x1 cm ebadındadır. Bir yakıt kabında 37 tane çubuk kap

sistemi vardır. Her çubuk 50 adet yakıt (1x1 cm ebatlı) almaktadır. Bir yakıt

kabı toplam; 37 x 50 = 1850 adet yakıt bulundurur. Bu da 1850 ton kömüre

eşdeğerdir. Yine 1kg nükleer yakıt, 2 milyon litre benzine eşdeğerdir.

Nükleer enerji karşıtlarının en önemli soruları, ''Nükleer atıklar ne

yapılacaktır'' sorusudur. Cevap olarak birçok yöntem var. Bunlardan en

önemlileri, camlaştırma ve kayalaştırma yöntemidir; Camlaştırma yöntemine göre;

reaktörden çıkan atık, ilk 10 yıl reaktör kabı yanındaki havuzda bekletilir.

Sonraki 20 yıl ise beton havuzda bekletilir. Atıkta U238, U237,

Neptinyum, Sezyum, vb. maddeler bulunur. Bu atıklar istenirse sonsuza dek burada

bekletilir. İstenirse camlaştırılarak (küçük cam küreler halinde) etrafında

çelik küre, yine etrafında fiziksel koruyucu, aşınmaya karşı etkileşimli madde,

dış dolgu maddesi bulundurularak yerin 600 metre altına gömülür. 600 metre

aşağıda su olduğunu düşünelim; Bu su asla yeryüzüne çıkamaz. Zaten 200 yıl

sonra, atık maddenin %98'i kaybolur. Geriye %2 lik U238, U235,

Protaktinyum, Plütonyum gibi doğada çok fazla bulunan maddeler kalır. Bunlar

zaten doğada çok fazladır. Yeryüzüne çıksalar bile radyoaktif tesirleri,

doğadaki gibi doğal normlarda olur. 200 yıl boyunca cam küreciklerde

hiçbir aşınma olmaz (Mezopotamya'da 3000 yıl dayanan camlar su içerisinde

bulunmuştur). Zaten 200 yıl sonra nükleer etki doğal hale gelir. Mutlaka çok

azda olsa zehirlilik etkisi vardır, ancak Hg, Cd, As, Cd gibi diğer zehirli

kimyasallarla karşılaştırıldığında radyoaktivite için durum çok daha olumludur.

Kaya kütlelerine dönüştürme yöntemine göre ise; atıklar kayalaştırılarak

yeraltına gömülmektedir. Kayaların hareketi çok iyi bilindiği için hiçbir riski

yoktur. 200 yıl sonunda zaten nükleer atık, doğal radyoaktiviteye dönüşür. Biz

bu sorunları düşünmemeliyiz. Bilim adamları bu sorunları çözdüler. Bizler,

kömürün yanmasıyla oluşan atıkları düşünelim (Her yıl Amerika'da bu kirlilikten

dolayı binlerce kişi ölmektedir). Baraj suları altında telef olan hektarlarca

arazimizi düşünelim. Bunlara çözümler arayalım.Sonuç olarak; yüksek

teknolojiyle inşa edilen bir reaktör, insanlara radyoaktif etki yapmaz.

Reaktörlerin atık maddeleri de toprağın altına betonlanarak, çeliklenerek veya

kurşunlanarak bırakıldığı taktirde izole edilir, zamanla zararsızlaşır.

Bir gram aktif maddenin reaktörde yakılmasıyla; E = m C2kadar enerji

açığa çıkar, sayısal değer olarak bu enerji; E = m C2 = 1 g x (30.000.000.000

cm/sn)2 = 900.000.000.000.000.000.000 (900.000 katrilyon) Erg'likenerji açığa

çıkar. Q = 900.000 katrilyon erg x 0,00000002389cal/erg=1.501.000.000.000 cal/1g

kadar ısı enerjisi açığaçıkar. Bu değer ise; P = 25.002.000 kWh/1g güce eşittir.

Bu rakamlar, hiç de küçümsenecek rakamlar değildir. Nükleer enerji

aleyhindeki tepkiler, halkımızın bilinçsizliğinden ileri gelmektedir.

Reaktörler, diğer enerji kaynaklarına oranla daha tehlikesiz, daha yararlı, daha

ucuz, ve daha çevrecidir. Niçin çevreci ve ekonomik yol varken diğerlerini

alternatif kabul edelim?



Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel  The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Nükleer Enerji

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Nükleer Enerji Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Nükleer enerjinin üretimiyle bilindiği gibi radyasyon açığa çıkar. Bu olay, gayet doğal karşılanmalıdır. Şu konu açıkça belirtilmelidir ki; insan ömrünün her saniyesinde 15,000 radyasyon parçacığı, insan vücuduna çarpar. Böylelikle insana, yılda 500 milyar radyasyonik parçacık çarpar. Tüm ömür boyunca 40 ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:09 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.