Ynt: SEVGİDE AYRILIK YOKTUR. Sevgi korkuyu bırakmaktır" deyişinin böylesine bilinmesi bir rastlantı değildir. Korkuyu uyandıran, bir şeye veya bir kişiye bağımlı olma eylemidir. Ve sevgi kelebeğini uçurup kaçıran da tabiki korkunun kendisidir. Bağımlılık zihinsel bir durumdur. Birisiyle veya bir şeyle kendi zihnimizdeki ilişkidir. Birilerine bağımlı hale geldiğimiz zaman, onların imajını zihnimizi doldurmakta kullanırız. Düşüncelerimizin sürekli olarak onların imajları veya davranışlarının anıları ile renklenip şekillendiğini fark ederiz. Bu ise kendi kalp enerjimizi (bilincimizi) saptırıp bozma sürecidir. Kalp enerjimiz (bilincimizin kalbi) zihnimizden geçerken, zihnimizin ekranındaki bağımlı olunan nesnenin imajıyla şekillenir, renklenir ve sapar. Bu, başkaları hakkında asla düşünmemeliyiz demek değildir, daha ziyade başkaları hakkında sadece gerektiği zaman düşünmek ve bunu yaparken de kendimizi onların imajının içinde kaybetmemektir. Nihayetinde bu bizi yoksunluk ve bağımlılıktan özgür kılacaktır. Bağımlılığın, ve dolayısıyla da sevgi enerjimizin korkuya dönüşmesinin belirtileri karşımızdakinden bir beklentimiz olduğunda ya da o kişiye karşı kişisel bir arzu duyduğumuzda ortaya çıkar. Bunlar yoksunluğun, bağımlılığın ve kendimizi unutmanın ilk belirtileridir. İhtiyaç duyduğumuz ve aradığımız şeylerin aslında kaynağı olduğumuzu unuturuz. Sevgi asla arzu etmez ve beklentisi yoktur. İhtiyaç ta duymaz! Başkalarından herhangi bir şey arzu ettiğinizde ya da beklentiniz olduğunda ve mutluluğunuz, bu arzunun veya beklentinin karşılanmasına bağımlı hale geldiğinde, korku ve öfkeyi çoktan yaratmış olursunuz ki, işte bunlar olumsuz duygular, stres ya da ıstırap olarak bilinir. Gerçek Sevgi asla incitmez.
__________________ ................KENDİMİZ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSAK OYUZ......................... |