Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-10-2006, 07:58 PM   #4 (permalink)
hayatimdegisti
Administrators
Atakan Sönmez
 
Üyelik tarihi: May 2006
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
hayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond repute
Standart Monroe Kimdir?

ROBERT MONROE KİMDİR?

Kendisi defalarca astral seyahat gerçekleştirmiş,bu konu ile ilgili deneyimlerini bir kitapta anlatmış ,ayrıca Amerika da Monroe enstitüsü adı altında bir merkez kurmuştur.Bu merkezin yaptığı araştırmalar sayesinde binlerce kişi onların verdiği kasetleri ve cd leri dinleyerek obe(out of body experience) olarak da adlandırılan beden dışı deneyimleri gerçekleştirmişlerdir.

Yeryüzünde binlerce insan bedenlerini terkedip çeşitli yolculuklar yaptıklarını iddia ediyorlar.Bu söylenenlerin ne kadarı doğru buna kendiniz karar vereceksiniz.Ben internetde yazılanların bazılarının abartılı olduğunu düşünüyorum.Bununla birlikte internetde kendi başlarından geçenleri anlatan insanların söylediklerini genel olarak değerlendirdiğimde söylenenlerin ,en azından bir kısmının doğru göründüğünü söyleyebilirim.

Sözü fazla uzatmadan beden dışı yolculuklar konusunda söylediklerine güvenebileceğiniz bir insanın Monroe nun ilk beden dışı deneyimini okumanızı istiyorum.

Robert A. Monroe, kitle haberleşmesi üzerine çalışan bir iş adamı, kendisi,gazete ve derilere makaleler yazmış;televizyon ve elektronik alanlarındada çalışmaları var.Bu alanlarda çalışmalar yapan iki şirketi yönetiyor,ailesiyle birlikte,Virginia ` da, Blue Ridge de yaşamakta.İşini bilen tuttuğunu koparan mantıklı bir kişi.

Başına gelenleri şöyle anlatıyor:

Her şey, 1958 ilkbaharında, bir Pazar sabahı başladı. Ailemle birlikte, kahvaltı-öğle yemeği arası bir şeyler atıştırdık.Bundan bir saat kadar sonra, karnımın üst tarafında, diyaframa kadar olan bölgede müthiş bir sancı duydum.

Önce yediklerimden zehirlendiğimi sandım.Yediklerimi çıkarmaya çalıştımsa da olmadı, sindirmiştim. Ailemde kimse rahatsız değildi.

Apandisit ameliyatı geçirdiğimden o da söz konusu olamazdı.Sanki karın bölgesinde bir kas şeridi, sımsıkı gerilmişti.Saat bir buçuktan gece yarısına kadar kasılma sancı devam etti. Daha sonra bitkin bir şekilde uyuyakalmışım.

Bundan üç hafta sonra, gene bir Pazar günü, oturma odasında kısa süre kestirmek için kanepeye uzanmıştım. Bizimkiler kiliseye gittiklerinden evde kimse yoktu. Başım kuzeye dönük olarak yatmaktaydım ki, kuzeyden ve ufkun 30 yüksekliğinden bir ışın gelir gibi oldu. Önce bunu güneş ışını zanetsem de, kuzeyden böle bir şık gelemezdi.Işın bedenime çarpar çarpmaz,sarsılmaya,titremeye başladım .Sanki güçlü bir mengeneye sıkıştırılmış gibi, kendi isteğimle hareket edemiyordum.

Bayağı ürkmüştüm.Doğrulmaya çalıştım.Sanki görünmeen bağlar bana engel oluyorlardı.Güçlükle doğruldum, sarsıntı ve titreşimde bunun üzerine kayboldu.

Ayağa kalkıp gezindim.Farkına vardığım bir bilinç kaybı olmamıştı; kendimden geçmemiştim.Kanapaye uzanalı ancak birkaç saniye geçtiğini sanıyorum.Olay süresince gözlerimi kapamamış, odayı görmüş ve dışarıdan gelen sesleri işitmiştim.Camdan dışarı, özellikle kzeye baktım hiçbir anormallik yoktu.

Bunu izleyen altı haftada, aynı garip durum dokuz kere yinelendi.Bu olaylar arasındaki tek ortak öğe, dinlenmek ya da uyumak için uzanışımdan sonra meydana gelmeleriydi.Ne zaman doğrulsam titreşim kayboluyordu.Hem bedenimin titreştiğini duyuyordum; ama bedenime baktığımda böyle bir durum göremiyordum.

Büyük bir korku ve heyecanla aile doktorumuza gittim, olayı anlattım..Doktor beni sıkı bir muayeneden geçirdikten sonra son zamanlarda fazla çalışmakta olduğumu, daha fazla uyuyup biraz kilo vermemi öğütledi.Yani fiziksel bir rahatsızlığım yoktu.Ferahlayarak eve döndüm.

Madem fiziksel bir şey yoktu, o halde bu bir düş olmalıydı.Bi daha tekrarlanırsa, onu elimden geldiğince tarafsız bir şekilde objektif olarak incelemeye karar verdim.Nitekim hemen o akşam yenilendi.

Uyumak için uyanmamdan iki dakika kadar sonra başladı.Bu kez, zorlayarak kendimi kurtaracağıma, olacakları izlemeye karar vermiştim.

Yattığım yerde bu duygu başımı ve tüm bedenimi kapladı.Sallantıdan çok titreşime benziyordu.Titreşim sayısı, saniyede 30 civarındaydı.Titreşim kulaklarımda gürültülü bir ses izlenimi yaratıyordu.Beş dakika sonra kendiliğinden kayboldu.Bu sonuç, duyduğum korkuyu gidermişti.

Aradan birkaç ay geçmiş, titreşim de arada bir tekrarlanmıştı.Bu işten sıkılmaya başlamıştım ki, bir gece uyumadan önce yatakta yatarken titreşimler geri geldi.Sabırla gelmesini bekledim.Kolum yatağın sağ tarafından aşağı sarkmıştı, parmaklarım halıya değiyordu hafifçe.

Parmaklarımı hareket ettirdim, sonra düşünmeksizin, parmak uçlarımı halıya bastırdım.Bir anlık dirençten sonra, parmaklarım halıdan geçip altındaki yere değer gibi oldu.Hafif bir merakla, elimi daha da ittim.Parmaklarım yerden geçti, alt kattaki tavanın üst tarafına değdi.

Yokladım; ufak, üçgen biçiminde bir tahta parçası, eğrilmiş bir çivi ve biraz talaş vardı.Duyduklarıma fazla önem vermeksizin, elimi biraz daha itince, birinci kat tavanından geçer gibi oldu. Suya değdi. Heyecansız bir şekilde parmaklarımla suyu sıçrattım.

Birden durumun farkına vardım uyanıktım. Camdan, ay ışığındaki çevreyi görebiliyordum. Her şeyi duyuyordum. Titreşimler biraz azalmıştı ama yinede çok garip bir durumdu,elim bir su birikintisinin içindeydi kolum da sanki yerden aşağı geçmişti. Uyanıktım oysa izlenim aynıydı. Her bakımdan uyanık olduğum halde nasıl da kolumun yerden geçmiş olduğunu düşleyebilirdim?

Titreşimler kaybolmaya başlayınca,kolumu heyecanla geri çektim. Sonra kalkıp, yatağın yanındaki bölgeyi inceledim. Ne halıda ,ne de yerde bir delik vardı. Her zamanki gibiydiler. Elime koluma baktım. Elimde suyun ıslaklığını aradım,yoktu. Her şey olağandı,yerli yerindeydi. Yatakta karım mışıl ,mışıl uyumaktaydı.

Dört hafta sonra titreşimler geri geldiğinde, kolumu bacağımı hareket ettirmemeye özel dikkat harcadım.Gecenin geç vaktiydi; uyumak için yatağa uzanmıştım.Karım yanımda, uyuyordu.Kafamdan başlayarak bedenime yayılan olay tekrarlandı.Yattığım yerde olayı değişik bir biçimde yorumlamaya çalışırken,ertesi gün öğle üzeri bir planör kiralayıp uçmanın ne güzel olacağı aklıma geldi.O zamanki eğlencemdi bu.Sonuçlarını düşünmeksizin(böyle sonuçları olacağını bilmiyordum)uçmanın getireceği zevki düşündüm.

Bir an sonra, omuzuma bir şeyin dayandığını hissettim.Arkama uzanıp ne olduğunu yokladım. Elim dümdüz bir duvara değdi.Elimi gezindirdim, aralıksız düz bir duvardı bu.

Bütün duyularım tetikte, odanın hafif ışığında görmeye çalıştım.Gerçekten bir duvardı bu,omuzumla ona yaslanmıştım.Ya uyuyakalmış olduğumu ya da yataktan düşüp yerde ölduğumu düşündüm.Sonra bir daha baktım.Bu duvarda ne pencere, ne ona dayalı mobilya,ne de kapı vardı.Benim yatak odamdaki duvar değildi bu.Ama bana hiç de yabancı gelmiyordu.Kısa bir süre sonra durumu kavradım.Tavana yaslı bir halde `yüzüyor` dum.Ufak hareketlerle uzaklaşıp yaklaşıyordum ona.Şaşkınlık içinde, havada dönüp aşağıya baktım. Aşağıda, hafif ışıkta yatağım görünüyordu. İçinde iki kişi yatmaktaydı. Sağ taraftaki karımdı. Yanında biri vardı. İkisi de uyuyor gibiydiler.

Amma garip düş bu, diye düşündüm. Ama meraklanmıştım. Karımla birlikte, yatağımda kimi düşleyebilirdim?Daha yakından baktım, geçirdiğim şok anlatılamaz derecede fazla idi. Yataktaki bendim!Ben buradaydım, bedenim oradaydı. Ölüyordum,ölümdü bu;ölmeye hazır değildim oysa. Telaş içinde, bir dalgıç gibi bedenime pike yapıp içeri daldım.

Sonra yatağı ve örtüleri hissettim,gözlerimi açtığımda da, yatağımdan odayı görmekteydim.

Ne olmuştu?Gerçekten ölmeme ramak mı kalmıştı?Kalbim hızlı çarpıyordu,ama çok değil,kollarımı bacaklarımı hareket ettirdim. Her şey normal görünüyordu. Titreşimler geçmişti. Kalkıp odada bir aşağı, bir yukarı dolaştım camdan dışarı baktım ,bir sigara içtim.

Yatağa dönmek, yatmak ve uyumaya çalışmak cesaretini kendimde bulana kadar epey bir zaman geçti. (*)

Ve o günden sonra ,Robert Monroe` nun serüveni başladı.1958 yılındaki o günden bu yana,Virginialı iş adamı, binden fazla beden dışı yolculuk yapmıştır.Fiziksel bedenden ayrılabilen ikinci bir bedene, bu konularla uğraşanlar astral beden diyorlar.Bu beden duvarlardan, katı maddelerden kolaylıkla geçebilmekte, ancak elektrik alanları tarafından bir ölçüde durdurulmaktadır.Düşünülen, istenilen şekli alabilmektedir.Bazı yetenekli kişiler, bu bedeni görebilmektedirler.Beden dışı yolculuklar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek ilk kez Monroe`nun araştırmaları sayesinde mümkün olmuştur.

Monroe beden dışı yolculuklarla gittiği yerleri üç genel bölgeye ayırıyor:

1.Bölge:Bu normal dünyamızdır.Örneğin 15 Ağustos 1963 Cumartesi günü öğleden sonra Monroe bir kadın arkadaşını ziyaret ediyor.Bayan R.W` nun bilinçaltı düzeyi,Monroe `nun ikinci bedeniyle gelmiş olduğunu farkediyor,ama normal bilinci hiçbir şeyin farkında olmaksızın yanındaki iki kişiyle konuşmaya devam ediyor.Monroe; orada bulunduğunu daha sonra tekrar anlayabilmesi için Bn. W`yu çimdikliyor.Kadın ,acıyla ayağa fırlıyor.Üç gün sonra Monroe R.W`ye çimdiği hatırlayıp hatırlamadığını sorduğunda O sen miydin? diye şaşırıp kalıyor kadın.

2.Bölge:Düşlerin Bölgesidir.Ancak,sıradan rüyaların aksine,ikinci bedenle yapılan bir yolculukta,bu bölgedeki olaylar olanca şiddetiyle ve tümüyle gerçek olarak algılanmaktadır.İnsanların düşlerindeki cennet,cehennem,melek,şeytan gibi kavramlar bu bölgededir.Bunun gibi,ilkel toplumlarla Mısır ve Yunan uygarlıklarında kabul edilmiş olan ölüler dünyasına bu bölgede rastlanmaktadır:

3.Bölge:Paralel evrenler bölgesidir.1958 ve 1959 yıllarında Monroe, bir dizi yolculukta,karşısına çıkan kocaman bir duvardaki delikten geçip,bizimkine çok benzeyen bir dünyaya iniyor.Burada kendisine çok benzeyen,ama aynı olmayan bir adamın bedenine giriyor birkaç kez.Onun farklı yaşam koşullarını izliyor.

Bunların dışında, ikinci bedenle zaman içinde yolculuk yapmak da mümkün olmaktadır.Yalnız önyargılar,gelecekteki bir olayın aynı değil de,yorumlamaya uğramış benzerlerini yaşamaya yol açmaktadır.

Monroe binlerce yıldır çok sayıda insanın yaşadıkları deneyimleri daha ayrıntılı bir şekilde kanıtlamaktan başka bir şey yapmamıştır.Bazı kaynaklara göre nüfusun yüzde 25 e yakını çeşitli zamanlarda beden dışı yolculular yapmaktadır.İnsanların düşlerinde gördükleri uçma ve düşme durumları, genellikle uykudaki beden dışı yolculuklara ve bedene dönüşlerle ilgilidir.
__________________
http://www.hayatimdegisti.com
Hemen ücretsiz deneme telkinlerini indirmek içinse bu link.Suçluluk ego ve kendine güveni 2 gün dinleyin
https://www.dropbox.com/sh/b6youoq8m...vwFPsoEYa?dl=0
Dinledikten sonra etkiler ile ilgili anketlere bu linkten katilin.
http://www.hayatimdegisti.com/forum/...-anketlerimiz/
hayatimdegisti isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla