Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-08-2007, 07:36 AM   #1 (permalink)
keops
Moderator
Abdullah Canıtez
 
keops - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2007
Mesajlar: 401
Tesekkür: 154
290 Mesajinıza toplam 2,351 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
keops is a glorious beacon of lightkeops is a glorious beacon of lightkeops is a glorious beacon of lightkeops is a glorious beacon of lightkeops is a glorious beacon of lightkeops is a glorious beacon of light
Standart Çekim Yasası ya da Meraklıları için "SIR" (1)

YAZAN:ALİ KARAKUŞ
İlk baskısını 2003 yılında yapan “Başarının Psikolojisi” adlı kitabımda bahsetmiştim çekim yasasından. Kitabım geçen hafta içinde “En büyük eserin sensin” adıyla 5. Baskısını yaptı. (Burası reklam:)

Son günlerde “Sır” adlı kitapla moda olan ve doğrularla yanlışların birbirine karıştığı Çekim Kuralı hakkında kitabımda yer alan bölümlerin bir kısmını ve özetini fayda sağlamak adına aşağıda aktarıyorum. Dileyenler daha detaylı bilgi için kitabın kendisini de temin edebilir veya bana yazabilirler.

En Büyük Eserin Sensin - Sayfa 91-92

Çekim Kuralı: Bilinç düzeyinde düşündüğümüz şeylerle uyumlu insanları ve koşulları hayatımıza çekeriz.

Bu kural ilk duyduğunuzda saçma ya da bilimsellikten uzak gelebilir. Böyle düşünenler için fiziksel kurallardan “titreşim”, “radyasyon” ve “rezonans” ile ilgili olanları okumalarını tavsiye edebilirim. Meselenin özü şu; insan da her varlık gibi moleküler bir yapıya sahiptir ve bir titreşime sahiptir. Titreşimi yine her varlık gibi içerden dışarıya doğrudur. Düşünce ve duygularımız bizden dışarıya doğru titreşen bir enerji dalgası yayar ve bu dalga kendisiyle uyumlu başka düşüncelerle rezonansa girerek onları harekete geçirir. En bilinen ve basit örneği vermek gerekirse, aynı mekânda bulunan iki farklı piyano olduğunu düşünün. Bu piyanolardan birinin herhangi bir tuşuna bastığınızda, bu tuşa bağlı telin titreşimi ile aynı frekansta diğer piyanonun aynı notasına bağlı teli de titreşmeye başlar.
Gündelik hayattan bu kurala ilişkin bir örnek ise şöyle verilebilir: Örneğin bir projeniz, bir hedefiniz var ve aklınız sürekli olarak onunla meşgul. Umulmadık bir anda, beklenmedik bir yerde ve şekilde birileri, bir şeyler hayatınıza girer ve projenizle ilgili size yeni kapılar açarlar. Projenize ne kadar odaklanmışsanız, duyduğunuz heyecan ve şevk ne kadar yüksekse bu çekim o kadar kolay işler. Başka bir örnek siz tam da birilerini aklınızdan geçiriyorken, onun aklına da siz gelmişsinizdir – hatta telefon çalar, arayan odur.

Bu kuraldan hayatımızda yararlanmakla ilgili de şunları ekleyebiliriz: Sürekli olarak korkularınızı düşünürseniz korkularınızı büyütürsünüz ve fiziksel dünyanızda kendinize çekersiniz. (= “Korktuğun başına gelir.”) Dolayısıyla neyin gerçekleşmesini istiyorsanız onun gerçekleştiğini düşünün, hayal edin ve “inanç kural”ını hatırlayın. (= “Aklına gelen / korktuğun başına gelir.” / “İti an çomağı hazırla.” / “İyi adam lafının üzerine gelir.”/İstemediğin ot burnunun dibinde biter.”)

(Aslında bu kurala ilişkin en çok işe yarayabilecek yorum şudur; “ne düşündüğünüzden çok kim olduğunuzla alakalı kişileri ve durumları – dolayısıyla da neyi öğrenmeniz gerekiyorsa onu – hayatınıza, kendinize çekersiniz.) Şimdilik bu kadarla bitirelim; son bölümde üzerinde yine konuşacağız nasılsa.
...

En Büyük Eserin Sensin – 7. Bölüm Hayata Açılmak; Sayfa 215-258

Hatırlarsanız bu kitabın ikinci bölümünde Bilinç ve bilinçaltının faaliyetlerini düzenleyen “ZİHİNSEL KURALLAR” adlı bir bölümde size “Çekim Kuralı”ndan bahsettim. Bu kuralı “bilinç düzeyinde düşündüğümüz şeylerle uyumlu insanları ve koşulları hayatımıza çekeriz.” şeklinde açıklamıştım. Bu kuraldan hayatımızda yararlanmakla ilgili de şunları eklemiştim: Sürekli olarak korkularınızı düşünürseniz korkularınızı büyütürsünüz ve fiziksel dünyanızda kendinize çekersiniz. (=Korktuğunuz başınıza gelir.) Dolayısıyla neyin gerçekleşmesini istiyorsanız onu düşünün ve “inanç kuralı”nı hatırlayın. (=Aklınıza gelen başınıza gelir.)

Bu kuralla da bağlantılı olarak “büyük” insanların, bilinçaltlarında var olan düşünce birikiminin ve süregiden yeni seçimlerinin kalitesiyle paralel olarak kaliteli bir hayatı kendilerine çektiklerini söyleyebiliriz. Zihinlerinde canlanan parıltılı, renkli, canlı, anlamlı, kaliteli (=büyük) düşünceler ve bu düşüncelerin kaçınılmaz uzantısı olan büyük bir vizyona odaklı olmaları sayesinde onların herkesçe hissedilen bir etkileyicilikleri, ışıkları ve bir çekim alanları vardır. Bu çekim alanı aracılığıyla hayattan bekledikleri, istedikleri ne varsa bir mıknatıs gibi kendilerine çeker ve çevrelerindeki herkesi etkileyebilirler. Onlar, deyim yerindeyse zihin denilen eşsiz kaynağı etkili şekilde kullanmanın yolunu keşfetmişlerdir. (Bazen bu keşiflerinin farkında olmasalar da.)

“İnsanlar arasındaki gerçek fark enerjidir. Sağlam bir irade, belirlenmiş bir amaç, yenilmez bir azim her şeyi başarabilir. Büyük adamlarla küçük adamları birbirinden ayıran da budur.” (Thomas Fuller)

Yine de, mecburiyet ve korkulardan uzak; özgürlük, sevgi, kendiliğindenlik ve katkıya yakın – dans ederek yaşamak – bundan biraz daha fazlasını gerektirir. Daha geniş bir pencereden baktığınızda çekim alanınızın da (belki onu öğretebilecek kadar) farkında olmak ve onu doğru kullanmak önemlidir. Ben bunu çekimin dansı olarak adlandırmak istiyorum ve Mark Twain’e aynen katılıyorum;

“Bırakın dansın coşkusu sınırsız olsun.”

DANS ETMEYİ ÖĞRENMEK
Öncelikle şunu fark etmek gerekiyor. Evet; temelde düşüncelerimiz, dolayısıyla duygu ve davranışlarımız, sonuçlarımızı ve neyi, ne kadar kendimize çekeceğimizi belirliyor. Ama düşüncelerimizin çerçevesini belirleyen de kim olduğumuzdur (ya da kim olduğumuzu düşündüğümüzdür; kabuğumuz – egomuz – öz algımız, temel paradigmalarımız…) Hayatta kim ya da nasıl biri olduğuma ilişkin düşüncelerime paralel olarak diğer tüm otomatik düşüncelerim şekilleniyor. Dolayısıyla aslında çok işe yarayan bir yorum şöyle olabilir; “neyi öğrenmemiz gerekiyorsa onu hayatımıza çekeriz“. Kimliğimizin sorunlu yanlarını fark etmemizi, onlarla yüzleşmemizi ve nihayet kendimizi (kimliğimizi) yenileyerek daha iyi sonuçları otomatik olarak kendimize çekecek deneyimler yaşamayı başka türlü beceremiyoruz belki de. Örneğin açık sözlü olduğumu düşünürken aslında bir patavatsız olduğumu fark etmem, kabul etmem ve kendimi bu konuda yenilemem için patavatsızlığımla kendime çekeceğim olumsuz deneyimlere ihtiyacım olabilir. Bazı konularda hiç istemediğiniz sonuçların inatla sizi bulduğu olur mu? Hep aynı tür problemleri yaşadığınız ya da hep aynı tarz, problemli insanlarla karşılaştığınız. Sebebi açık; siz o deneyimden öğrenmeniz gereken dersi almadan benzer durumları tekrar tekrar yaşarsınız. Çünkü o konudaki düşünceleriniz değişmemiştir ve aynı düşünceler, aynı koşullar karşısında, aynı yetersiz çözümleri ya da çözümsüzlükleri hayatınıza çekecektir. Çözümü bulduğunuzda şöyle düşünürsünüz; “Hay Allah, ben bunu daha önce nasıl oldu da göremedim.”

Ben kim isem; kim olduysam ya da kim olacaksam bana onu yansıtır karşımdaki. Aynalarla çevrili bir dünyada ben ve benim görüntülerim varız sadece. Seni gördüğümü sandığımda senin gözlerinden kendimi görüyorumdur… (Anlayana.)

OLAĞANÜSTÜ BİR HAYATIN MIKNATISI OLMAK - (ÖZET)

Doğal olarak olağanüstü sonuçları hayatımıza çekebilmemiz için çok sağlıklı düşüncelere ve duygulara sahip olmamız gerekir. İç dünyamızın kalitesi arttıkça büyük bir insan olmaya doğru ilerleriz. Peki, bu konuda, yaşamak ve acı çekerek olgunlaşmak mı lazım. Tek yöntem bu mu?

En geçerli yöntem elbette “yaşamayı”, hayatın içinde olmayı içeriyor. Başkalarının hayatlarını – sadece – izleyerek kendi adımıza pek az şey öğrenebiliriz. Ama yaşamak denince de milyonlarca farklı yaşam şekli ve anlayışı olduğunu görmek lazım. Şimdi sizlere önereceğim kurallar tüm bu yaşamların arasından olağanüstü kişiler, koçlar, rehberler veya öğretmenler tarafından damıtılmış, sizlerin de üzerinde düşünerek ve kendiniz uygulayarak doğruluğunu deneyimleyebileceğiniz basit ama derin kurallar.

1. Bencil = Kişilikli Ol
Yanlış duymadınız; bencil olun diyorum. Çünkü “istediklerimi hayatıma çekebilmem için önce bir ben olmalı.” Diğer bir deyişle sadece kendi dışımızdaki insanlar, başkaları için çalışmayı, çabalamayı, yaşamayı bırakmamız gerekiyor. Kendine hayrı olmayanın dünyaya da bir faydası dokunmaz çünkü. İnsan en önce kendisi için yaşamalıdır. Aksi takdirde kendisini yok sayarak hayatına mutluluğu, gelişimi, huzuru dâhil etmesi mümkün değildir.

2. Sağlam Karakter Geliştir
Bencil olmak ve kendini seçimleriyle var etmenin ikinci aşaması sağlam bir karakter geliştirmektir.
Onurlu, sağlam, dürüst, doğru, açık, ilgili, içten, cesur, nazik, tutarlı, saygılı, bağışlayıcı, anlayışlı, vizyon sahibi... sağlam karakterli, “büyük” bir adam.

Karakter sahibi olmak demek, artık dışımdaki dünyanın yönettiği bir birey olmaktan çıkıp özgür bir insan olmak demektir. Çünkü sağlam bir karakter geliştirmişsen artık ne hissedeceğini, düşüneceğini, yaşayacağını vs. dışarıya, başkalarına bakarak aramaz, belirlemezsin. Artık başkaları seni ne üzebilir ne de korkutabilir.

3. Mecburiyetleri Aş
Hayatına doğru şeyleri çekebilmek için mecburiyet düşüncesini yenmelisin. Çünkü mecburiyet düşüncesi, bizi, kendimizi daha da çok mecbur hissedeceğimiz şeylerle dolu bir hayata çeker. Mecburiyet hissi; düşündüğümüz, söylediğimiz ve yaptığımız her şeyden, doğal ve kendiliğindenlik içeren içsel enerjiyi, şevki, mutluluğu emen bir çatlak yaratır.

4. Bugünde Yaşa
“Çekim (hayat) zaman olarak içinde bulunduğumuz ‘şu an’da işler; dünde veya yarında değil.” İçinde yaşadığımız anın farkında olmaz isek; bu anın getirdiklerine ve fırsatlarına kapalıyız demektir. Aslında şu an yaşadığımız an dışında gerçekten bir an olmadığı için tüm fırsatlara kapalıyız demektir. Oysa biz zihnimizde ya sürekli olarak geçmişi evirir çevirir, keşkelerle ya da pişmanlıklarla geçmişe takılıp kalırız ya da gelecek için endişe duyar, planlar yaparız. Neredeyse zamanımızın sadece %1’inde şimdide yaşarız ve bu oran bizi kendimizi ümitsizce tekrar etmeye; geçmişin yükünü bugüne ve geleceğe taşımaya götürür. Araba kullanırken sürekli dikiz aynasıyla geriye bakamayız. Aynen gideceğimiz yer ya da yolun göremediğimiz, bilmediğimiz bölümleri için devamlı olarak endişelenip haritaya bakamayacağımız gibi. Hemen önümüzü, yolu kollamalıyız. Yoksa kaza yapmak kaçınılmaz olur.

5. Tepki Değil Cevap Ver
Daha önce de söylemiştim; “öğreninceye kadar, öğrenmemiz gerekeni hayatımıza çekeriz.” Bize kendimizle ilgili gerçeğin kaldırabileceğimiz kadarını söyleyen olaylar, durumlar, sorunlar yaşar ve aslında bu gerçeği yüzümüze vuran insanlarla karşılaşırız. O yüzden başımıza gelenlerden, karşılaştığımız sorunlardan almamız gereken dersi almalıyız. Biz dersimizi alana kadar hayatımızda, benzer (ve çözümsüz görünen) sorunları tekrar tekrar deneyimleyeceğiz. Bu da sıradan, tekdüze, kendisini tekrar eden bir hayat yaşamak demektir.

Öneri çok basit aslında; “hayatına sıradan olmayan, ortalama olmayan şeyleri çekmek istiyorsan; sıradan olma, sıradan tepkiler verme”. Herkesin düşündüğünden farklı düşünme ve başkalarının beklentilerinin dışında bir hayat sahibi olma özgürlüğünü küçümseme. Geçmişte düşündüğün, tepki verdiğin yollardan farklı yollar seçerek düşünme ve farklı tepkiler verme özgürlüğünü küçümseme. Problemlerini sadece çözme; onlardan öğren ve hayattan alman gereken dersi kaçırma.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

keops isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla