Bazı entelektüel klişeler Bazı entelektüel klişeler
12 Eylül’ün en büyük başarısı halkı kitaptan soğutmak oldu. Okumayan, okuduğunu anlamayan bir kuşak yetişti bu yüzden...”
Niye?
12 Eylül’ün verdiği acıları tartışmak bile ayıp olur. Ama o darbenin failleri “öyle bir sistem kuralım ki 27 yıl sonra memlekette kimse kitap okumasın” planlamasını yapabilecek beyinler miydi sizce?
Az kitap okunmasının asıl nedeni bizim halkın konuştuğu dille yazmayı bir türlü beceremeyişimiz olmasın? Yoksa 12 Eylül yavaş yavaş biz yazarların bahanesi haline mi geliyor?
***
“Oyuncunun ve senaristin er meydanı tiyatrodur. Televizyon dizileri sadece para kazanmak amacıyla yapılan işlerdir.”
Niye?
Shakespeare’in zamanında televizyon olsaydı üstat yine tiyatro mu yapardı sanıyorsunuz? Belki yapardı; ama en güzelinden bir diziyle halka ulaşmak isterdi bence.
Ayrıca dizileri de hafife almayalım. Hele “Süper Baba”, “İkinci Bahar”, “Yeditepe İstanbul” gibi, şimdi hayırla andığımız onca eser varken.
***
“Nerede mektubun sıcaklığı, nerede elektronik postalardaki ruhsuzluk... Cep telefonları ve bilgisayarlar çoğaldıkça insan sıcaklığı azalıyor mu ne?”
Niye?
Bilgisayarı yapan, bilgisayarda elektronik postayı yazan da insan evladı değil mi? Gustave Flaubert Mısır’dayken annesiyle saniyede iletişim kurma fikrine bayılmaz mıydı?
***
“İstanbul bitti, tükendi... Bu şehirde yaşanmaz, en iyisi güneye kaçıp pansiyon açmak.”
Niye?
Son zamanlarda hiç Yeniköy’e gittiniz mi? Eyüp’te dolaştınız mı? Kuzguncuk’ta rakı içip Salacak’ta günbatımı seyrettiniz mi? Asıl biten İstanbul değil de bizim içimizdeki İstanbul heyecanı olmasın?
***
“Şahsen Türkçe müzik dinlemeye tahammül edemiyorum. Hele Türkçe pop yozlaşmanın müziğe yansımış hali bence.”
Niye?
Emin olun, belediye otobüsündeki insanların Brahms dinlemesi beni de mutlu eder... Ama bu Zeynep Casalini’nin son şarkısını sevmemize niye engel olsun? Hande Yener şarkılarıyla dans etmemizi niye önlesin?
Bu klişeleri arada bir kullanmak “entelektüel” görünmemizi sağlıyor olabilir. Ama korkarım gerçek hayatta pek bir şey ifade etmiyorlar artık. Rica ederim, rahat olalım biraz. Üç günlük dünyada bu kadar sıkılmaya değmez.
Tuna Kiremitçi |