Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21-01-2007, 02:34 AM   #18 (permalink)
hayatimdegisti
Administrators
Atakan Sönmez
 
Üyelik tarihi: May 2006
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
hayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond repute
Standart En Çok Nelerden Suçluluk Duyduk

Cevap: çünkü insan sürekli mutlu olacağına inanmaz. bunu ona yaşam öğretmiştir. aslında gerçekçi bakmayı öğretiyor hayat. dünyanın bir ucunda ya da yanı başında bir insan acı çekerken kendisinin sürekli mutlu olması insana bencilce geliyor belki de. Böyle olunca da çok üzüldüğü ya da ağladığı zaman bir nebze olsun kendini rahat hissediyor. kötü durumda olanları anladığını hissederek şükran duygusu içinde huzur buluyor.

Cevap: her güzel şeyden sonra bir kötülük yaşamaya alışmış olan toplumumuz, korku kaygısından dolayı bu şekilde bir söylemde bulunur. her şeyin üst üste geldiğini düşünürüz ama bunlar genelde kötü olaylardır. aslında iyilikler de hep üst üste gelir farkına varmasak da. Belki de her şeyin bir sırası olduğuna inanan toplum üzüntüden sonra bir iyilik geleceğini düşünüyordur.

Cevap: Çok üzüldüğünde zaten daha kötü bir durumla karşılaşma gibi bir derdi olmaz zira o an için zaten oldukça kötü bir durumdadır.

Cevap: çok güzel bir tespit. bu lafla hep dalga geçmişimdir insanlar hep alışmışlar her şeyi kötüye yorumlamaya bayılıyorlar nedense? çok gülersen aman çok ağlayacağım denir ama çok ağlayınca da ağlama ağıt ağıt getirir derler. işte insanlar o kadar alışmışlar ki her şeyi kötüye yorumlamaya ne yaparsanız yapın eminim değişmeyecektir düşünceleri bilinçaltına öyle bir yerleştirmişler ki kısacası Türk insanı her şeyin kötü ve başarısızlık getireceğine öyle bir inandırmış ki kendini bundan vazgeçmesi olanaksız bence :) çok komik aslında benim çok sevdiğim bir söz var hayat ondan ne istersen onu verir daha fazlasını değil o yüzden her şeye güzel bir yönden bakmayı deneyin göreceksiniz her şey daha güzel olacaktır.

Cevap: Bu bir batıl inançtır. Beyne yanlış ileti göndermek kadar saçma bir şey yoktur. Yok böyle bir şey.

Cevap: bence gülemeyen çevremizde mutsuz olan insanları da düşünmemiz için söylenmiş olabilir

Cevap: toplum olarak biraz negatif olmamızdan kaynaklanıyor. Çok gülen kadınlar ve erkekler de toplumumuzda pek hoş karşılanmaz bilirsiniz. Ya aklından şüphe ederler yada hafif meşrep görürler. Sanırım toplumumuz üzgün veya ağlamaklı halleri ağırbaşlılık ve efendilik göstergesi sayıyor. O yüzden bu gülmelerden duyulan suçluluğun toplumdan kaynaklandığını düşünüyorum

Cevap: Çünkü insanlarımız batıl inançlı.. Mantıklı düşünmek yerine başkalarından duydukları hurafe sözlere inanıyorlar. Bu davranış da tamamen bundan kaynaklanıyor.

Cevap: bu cümlelere hep gülüp geçmişimdir yanlış öğreti olduğunu düşünüyorum

Cevap: Belki ağlayarak veya çok üzülerek o sıkıntıyı üstünden atar bu yüzde ağla açılırsın falan derler yada biraz daha kaderci yaklaşımla olaya yaklaşır aman ölümlü dünya der bundan olabilir. Ama bence kişi ağladığı zaman suçluluk hisseder ve değiştiremediği olaylar için kendini suçlar keşke şöyle yada böyle yapsaydım sonuç böyle olmaz bende ağlamazdım der.

Cevap: geleneksel bir anlayış olsa gerek hocam.nedense toplumumuz da böyle karamsar bir takım hurafeler daha çocuk yaşta öğretilir hepimize. çok neşelenmek sanki kabahatmışcasına mutsuzluğa mahkum ediyoruz kendimizi

Cevap: Belki ağlayarak veya çok üzülerek o sıkıntıyı üstünden atar bu yüzde ağla açılırsın falan derler yada biraz daha kaderci yaklaşımla olaya yaklaşır aman ölümlü dünya der bundan olabilir. Ama bence kişi ağladığı zaman suçluluk hisseder ve değiştiremediği olaylar için kendini suçlar keşke şöyle yada böyle yapsaydım sonuç böyle olmaz bende ağlamazdım der...

Cevap: geleneksel bir anlayış olsa gerek hocam.nedense toplumumuz da böyle karamsar bir takım hurafeler daha çocuk yaşta öğretilir hepimize. Çok neşelenmek sanki kabahatmışcasına mutsuzluğa mahkum ediyoruz kendimizi

Cevap: Başımıza gelen kötü olaylardan öylesine bıkmış durumdayız ki gülmekten korkar olduk. Hayatımızda sürekli bir mutsuzluk ve anlık mutluluklar var .

Cevap: Toplumca ağlamaya endekslenmişiz. Küçükken bize çok gülmek iyi değildir ağır insanlar çok gülmez, eğlenmez denilirdi. Bu şekil de toplumca ağır olmamız ağır durmamız öğütlenir. Fazla gülenlere ters ters bakılır. Bu aslında dinin getirdiği bir şey değildir. Ama insanlar bunu dine bağlar. Dinimizde çok gülmek haramdır diyen bile vardır. Aksine dinimiz aşırının yanlış olduğu, her şeyin aşırısına gitmeme öğütlenmiştir. Bu hususta Kuranda ayette vardır. Onun için aslında fazla ağlamak da öğütlenmez ama , insanlarımız güldükleri zaman başlarına kötü bir şey geleceğini zannederler. Bunun batıl inançlardan olan tahtaya vurmak gibi bir batıl inanç olduğunu düşünüyorum.

Cevap: bence insanlar her şeyin bir karşılığı olacağını düşünür yani fazla gülersen karşılığında fazla üzüleceksin ama ağlarsan sonunda mutlu olacaksın gibi bir zihniyet var. Bu yüzdende ne kadar ağlasak kardır diye düşünüyorlardır.

Cevap: acaba kendilerini çok gülmeye laik görmezler mi?

Cevap: bence sadece batıl inanç. İnsan çok güldüğünde yada ağladığında niye kötü bir şey olsun ki sadece her ikisinde de dikkat azaldığı için ufak tefek kazalar olabilir

Cevap: suçluluk duymaz çünkü yanlış bir şey yapmadığını düşünür, başına bir şey gelecek kaygısı taşımamaktadır. Yani ya mutlaka başına bir şey gelmiştir ya da herhangi bir olay, durum onun canını yakmıştır ve kendini kötü hissettiği için üzülmüş ya da ağlamıştır.

Cevap: Bu hayatı üzüntü üzerine kurulduğunu düşünür sürekli başına kötü olaylar geldiği için; bundan dolayı gülmek eğlenmek çok farklı gelir bireye

Cevap: güldüğümüz zaman arkasından ağlayacağımız bir durum gelir korkusuyla telaşlanırız. ağladığımız zaman peşinden güleceğiz diye endişelenmeyiz mantıken!

Cevap: çünkü kültürümüzde ağlamak son derece normal bir şey, gülmek ise normal dışı bir şey. Kahkaha ile gülmek ayıp, herkesin içinde gülmek ayıp, herkes ağlamaktayken şikayet etmekteyken sızlanmaktayken kahkaha ile gülmek ! Aman Allahım çok ayıp çoook !

Cevap: Gülme ve üzülme konusunda bazı gözlemlerime göre, gülme yerinde dahi olsa hafiflikle. "istisnalar hariç" Üzülmek ve ağlamak ise diyet ödemekle eşanlamlı tutulmakta, Yine de bu konuda açıklamalarınızı merakla bekliyorum.

Cevap: :) Gerçekten güzel bir tespitte bulunmuşsunuz. Toplumumuz öteden beri süre gelen anlayışla nedendir bilinmez kendilerine mutluluğu çok görür. Her zaman acıya, kedere, hüzne hazır olan toplumumuz sanki acı çekmek için yaratılmıştır. Hüznü doğal görürken bir türlü mutluluğu, sevinci doğal karşılayamamıştır. Her iyinin arkasında bir kötülük bekleye durmuştur. Belki de bu anlayış olumlu umutlu düşünme yeteneğini kaybetmiş olmaktan kaynaklanmaktadır. "Ayy çok güldüm kesin ağlayacağım" düşüncesi çoğumuzun kafasındadır.Yanlış olduğunu bile bile yine de bu tür duygu ve düşüncelerimizi hafızamızdan tamamen silip yok edemiyor yaşantımıza yansıtıyoruz. İşte böyle bir toplumuz biz üzülmeyi kendimize yakıştıran bir toplum mutluluğu hak etmediğini düşünen bir toplum.

Cevap: Bilmiyorum bana da oluyor

Cevap: Bu bir ön yargıdır. Toplumumuzca ortada bir suçluluk duygusu olmadığı için suçluluk duymazlar

Cevap: Kültürümüz zayıflığı,''garibanlığı'' destekliyor. Buna karşılık güçlü olan, neşeli, gülen insanlara karşı da çok olumlu bakmıyor. Temel nedeni korku ve yasakların kültürümüzde hakim olması dolayısı ile desteklenmesi. Tabii bunun karşıtı olarak da çok güldüğü zaman tepki görmesi, dolayısı ile bu davranışa kaygı ile yaklaşması.

Cevap: insanımız üzerinde baskı yaratan kaynakları öncelik sırasına koyduğunda, ilk sıralardan birini toplum almaktadır ve bu da "el ne der" şeklinde tezahür etmektedir, başka bir değişle ortaya çıkmaktadır. Ayrıca aşağılık duygusu nedeni ile iyi şeyleri kendimize yakıştıramadığımız için suçluluk duymaktayız; fakat üzüntüyü en dibine kadar yaşamak istemekten suçluluk duymak yerine tuhaf bir haz almaktayız. Bunda dinin etkisi olabilir. Biz günahkar kullar düşüncesi bunda etkili olabilir. Ayrıca bilimsel olarak nasıl tanımlanır bilmiyorum ancak; görgü meselesi; önemli, böyle gördük. Başka bir konu da hangi durumda hangi rol oynanır kalıplarını da unutmamalıyız. Çok gülünce ağız kapatmak ve aynı kalıp cümleyi kurmak: belki gerçekte içimizden böyle düşünmüyoruz ama sosyal gurubumuzdan kaba tabiri ile sürümüzden de ayrı kalmak istemiyoruz. Hiçbir konuda kendimizi yetiştirmediğimiz için güvensizlik duymaktayız. Bu nedenle eleştirilere karşı durma gücümüz yok. Güç olmayınca "el bize ne der" kalıbını; güçlü olsak biz ele ne deriz şekline çevirebiliriz. Bu konuda temel etkenler din, doğululuk, tembellik, güvensizlik, vb. Ayrıca insan gülmek için ağlamaya göre daha çok kalori harcar çünkü kaslar daha büyük açı yapar.

Cevap: Biz toplum olarak öyle durumlarla karşılaştık ki mutluluğu, gülmeyi, eğlenmeyi kendimize çok görmeye başladık. Hayatın hep aksiliklerden işaret olacağını ve bunun aksi olduğu zaman bir eksiklik olduğu kanaatini taşımaya başladık. Hep çelişki içinde yaşamaya sürüklüyor bu da ve nasıl mutlu olacağımızı düşünüyorken; kendimiz bunu engellemek için elimizden geleni yapıyoruz. Hiçbir şey yapmıyorsak tabularımızı değerlerimiz olarak kabul edip bunlara sahipleniyoruz.

Cevap: çünkü bu bir İslami gelenektir. Eskiden evliyalar da böyle yaparmış.

Cevap: bence alışmışız mutsuzluğa hep sanki kesin bir şey olacak birazdan üzüleceğiz diye düşünüyoruz bende öyleyim ağlamak gülmekten daha yakın bize o yüzden ikisini ayırıyoruz

Cevap: Çünkü peygamberimiz çok acılar çektiği için.....Olabilir

Cevap: benim fikrimce insanlar kalıplaşmış bir yargıyı kabullenmekte ve etkisi altında kalmaktadır. etkilendiği için içten içe inanır ve güldüğü zaman olumsuzluklar gelir bu durumda da büyükler doğru söylemiş olurlar.

Cevap: Sanırım kendimize güzel şeyleri layık görmediğimiz için ve kaderci olmayı öğrenip üstelik de bundan zevk aldığımız için maalesef.

Cevap: bence gülmek de ağlamak kadar normaldir ikisi de hayatın vazgeçilmez parçasıdır ben uzun süre ağlamaz isem yine kendime eften püften sebepler bulur ağlarım uzun süre gülmez isem yine eften püften sebeple gülmeye çalışırım yani uzun süre gülmez yada ağlamaz isem mutlu olamam.

Cevap: dini açıdan çok gülmenin uygun olmadığı toplumumuz tarafından tamamen kabul edildiği için diye düşünüyorum

Cevap: bizde bir şeyler hep ters gitmek zorundadır, kendimizi mutluluğu hak etmeyen insanlar olarak görürüz hep. eğer bir gün onu yakalarsak da kaybedeceğimiz korkusuyla tadını çıkaramayız sevinçlerin... kendimizi asık surata düşman bakışlara mahkum ederiz. sebebi mi gülmek zayıflıktır da ondan! bize hep böyle öğretildi...

Cevap: gülmeyi yeterince hak etmediğimizi düşündüğümüzden; veya çok gülersek, tanrının bizi fazla rahatlığımız yüzünden cezalandıracağını düşündüğümüzden olabilir, belki de fazla hafifliğin kötü olduğunu düşündüğümüzden.

Cevap: sanırım ülke olarak, pek mutlu yaşamaya alışkın değiliz.. Biraz mutlu olsak , hemen ardından bunu on katı üzüleceğimizi düşünürüz.. Ya da bize böyle öğretildi.. Asla bir insanın ömrü boyunca mutlu olamayacağını ve bunun ütopik bir düşünce olduğu da bize öğretilenlerdendi. Küçücük sevinçleri bile değerli kılan belki bu anlayıştı. Hep ağlamaya ve arada bir gülmeye alıştık. Hep bunları hayatın bize sunduğunu düşünüp sessizce kabul ettik. Halbuki hayat bize istediğini değil, bizim istediğimizi verir. Bir çok şey öğrenmemize rağmen hayattan istediğimizi nasıl alacağımız bize öğretilmedi. Bunu tek başına öğrenip hayata karşı duranlara ne mutlu.....

Cevap: Bence bu kullanılan sözler çocukluğumuzdan beri büyüklerimizden bize kalan atasözleriymiş gibi gelir. Hani onların vardır bir bildiği deyip de kullandığımız sözlerden. Ama neye inanırsak o olur düşüncesi de yok değil. Suçluluk duygusu da ardından gelecek ya da gelmesi düşünülen olayın oluşu gözlenirse kendi güldüğü için kaynaklandığı düşüncesidir. İnsanın gülmesi kadar ağlaması da doğal bence. Yaşamın bir parçası olarak görüyorum. O bizim içimize doğuştan ilk anne karnından çıktığımız andan itibaren gelen bir duygu. Bunun için ağlanıldığında suçluluk duyulması zaten mantıksız.

Cevap: Anne ve babamız gülmezler biz güldüğümüzde de kötü kadınlar gibi gülme deyip uyarırlardı. Çünkü kendileri de ebeveynlerinden öyle görmüşlerdi. Kendileri de içlerinden geldiği gibi güldüklerinde Allah hayıra çıkarsın deyip, elleriyle kulaklarını çekip tahtalara vururlardı. Bizler yeni nesil olarak onlar kadar mutaassıp batıl inançları her ne kadar uygulamazsak da etkilerinde kalıp çocuklarımıza karşı zaman zaman yanlış eğitim verebiliyoruz. Çok üzülüp ağladıklarında da suçluluk duymayıp bunu hayra yorar gelecekteki günlerinin refah ve mutluluk içinde geçeceğine inanırlardı.Belki de bizlere atalarımızdan kalan genetik mirastı. Eski resim ve fotoğraflara bakarsanız genellikle çok ciddi ve çatık kaşlı poz daha geçerlidir. Oysa yabancılarda daha sempatik sevecen içten gelen doğal bir tebessüm ve gülen yüzler vardır. O zaman gelenek görenek örf adet din hukuk ve kültür farkından kaynaklanan davranış şekillerini benimsemişiz.

Cevap: çünkü insanlar nedense hiç mutluluğu hak etmediklerini düşünürler ve çok mutlu oldukları zaman hep korkarlar bunun geçici olacağını düşünürler ve sonra üzülürler sanki mutlulukları o anda bitecek gibi hayırdır inşallah çok güldüm derler. oysa ağlamak çok basittir herkes için. ağlamak çok önemli değildir toplumumuz için sanki ağladıkları zaman gerçekten ağlamayı hakkettiklerini düşünürler.oysa tüm duygular aynı olmalı. her durumda her şeyi hak ettiğimizi düşünmeliyiz.

Cevap: Sorunuz bence yaşam toplumumuzun yaşam tarzı, kültürü, anane ve gelenekleriyle de biraz ilgili.Toplum olarak iyimser bir toplum değiliz bunu kabul etmek gerekir. Ama tarihimize bakacak olursak sürekli olarak dramatik olaylarla karşı karşıya kalmışız. -Kurtuluş savaşı vb- Buda ister istemez nesilden nesile aktarılan bir kültürel bir miras gibi. Hala birçok yöremizde bayanların kahkaha atmasının ayıp karşılanması yada sizin yukarıda verdiğiniz örnekler gibi. Üzüldüğümüz ve ağladığımız zaman ise bir bakıma kendi kendimizi suçlu olsak dahi teselli etmiş olmuyor muyuz. -Nasıl olsa ağladım bak işte bende üzüldüm üzerime düşeni yaptım gibi- bilmiyorum siz nasıl değerlendirirsiniz.

Cevap: Bu konudaki düşüncem, bireyin topluluk arasında çok güldüğü için kendisinin ağırlığından, sertliğinden tavız vereceği, aaa çok sulu gibi eleştirilere maruz kalacağı düşüncesidir ve hayatında gülünecek şeylerin ağlanacak şeylerden daha az olduğu ve gülmesinin bu koşullar altında normal olmadığı düşüncesidir. Sizce?

__________________
http://www.hayatimdegisti.com
Hemen ücretsiz deneme telkinlerini indirmek içinse bu link.Suçluluk ego ve kendine güveni 2 gün dinleyin
https://www.dropbox.com/sh/b6youoq8m...vwFPsoEYa?dl=0
Dinledikten sonra etkiler ile ilgili anketlere bu linkten katilin.
http://www.hayatimdegisti.com/forum/...-anketlerimiz/
hayatimdegisti isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla