Öncelikle hoşgeldiniz foruma.
Zengin olarak nitelendridğiniz firmalar ne kadar zengin acaba.İstisnalar bir tarafa bu firmalarda büyük ihtimalle ödeme güçlüğü çekmekte çeklerini zor ödemekte ve etik olarak doğru olmasada mal alımı yaptıkları firmaların ödemelerini geciktirme yolunu tercih etmektedirler.
Bir çoğunun kredi borçları olması gerekenin oldukça üzerindedir.
Firmaların nakit konusunda sıkıntılı olmalarının en önemli nedenlerinden birisi Markalaşma'dir.Üretilen ürünler yurtdışına yok pahasına satıldıktan sonra markalar tarafından alınan fiyatın 5 katına satılmaktadır.Yaptığımız ürünü neden savunamiyoruz.Neden bu kadar kötü fiyatlandırma yapıyor ve istenilen fiyatlari kabul etmek durumunda kaliyoruz?
Aslında gerçekci olmak gerekirse konulara bir çok farklı açıdan yaklaşmak mümkün.Zengin sandığınız kişiler ne kadar zengin ne kadar fakir bunların hepsi ayrı birer yazı konusu.Girisimciliğn zorlukları konusu üzerine bir çok yazar zaten fikir belirtmişlerdir.
Benim anlatmak istediğim konu bilinçaltımızda küçüklükten bu yana hem zengin ama mutsuz fakir ama mutlu portresinin çizilmesidir.
Bir Hint fimleri bir Türk filmleri bu konuyu çok fazla işlemişlerdir.Buda bilinçatında direnç oluşturmuştur.
Grişimci olan ile olmayan arasında ne gibi farklar vardır.Zorluklar elbette vardır.Bunlarla nasıl mücadele edebiliriz.Sorun odakli değilde çözüm odakli olmayi nasil başarabiliriz bunlari konuşmak daha verimli olacaktir.
Asıl direnç o zengin sandiginiz firmalardadir.Onlar ürünlerini savunur ve markalaşma ile nakit sorunlarini aşarlarsa sizde onlara sattiğiniz ürünlerin bedelini zamaninda alirsiniz.
Elbette kötü niyetli olan nakit sıkıntıdı olmamasına ragmen etik değerlere aykırı davranista bulunanlari bu konunun disinda tutuyorum.