[bluemoon24]

* devr-i ali'yi en doğru biçimde gözlemleyip anlatacak olan eserdir.







zabit ile memur ve halk yaşamı, kumandan ile ordu ve burokrasiyi, mod ile taht-ı revanın anlatılacağı, çare ve çözüm ilişkisi içinde bi bok yemedne demli çay niyetine içileceği geniş ve speküle konular.







başkası yazsa tutardı ama di mi ?



* bobby tatketcap'in portofino kıyılarında kaleme almış oldugu ve derin gözlemler neticesinde bekçi murtaza olmuş kayfe rengi bekci müjdat gezen efsanesinin her daim devam ettiğine delalet eden olgudur.







emir eri kim, süt oğlan kim, daver bey kim, hatta zebit kimdir bilinmeden elmas peşinde kosan kadirgali ve kaburgali diyarlarda yelken acmak ne demek ola deriz ve ayakkabı bizim işimizdir amigolar.





* coen biraderler tarafından senaryolaştırılacağı söylenen başyapıt.



* fecr-i ati edebi topluluğu tarafıncada desteklenen, ittihayçı çoğunluk hatta onlara rağmen vatanı savunnanların mottosu.







nerde kılıcım,



daver sen misin ulan ?



* ittihak ve terraki cemiyetinin baskılarına ve teali islam cemiyetinin iftiraları ile baş başbaşa kalmış ama yılmamış fecr-i atiden ilham almış bunun ışığında yediler topluluğuna girmeyi başarmış hedejaryasyon.



* sosyalizmin dünyaya egemen olduğu yıllarda bile tarafsız gözlemlerin, banliyo halkların haklarını hazreti hızır gibi savunmuş, koca götlü ilber paşa ile kağıthane deresinde karşılaşmış, lakin anlaşamamış, varolan felsefik düzenin dışında alan topluluğun adı.







koyungözü, ayrıkotu ve çimen sevenlerin, yayla hasreti çekenlerin serab-ı dır...



* montrmatre mezarliğinin pencerede manzara oldugu, matadorun yeteneksizi hart diye kicina boğanın boynuzunu kıcına yediği, fakat yeteneksiz oyuncularin yeteneklilerden daha cok oldugunu gören po'lu kral 4. henry'nin hemserisi henri pierre cami'nin işte buna güvenerek uzun uzun trenlerle gaskonyayi gecerek paris'e vardiğinda dediği gibidir 'bumuymus lan paris?'







dağdan geldi baskente yorgun matator, afacan sinek denisse ise 1000, 1300, 1500 adet kuş yakaladi ve sayesinde her kusu yedik. denisse sizlere ömür içine altınla doldurduk evimini başkösesine sergiliyoruz.







elimizde saraplar yanımızda tabut altı meyhane dolastik.







cami öldü yaşasın cami...



* zaman içinde zuhur eden bilmeceler arasından kendini kurtarmış ve bozcada dan hakkariye hafifleştirilmiş ve ılımlaştırılmış içsel güdülerin dışsal bir yorumu olarak bugüne kadar gelen ve insanların düşünce alanında bir milletin değil bir çok milletin uyanmasına ön ayak olmuş tasavvurlar zinciridir.



* köyden indim şehre dusturu ile şehrin en kaymak tabaka bölgelerini zapteden şehir eşkiyaları ve barzolara karşı başlatılmış bir isyandır.







devlet-i alinin sağlık ve sıhhati, bekasının sonsuzluğu, ileriden geriden alışa açık olması rezalet ve rüsva bir durumdur, bu durumdan muzdarip olan gardropçu tahtacıyan ile hareket eden oymacılarında aralarında bulunduğu bilimsel topluluk.







1918'den günümüze...



* cübbesiz ahmet hoca tarafından yazılmış gerilim romanıdır.



* rivayet muhteliftir ki kıyamet kopmuş koskoca fransa ilinde dört kişi kalmiştir. dört kişinin kelaj olani eskinin partornercisi simdinin cumhurbaskani adayi, üc oyla cumhurbaskani secilmiştir.







eh bu kişi bir cadaloz kaynana, bir gaddar eş, bir sabalak cocuktan mürekkep ahalsini coraplarini yikayarak yönetir.







o sirada romeo ve jülyet canlanir. 60 senelik uykudan uyanirlar. jülyet hamiledir. dırank diye 60 yaşında bir cocuk dogurur. monteyu ile kapulet karisimi olan ana karninda emekli bu cocuk montegyu ve capulet kırmasi oldugu için bu isimlere gicik duyar ve ana babasını dırank diye öldürür.







sonra kendisinin capulet ve montegyu oldugunu farkeder ve kendini vurur.







dadisi ise dadaizm devleti kurmak için başka diyalara hicret eder.







gökten düstü üc elma, biri arapkızı, biri amasya biri ise roma güzeli.







roma güzelinin zannetme perihan o bildiğin elma.



* insanlar elbet bir gün toprak olacaklar ancak bu ben-i ademler dünyasında alev alan bir çok düşünceye karşı gaflet, dalalet ve hatta hıyanetlik içerisinde yaklaşanlar 1789 u hatırlasınlar bu onların fitne ve fesatlık dolu düşünclerini kökten bir yıkımla yok edecektir. tabi ki sual olunmaz bir nokta da şudur ki o da fıtratın başkaldırıya muntazaman ayak uydurmasıdır fakat rivayet o dur ki her kalkan baş gradropçu tahtacıyanın önünde kesilmeye mahkumdur.



* kendilerine karşı yöneltilen yok olma , sürgün, vurdurma, yardırma gibi tehidtlere karşı bildiğini okuyan okurkende nihavend makamında şaşmayan, dünya ekime, minareye selam olsun dusturunu da dilinden düşünmeyen edebi ve antropolojik akımdır.







düneş dil teoremi ile ortaya çıkan, daha davayı milli bir dava olayına döndüren ermeni asıllı kıpçak merhum tahtacıyan ile bugün ki kimliğini kazanmış,



devlet siyaset halk üçlemesine farklı bir açıdan bakmış, yoksulaları gözetmiş, gladyonun ise anasına bacısına musallat olmuştur.







tahtacıyanlar ölmez...



* Şarap lekesi, roza, akne, hemangiom Doğum lekeleri artık kader değil diyen ittihatci tebaa bunlari silip parlatmakla tedavi oluacağini beyan ediyorlar. beyan ede ede beyanname kalmadi, grana arenalarinda raks yapanlara zil, şal, gül filatmaktan zil, şal,gül kıutlığı peyda oldu.







baccara bakara oynaya oynaya borclular hapishanesinde general ivolgin ile aynı koğusta yatiyor. pren mişkin miskinlikte ve utanmadan profiniev'in vazosunu deviriyor.







alyoşa'nin bu durumdan bir haberi yok o zoişima dedenin ögütlerini dinliyor.







dünyayı güzellik kurtaracak, yahut biz büyüdük kirlendi dünya. işte esas mesela bu....



* bozkırda uyanan ateşin bütün şehri sarması, paşa hazretlerinin tahtının ayağının yanmasına kadar ilerleyen olaylar silsilesidir.







lakinm gerekli olan kudret, bir gofret markası olarak 2. sınıf banliyo bakkalarının raflarında bulunmakta, insalar tanbur ve ney sesleri ile aşk-ı meşk etmektedirler, sanmayınız ki bu günlerin sonu yakın değildir, her ne zamanki bir ebu müslüm çıakr herkesin gözündeki perdeyi kaldırır o zaman şaşanın içinde bulunduğu necaset denizi ortaya çıkar, bakalım o zaman da kral çıplak diye bilecekmisiniz.







kısa devre yaptık ey halkım, kudurtma bizi...



* 'bu kavun benim etimdir bu rakı ise kanımdır. beni anmak için bu kavun ve rakıyı yiyin'



diye buyuruyor zahir hazretleri.







ve daha sonra ise 'âh beybaba! â be babalık! neden çamura yattın' diyor. biz uzun ihsan efendinin yalancisiyiz.



* derin hulyalardan, güzel günlerden haberi olmayan ahvali ve istikbali tehlikedeki toplumlar için gerekli bir savaş planıdır.







varlığındaki hikmeti sorgulamadan gakgakgubarak gak gubarak diye nidalar atan alkol mecrasında boğulan zat ve muhteremlerin muvakkatilhane şekilde can baş ile savundukları savaşlarında galip geleceği yakın günlerdir.







gardropcu tahtacıyan buyurmuş ki







"aşkın ile ateş oldum, su ver zabit yanıyorum..."