bu normal mi? "Yüksek Ökçeler " isimli bir kitabı vardır Ömer Seyfettin'in bu kitapta evin hanımı yüksek ökçe ile gezermiş.Ancak bir gün doktor sağlılığına zararlı olduğu için yüksek ökçeyi yasaklamış.
Kadın evde dolaşırken bir bakmış çok sevdiği hizmetçisi kendisi hakkında dedikodu yapıyor hırsızlık yapıyor.Aşçısı aynı şekilde vs...
Aslında önceden hırsızlık yaparlarmış yine ama kadın yüksek ökçeli olduğu için ses çıkınca hemen o gelmeden belli etmezlermiş.
Çevremize tepki göstermeden önce aldığımız verileri işleriz.Aslında her insanın sözle söylediğinin yanırısıra beden dili ile anlatmak istediği yada sözün ardında gizli bir anlam ve enerji verdir
Böylece insanlarda göremediğiniz bazı şeyleride görmeye başlarsınız.Tavırları hareketleri size kırıcı gelebilir.
Daha sonra bu belli bir dengeye oturur.Artık kızmamaya başlarsınız.
Gerçek dünya böyle bir şey işte.
Bu aslında alınganlık değil sadece insanların daha önce görmediğiniz yüzlerini görmeniz.Zamanla buna alışırsınız.
Yüksek Ökçeler
Hatice Hanım’ ın batı hayranlığı yüksek ökçeli ayakkabı merakıyla dile getirilir. Bu merak Hatice Hanım’ ın rahatsızlanmasına da sebep olmuştur. Devrin bu çarpık merakı Ömer Seyfettin’ in kendi kaleminde şekilcilik boyutuyla kendi uslubuyla dile getirilir.
Hikayenin sosyal bozulma olarak değerlendirilecek küçük bir anekdotta, yalıda çalışan ve çalışmak için alınan hizmetkarların hırsızlık yapmalarıdır. Hatice Hanım’ ın yüksek ökçeli ayakkabıları bu anekdotun hikayenin başında ortaya çıkmasını engellemiştir. Batı hayranlığının timsali olan yüksek ökçeli ayakkabılar ne zaman terkedilmiş o zaman da yalı içerisinde görülen diğer aksaklıklar Ömer Seyfettin’in üzerinde durduğu önemli temalar haline gelir.
Bu çalkantılarda zamanla etkilenen Hatice Hanım’ da artık gözünün görmediğinden vicdanım rahat düşüncesi ile eski hayatına tekrar geri döner. |