[img]http://sunay akın haşmet babaoğlu hıncal uluç ve ali özgenturk birlikte sundukları bir program vardı seyredenler bilirler yaşamdan dakikalardı zannedersem...
epeydir rastlayamıyorum... oyuncak müzesinin haberini oradan duyururken sunay bey gözyaşlarımı tutamamıştımm
bu müze eski bir konak ve ve sunay beye ailesinden miras.. keşke birebir o programdaki sözleriini bulabilsem..
böyle bir köşkle keyif sürecekken şairliğin verdiği yüce gönülle burayı bir müze haline getirip içinde ki çocukla birlikte tüm çocuklara armağan etmiş yüce gönül..
pişşt sitemziin şairleri sizleri niye çok sevdiğimi buldum galiba... hepiniz benim gözümde yüce gönüllü şairlersiniz...
sizlerinde bol bol köşkleri olsunda çocukları ve daima çocuk kalacak olanları sevinderecek sebepleri bulduğunuzda uygulamanız kolay olsun... [/img] zeus'un helikon dağında oturan dokuz güzel kızına “musalar” denir. onların bir diğer adı da ilham perileridir. müze sözcüğünün kaynağı musalar'dır. yani, müze ilham perisi demektir. sunay akın, kitaplarından, sahne gösterisinden, hazırladığı radyo ve televizyon programlarından kazandıklarıyla bir ilki gerçekleştirdi ve “istanbul oyuncak müzesi”ni açtı. sanatçı “ilham perilerinin bana kazandırdığı okurlarımın ilgisi, sevgisi bana yetiyor. paralarla da antika oyuncaklar satın aldım ve ilham perilerine bir ev kurdum!” diyor ve ekliyor:
tam on yıldır şu düşle yaşıyorum; "neden istanbul’un da bir oyuncak müzesi olmasın?" bu bir düştü. temelleri belki de çook eskilere dayanıyor. çocukluğumda en sevdiğim oyundu ‘müzecilik’. büyük bir çekmeceyi yerinden çıkartır, içine kibrit kutularını dizer, onların da üstüne annemin kolyelerini, küpelerini koyardım. böylelikle oyuncak bir müzem olurdu. bir de tabii, oyuncaklara yüklediğim bir anlam var. oyuncak hayattır, keşiftir... önce düş, oyun ve oyuncak vardı. sorarım size, insanlar tekerleği neden icat etti? bir eşyayı bir yerden, başka bir yere taşımak için mi? hayır!.. tekerleği bir oyuncak olarak yaptık ilk önce. onunla yüzyıllarca oynadık. sonra, çok sonra onun taşıma gücünü keşfettik. kültürler oyundan, oyuncaklardan doğmuştur. bilimin hep bir adım önünde olmuştur oyuncak! sonra, bir çocuğun hayata bakışını, hayatı algılayışını şekillendiren ve anlamamızı sağlayan şeylerdir oyuncaklar. hatta hatta, bir çocuğun seçeceği meslek hakkında, yetenekleri hakkında bile öngörüler sunabilir oynadığı oyuncaklar... avrupa’daki oyuncak müzelerini öğretmenleriyle gezen, ders yapan öğrencileri gördükçe içim giderdi, neden benim ülkemin çocukları bu güzellikleri göremiyorlar diye!... ama, onların da artık bir oyuncak müzeleri var... işte bütün bu nedenlerle çocuklara ve içindeki çocuğu yaşatabilenlere kapıları sonuna kadar açık müzemizin.