KOKULAR...
Bizim uzmanlık alanımız; yüzyıllardan beri insanoğlunu esir almış olan koku ...
Bizim işimiz bu mucizeyi ulaşabildiğimiz tüm insanlara anlatmak ve pazarlamak. Evet koku dediğimiz olgu aslında tam bir mucizedir. Mucizedir; çünkü insanda güzel hisler uyandırır; rahatlatır; iştah açar; konsantrasyonu sağlar; cinsel enerjiyi tetikler; hatta tetiklemekle kalmaz cinsel gücü arttırır; karşı cinsi etkilemek için en önemli aracımızdır; hayal gücümüzü arttırır;  yaratıcılığımızı harekete geçirir; coşku ve istek uyandırır; kimi şeyleri, kimilerini hatırlatır; farklılıklarımızı, kişiliklerimizi, duygularımızı ifade etmemizi sağlar; korku, heyecan ve pek çok duygumuzu etkiler......
Bu mucizeyi kısaca anlatmak gerekirse; koku aslında nesnelerden buharlaşan kimyasal taneciklerdir. Kokusunu algıladığımız bir nesnede kokunun kaynağı aslen o nesneden buharlaşan uçucu koku molekülleridir. Ortam ısısı ne kadar çok olursa, yani buharlaşma ne kadar yoğun olursa, algılayacağımız koku da o denli belirgin olur. Çünkü sıcağın etkisi ile koku molekülleri havada daha serbestçe hareket edebilir ve daha geniş bir alana yayılabilirler. Doğayı oluşturan tüm varlıklardan havaya sürekli koku molekülleri yayılır. Ancak yine de koku hala pek çok açıdan gizemini korumaktadır. Kokuların insanlar üzerindeki etkileri öylesine güçlüdür ki; kokunun bu gizemini çözebilmek için her yıl milyonlarca dolar bu uğurda harcanıyor. Bu harcamalardan bir çoğu da özellikle kokular içinde özel işlemler görerek elde edilen parfümler için yapılmakta. Parfümler de kokuların özü kabul edilen bazı yağlar ile alkolün belli oranlarda karıştırılması ile elde ediliyor.
Peki tüm insanlığı peşinden sürükleyen bu koku mucizesinin ne gibi hünerleri var biliyor musunuz?
ANILARIMIZLA ARAMIZDAKİ EN GÜÇLÜ BAĞIMIZDIR !
Bilim adamlarının ve parfüm uzmanlarının yaptıkları araştırmalar göstermiştir ki; insan hayatında kokuların hafızaya yerleştiği dönem 0-20 yaş arasındaki dönemdir. Bu dönemde kokular hafızamıza yerleşiyor ve bir daha asla unutulmadığı gibi asla değişmiyorlar da. İyi bir olay sırasında bilinçli veya bilinçsiz olarak algıladığımız koku iyi; kötü bir olay sırasında algıladığımız ise kötü bir koku olarak hafızamıza yerleşiyor. Ve o koku hakkındaki fikrimiz ise hiçbir zaman değişmiyor. Bilincinde olmamamıza karşın; herhangi bir kokuyu, parfümü sevip sevmememiz de muhakkak geçmişte yaşadığımız bir olaydan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla sevdiğimize hafızasından silemeyeceği bir anı bırakmak istiyorsak, yapacağımız şeyi muhakkak bir koku ile desteklemeliyiz.
Koku ile hafızanın ilişkisi bu kadarla da sınırlı kalmaz. Çünkü kokular, kendileriyle bağlantılı olarak geçmişte yaşanan bazı olayları da aklımıza getirirler. Yolda yürürken rastladığımız tanıdık bir parfüm kokusu, bize o parfümü kullanan arkadaşımızı hatırlatır. Bir yemek kokusu, seneler öncesine ait eski bir olayı zihnimizde canlandırabilir. Aynı koku bir insanda güzel hisler uyandırırken bir başkasında hoşa gitmeyen duygular oluşturabilir.
BEYNİMİZE GİDEN  EN HIZLI YOLDUR ! 
Beynimiz dış etkilere karşı sürekli açıktır. Ancak bir dış etkenin beyne ulaşması da belli bir zamanın geçmesini gerektirir. Koku bu dış etkenlerden  beynimize en hızlı  ulaşan etkendir. Söz gelişi sevdiğimizin kokusu, görüntüsünden, sesinden, hatta dokunduğumuz teninin bizde yarattığı etkilerden çok daha çabuk bir şekilde beynimize ulaşır. İşte bilimsel olarak kanıtlanan bu gerçekten tıp dünyası da faydalanmaktadır. Bazı acil durumlarda bünyesine ilaç zerk edilmesi gereken hastaya burun yolu ile ilaç verilmektedir. Çünkü burun yolu ile alınan ilaçlar, içilen yada kana zerk edilen ilaçlardan çok daha hızlı bir şekilde beyne ulaşır ve etkisini gösterirler.
BİZİ BİZ YAPAN UNSURLARDANDIR !
Her insanın kendine ait bir genetik yapısı olduğunu biliyoruz. Dünya üzerinde ne kadar insan varsa o kadar da birbirinden farklı gen yapısı vardır. Son yıllarda genetik biliminde yaşanan gelişmeler göstermiştir ki; her insanın kendine has bir kokusu vardır ve bu beden kokusu da o insanın genetik yapısında gizlidir.
CİNSEL ENERJİMİZİ HAREKETE GEÇİRİR ! 
Kokunun gücü tüm canlılarda cinselliği tetiklemekte kullanılmaktadır. Günümüzde zoologlar bile neslinin devamını sağlamaya çalıştıkları hayvan türlerinde bu yöntemi kullanmaktadırlar. Bu hayvan türlerinde karşı cinsi çekmek ve cinsel isteği uyandırmak amacı ile güzel kokular kullanmaktadırlar. Dişi maymunların da  insandaki feromon kokusuna benzer koku maddeleri üreterek  erkek maymunları çekmeye çalıştıkları bilinmektedir.  Bitkiler, bahar aylarının gelmesi ile birbirinden güzel kokularını havaya saçarak, üreme hazırlıklarını yapmaktadırlar. Tüm canlılarda olduğu gibi insanların cinsel davranışlarında da kokunun çok önemli bir yeri vardır. Bu çok eski çağlardan beri bilinmektedir ki; ilkel toplumlarda bile kokunun bu gücünden yararlanılmıştır. Bu ilkel toplumlarda bitki ve hayvan dokularından elde edilen güzel kokuların insan vücuduna sürülmekte olduğu bilinmektedir. Günümüzde de insanoğlu güzel kokabilmek ve karşı cinsi bu şekilde etkileyebilmek için her yıl milyonlarca dolar para harcamaktadır.
COŞKU VE İSTEK UYANDIRIR !   
Amerikalı nörolog ve psikiyatrisi Alan HIRSCH, koku ile ilgili uzun araştırmalar yapmıştır. Bu araştırmaları neticesinde, güzel kokuların insanlarda pek çok konuda isteği arttırdığı yargısına varmıştır. Bu yargıya varma aşamasında bir deney yapmış ve bu deneyde Las Vegas’taki Hilton Otelinin gazinosundaki kumar makinelerinden bazılarına parfüm sürmüştür. Söz konusu gazino uzun süre gözlenmiştir. Sonuçta parfüm sürülmüş olan makinelerde, diğerlerine oranla %45 oranında daha fazla işlem yapıldığı tespit edilmiştir. Bu deney ve neticesinde varılan yargı nedeniyle bugün hala Hilton ve bu gibi pek çok yerde bir pazarlama tekniği olarak parfüm kullanılmakta ve bu yolla cirolar arttırılmaktadır.
ÇOK ÖNEMLİ BİR İLETİŞİM ARACIDIR !
Kokular en önemli iletişim araçlarımızdandır. Feromonlar her insanın kendisine özgü olan koku maddeleridir. Ve bu maddeler bireylerin tanınması, üreme, seks davranışlarının belirlenmesi, agresyon ve yaşama alanlarının belirlenmesinde iletişim aracı olarak önemli bir rol oynarlar. Feromonlar insanda ter bezlerinde, tükürük, idrar, meni ve vaginal salgılarda bulunurlar. Erkelerde bayanlara oranla daha yoğun konsantrasyondadırlar. Yapılan araştırmalar neticesinde insanda iki tür feromon saptanmıştır;  Androstenol ve Androstenon . . .
DUYGULARI ETKİLER VE BEĞENİLERİ ARTTIRIR !   
Yine yapılan diğer bir bilimsel deney de kokuların insanlar üzerindeki güçlü etkisini kanıtlamıştır. Her şeyi ile birbirinin aynı olan iki oda hazırlanarak; bu odalara tıpatıp aynı ayakkabılar, aynı şekilde yerleştirilmiştir. Tek farklılık odalardan birine parfüm kokuları sürülmüş olmasıdır. 35 kişiden oluşan bir deney grubuna bu iki odadaki ayakkabılar ayrı ayrı  teşhir edilmiştir. Ancak bu 35 kişiden %85’i, tıpatıp aynı olmasına karşın parfüm kokan odadaki ayakkabıları daha çok beğenmiştir.
KONSANTRASYONU SAĞLAYARAK, BAŞARIYI ARTTIRIR !
Japonya’da yapılan bilimsel bir araştırmada, güzel kokunun konsantrasyonu sağlamakta önemli ölçüde etkili olduğu ve bu şekilde de başarıyı arttırmada önemli bir gücünün olduğu kanıtlamıştır. Bu araştırma kapsamında büyük bir iş merkezinde çalışan sekreterler, haberleri olmadan deneye tabi tutulmuşlardır.  Bazı sekreterlerin masalarına güzel kokular sürülmüştür. Tamamen aynı koşullara sahip olan tüm bu sekreterler içinde, masaları güzel kokanlar diğerlerine oranla daktilo işlerinde %54 daha başarılı ve hızlı olmuşlardır. Bugün Japonya’da çalışanların verimini arttırmak için çalışılan mekanlara sürekli güzel kokular zerk edilmekte ve kokunun bu kanıtlanmış mucizevi gücünden yararlanılmaktadır.
RAHATLATIR !
Güzel kokular soluyarak, anlaşmaya oturan tarafların, daha çabuk uzlaşabildikleri ve sorunsuz bir şekilde anlaşmaya vardıkları da yine yapılan deneyler neticesinde varılan sonuçlardan biridir. Çünkü güzel kokular insanı rahatlatır, strese engel olur ve sakinleştirir.
Evet koku, hala pek çok açıdan sırrı çözülememiş  bir mucizedir. Duygularımızı ayağa kaldıran, tutkularımızı alevleyen, anılarımızı canlandıran ve hatta bir kişi hakkında fikir yürütmemizi sağlayan, o büyülü kokunun biz insanlar üzerindeki etkileri tarihin en eski dönemlerinden beri  bilinmektedir.
Kokuların çeşitli güçleri olduğuna inanan sihirbazlar ve büyücüler tarih boyunca hep gelip geçmiştir.
Kokunun bu mucizesinin farkında olan Cleopatra da insanlar da çok daha etkili ve güçlü bir etki bırakabilmek için; tören alanına girmeden önce tüm vücuduna bol bol parfüm sürermiş.
Tüm bunlar bir yana yüzyıllar boyunca güzel kokular insanlar tarafından mistik ayinlerde ve kutsal törenlerde de kullanılmıştır. Amaç törende hazır bulunan kişileri farklı şuur halleri içine sokmaktır. Bugün bile hemen hepimizin bildiği gibi mevlitlerde  ‘‘günlük’’ ya da ‘‘misk-i amber’’ yakılır ; gülsuları sürülür. Yüzyıllardan beri amaç, kokunun bilinen o  sihirli gücünden yararlanarak; o sırada hazır bulunan kişilerin şuurlarında değişik bir hal yaratmak... Yine bunun gibi kendisine nazar değdiğine inanılan kişinin evi özellikle “günlük” gibi güzel kokulara sahip bitkilerle tütsülenir. Bu şekilde nazarın o insan üzerinde yarattığı kötü titreşim alanı değiştirilip; tütsünün titreşim alanına sokularak nazarın etkisinden çıkması sağlanır
Kokunun insanoğlunu esir alan bu sihirli güçlerine ilişkin sözlerimizi, Tom Robbins’in  “Parfümün Dansı” adlı o çok ünlü kitabından bir alıntı ile bitiriyoruz.
“ Koku ölmekte olan bir insanı en son terk eden duygudur. Görme, duyma ve hatta dokunma gittikten sonra ölmek üzere olanlar koku duyularına tutunurlar. Böyle olması, biz parfümcülerin çalışma alanının ne kadar önemli olduğunu hatırlatmıyor mu? Koku en eski anılarımız için bir kanaldır. Öte yandan, gelecek yaşamımıza da bizimle birlikte girebilir. Bu arada da insanı keyiflendirir, hayal gücünü körükler, düşüncelerini biçimlendirir, davranışı değiştirir. Geçmişle en güçlü bağımız, geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır. Tarih öncesi, tarih sonraki yaşam, hep onun alanıdır. Koku, pekala ebediyetin simgesi olabilir. “