[Belgin ∞]

RÜYALARIMIZDAN SORUMLUYUZ

‘’Rüyalar vicdanımızın sesidir. Bu ses ciddiye alınmalı, ona uyulmalıdır.’’ Sokrat



Rüya görmek, gördüğümüz rüyayı hatırlamak ve yorumlamak yeterli değildir. Önemli olan rüyanın bize verdiği duyguyu, düşünceyi, bilgiyi ve yeteneği hayata geçirebilmektir. Rüyalarımızdan sorumluyuz. Bunun bilincinde olur, gerekeni yaparsak yaşamımızdaki sinerji ve mucizeler artacaktır. Eğer bu sorumluluğu yerine getiremezsek biz bu çağrıya kulak verene, kurban rolünü bırakıp kahramanın yolculuğuna çıkana kadar rüyalar bize ulaşmaya devam edecektir. Direndiğimizde hayatımızdaki kısır döngüleri arttırmak, ilişkilerde, işimizde ve kendi içimizde ruhsal sorunlar yaşamak kaçınılmaz olur. Rüyalarımızın bizim korkularımız ve endişelerimiz için vakit kaybetmeye hiç niyetleri yoktur. İçimizde yolunda giden bir gemi vardır. Kaptanı ve mürettabatı yolu iyi biliyorlar. Bir an önce varmaları gereken yere varmak ve orada mucizeleri kucaklamak istiyorlar. Sadece kendi geleceğimiz ve gelişimimiz için değil, tüm evrenin hayrına ‘ Rüyalarımızdan Sorumluyuz.’


Bilincin Katmanları

‘Kendinizi Değiştirin, Dünya Değişsin.’

Rüyalarınızı anlamak için bilinçaltı ile bilinçaltı katmanlarının nasıl bir işbirliği içinde olduğunu bilmek önemli. Böylece gördüğümüz rüyaların hangi katmandan geldiğini kolayca ayırt edebiliriz. Onları yorumlamak da bir o kadar kolaylaşır. Rehber rüyalar, katmanlar arasındaki işbirliğini, aydınlanmayı ve arınmayı sağlar.

Bilinç Katmanları Arasındaki Uyum

A)Duyulara Sahip Çıkma

Deneyimlerimiz sırasında hissettiğimiz duyguların sorumluluğunu üstlenerek başlayabiliriz işe. ‘O bana kendimi böyle hissettiriyor! ‘ yerine ‘ Ben neden bu durumda böyle hissediyorum? ‘ diye sorduğumuzda Bilinç Katmanları uyumu için önemli bir adım atmış olursunuz.

İnsan zihni ile bedeni sibernetik bir bütündür. Biri, diğerini besler ve değiştirir. İşin bu kadar belki çok bilinen artık kabul olmuş bir gerçektir. Oysa daha derin bir düzeyde bilinçaltı ve dış dünya arasında da böylesine sibernetik bir bütünlük vardır. Böyle olunca yaşanan hiçbir şey insanın kendi duygularından bağımsız değildir.

Dış dünya insanı değiştirir, insan da dış dünyayı.

Bilinç katmanları arasındaki uyumlanmanın ilk koşulu, işte bu gerçeği fark etmektir.

B)Sezgilere Güvenmek

Sezgilerin akışına izin vermek için kendimize güvenmeliyiz.

Mantıklı düşünme biçiminin yanında sanki aklımız karnımızda bir yerdeymiş gibi düşünüp oradan üçüncü gözümüze akan duygusal sinyalleri, anlamlara dönüştürmeyi öğrenebiliriz. Hem de kolaylıkla.

Sonra içimizde ve önümüzde var olan Tanrısal bir tarafın bizi yönlendirmek ve yol göstermek için hazır beklediğine güvenmeliyiz.

Kendimizi sadece toplumsal kimliğimizle sınırlandırmak yerine, onun ötesinde ve gerisinde var olan eksiksiz ve muhteşem varlığımıza odaklanabiliriz.


C) Sade Yaşamın Gücü

Sonra yaşamımızda giderek daha çok sadeleşerek, daha çok sessizleşerek içsel benliğimizin mesajlarına kulak vermeye hazır olabiliriz.

‘Şeylerin’ tutsaklığından kurtularak özgürleşebilir ve hafifleyebiliriz.

Bunları yaptıkça ruhun ana kodlamalarını yerine getiriyor olacağımızdan bir hafiflik, bir neşe hali bizi sarar.

Daha canlı ve sağlıklı hissederiz kendimizi.


D)Sadece Kendin Olmak

Sırf yaranmak, sevilmek ve onaylanmak için kendimizin dışında bir şeyler olmaktan vazgeçip, kendimiz olmak için kendimize izin verebiliriz.

Bizi mutlu etmeyen, yüceltmeyen, güçlendirmeyen inanç ve düşüncelerimizi değiştirerek zihnimizi arttırabiliriz.

Bunları yaptıkça ilhamlar ve sezgiler akmaya başlar. Rüyalarımız açık, berrak ve ilham verici olur. Daha da ilerisi hayatımız rüyalar kadar gerçek ve heyecan verici bir hale dönüşür.

Geldiği katman ne olursa olsun, gördüğümüz tüm rüyalar bizim gelişimimiz ve aydınlanmamız bakımından önem taşır. Rehber Rüyalar tüm katmanlarla iş birliği içerisindedir. Onu diğerinden ayıran en önemli özellik ise uyanık yaşamla olan dayanışmasıdır.