DEĞİŞİM
“İlerlemem gerektiğinde değişmem de gerekiyordu.
Her değişim bir tür ölümdür ve hiç kimse değişmeden duramaz.”
Bütün evren her an yok olur ve
sonra yeniden değişerek var olur.
Ben de değişirim. Her an, her soluk alışımda.
Hiçbir zaman bir önceki solukta
olduğum kişi olmam.
Hayatın akışına uyum sağlayıp onunla
birlikte akarken, hep yenilendiğimi ve
olgunlaştığımı bilirim.
Hem hep aynı kalırım, hem de hiçbir zaman
bir önceki gibi olmam.
Her şey beni değiştirmek için vardır.
Ciğerlerime dolan hava, attığım adım,
okuduğum kitap beni değiştirir.
Eşim beni değiştirir, çocuğum, arkadaşım ve
yabancı sandığım kişiler beni değiştirirler.
Ay beni değiştirir, güneş beni değiştirir.
Onlar beni değiştirirken, ben de onların
değişimine katkıda bulunan milyonlarca
etkiden birini yapmış olurum.
Hepimiz birbirimizi değiştirir ve değişiriz.
Bu ne güzel bir danstır.
Ve ne güzel bir armoni!
Değişerek aynı kalmanın sırrını
hissettikçe, boşluğun ve belirsizliğin
rüzgârına kendimi bıraktıkça, hayatın
beni götürdüğü her anda yeni şeyler bulurum.
Her köşede bir sürpriz, bir hediye ve
bir heyecan beni bekler.
Bu değişim içimi ürperttiğinde ve karanlık
boşluğa gözlerimi dikip öylece baktığımda yine
de bilirim ki, yolumu aydınlatacak bir ışık
çıkacaktır bir yerlerden.
Zamanın akışı beni kendi gerçeğime, zamanın
içinde gizli duran gerçeğe götürür.
Değişimi severim ve değişerek
olurum her an. Önümü göremediğimde,
bastığım yeri bilemediğimde yürürüm
yine de, gözlerim karanlığa
alışıncaya kadar ilerlerim.
Bilirim ki ortalık aydınlandığında ve
karanlık dağıldığında, yepyeni bir görüntü
bütün berraklığıyla ortaya çıkacaktır.
Değişirken sınırlarımı zorlamak ve
kendimi esnetmek zorunda
olduğumu bilirim. Konfor alanlarımdan
dışarı çıkmak beni zorlayabilir.
Ama sürecin sonunda alacağım ödülün,
değişim sırasında çekeceğim
sıkıntılara değeceğini bilirim.