Üsteğmen
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 177
Tesekkür: 423
173 Mesajinıza toplam 1,335 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Farkindalik Farkindalik / Osho / Ganj Kitap
Oncelikle farkindalikla ne anlatilmak istendigini anlamak gerekir. Yuruyorsun. Pek cok seyin farkindasin; dukkânlarin, yanindan gecen insanlarin, trafigin, her seyin. Pek cok seyin farkindasin, yalnizca bir seyin farkinda degilsin, ve bu da kendindir. Sokakta yuruyorsun, pek cok seyin farkindasin ama kendinin farkinda degilsin! Bu oz farkindaligini George Gurdjieff oz-animsamasi olarak adlandirmistir. Gurdjieff, “Surekli, nerede olursan ol kendini animsa” der.
Her ne yapiyorsan yap, surekli olarak bir seyi icinde yapmaya devam et: Onlari yaparken kendinin farkinda ol. Yemek yiyorsun; kendinin farkinda ol. Diliyorsun, konusuyorsun; kendinin farkinda ol. Kizdiginda, kizgin oldugunun farkinda ol. Kizginligin orada oldugunu fark ettigin anda hemen kizgin oldugunun farkinda ol. Surekli olarak ozu animsamak sende ince, cok ince bir enerji yaratir. Kristalize olmus bir varlik olmaya baslarsin.
Normalde sen gevsek bir torbasin. Kristallesme yok, merkez yok; sadece bir sivi, sadece, merkezi olmayan bir suru seyin gevsek bir karisimi. Surekli degisen ve yer degistiren, icinde efendisi olmayan bir kalabalik. Seni bir efendi yapan sey farkindaliktir ve efendi derken bir kontrolcu demek istemiyorum. Bir efendi ol derken demek istedigim bir mevcudiyet olman; kesintisiz bir mevcudiyet. Her ne yapiyor ya da yapmiyorsan bilincinde surekli olarak bulunmasi zorunlu olan sey, var oldugundur.
Bu kendin olma duygusunun, var olma halinin kendisi bir merkez yaratir; bir dinginlik merkezi, bir sessizlik merkezi, bir icsel hakimiyet merkezi. O icsel bir guctur. Ve “icsel bir guc” derken bunu kelimesi kelimesine ayni anlamda soyluyorum. Bu nedenle Buda “farkindaligin atesi”nden bahseder; o bir atestir. Farkinda olmaya basladikca, icinde yeni bir enerji hissetmeye baslarsin, yeni bir hayat. Ve bu yeni hayat, yeni guc, yeni enerji nedeniyle seni baskilayan pek cok sey cozulup gider. Onlarla savasmak zorunda degilsin.
Kizginliginla, hirsinla, cinselliginle savasmak zorundasin cunku gucsuzsun. Oyleyse gercekte sorun kizginlik, hirs ve cinsellik degildir, sorun gucsuzluktur. Bir kez icinde, icsel bir mevcudiyet —var oldugun— duygusuyla guclu hissetmeye basladiginda, enerjilerin tek bir noktada yogunlasir, kristallesir ve bir oz dogar. Unutma ego degil bir oz dogar. Ego sahte bir oz duygusudur. Hicbir ozun olmadan bir ozun olduguna inanmaya devam ediyorsun; ego budur. Ego sahte bir oz demektir; sen bir oz degilsin, hâlâ kendinin bir oz olduguna inaniyorsun.
Hakikati arayan birisi olan Maulungputra Buda’ya geldi. Buda ona sordu: “Ne ariyorsun?”
Maulungputra: “Kendimi ariyorum. Bana yardim et!”
Buda ondan ne yapmasini onerirse onersin yapacagina iliskin soz vermesini istedi. Maulungputra aglamaya basladi ve dedi ki: “Nasil soz verebilirim? Ben olmadim; henuz olmadim, nasil soz verebilirim? Yarin ne olacagimi bilmiyorum; soz verecek bir oze sahip degilim, o yuzden imkânsiz olani isteme. Deneyecegim. En fazla bu kadarini soyleyebilirim; deneyecegim. Ama her ne soylersen yapacagim diyemem cunku kim yapacak onu? Ben soz verecek ve sozu yerine getirecek olani ariyorum. Henuz o degilim.”
Buda: “Maulungputra bunu duyabilmek icin sana bu soruyu sordum. Soz vermis olsaydin, seni geri cevirirdim. ‘Ne dersen yapacagima soz veriyorum’ demis olsaydin, senin gercek bir kendini arayan olmadigini anlamis olacaktim cunku bir arayanin henuz olmadigini bilmesi gerekir.
Yoksa aramanin maksadi nedir ki? Eger zaten olduysan ihtiyac yok. Olmadin! Ve bir kimse bunu hissedebilirse o zaman ego buharlasir.”
Ego var olmayan bir seyin sahte fikridir. “Oz” soz verebilen bir merkez demektir. Bu merkez surekli farkinda olarak, devamli farkinda olarak yaratilir. Bir sey yaptiginin farkinda ol; oturuyorsun, simdi uyuyacaksin, artik uyku sana geliyor, simdi daliyorsun. Her an bilincli olmaya calis ve sonra icinde bir merkez dogdugunu hissetmeye baslayacaksin; her sey kristalize olmaya basladi, bir merkezlenme var. Artik her sey bir merkezle iliskili.
Bizim merkezimiz yok. Bazen merkezlenmis gibi hissederiz ama bunlar bizi farkinda yapan durumlardaki anlardir. Eger ansizin bir durum, tehlikeli bir durum soz konusuysa, icinde bir merkez oldugunu hissetmeye baslayacaksin cunku tehlike aninda farkinda olma haline gecersin. Birisi seni oldurmek uzereyken o anda dusunemezsin; o anda bilincsiz olamazsin. Tum enerjin merkezlenir ve o an katilasir. Gecmise gidemezsin, gelecege gidemezsin; her sey tam o ana donusur. Ve artik sen sadece katilin farkinda degil, kendinin, oldurulenin de farkina varirsin. Bu belli belirsiz anda kendinde bir merkez oldugunu hissetmeye baslarsin.
Bu nedenle tehlikeli oyunlarin cazibesi vardir. Groushankar’in, yani Everest Dagi’nin zirvesine giden birine sorun. Hillary ilk kez oradayken ansizin bir merkez hissetmis olmali. Ve ilk kez birisi Ay’a ayak bastiginda ani bir merkez hissi gelmis olmali. Bu yuzden tehlike caziptir.
Araba suruyorsun ve giderek daha hizli ve daha hizli gidiyorsun ve sonra hiz tehlikeli olmaya basliyor. O zaman dusunemezsin; dusunceler durur. O zaman ruya goremezsin. O zaman hayal kuramazsin. O zaman simdiki an katilasir. Her an olumun mumkun oldugu bu tehlike anlarinda icindeki bir merkezin ansizin farkina varirsin. Tehlike sadece tehlike aninda bazen merkezinde hissettigin icin caziptir. Nietzche bir yerlerde savaslar surmelidir cunku yalnizca savasta bazen bir oz —bir merkez— hissedilir diyor. Cunku savas tehlikedir. Ve olum bir gercek halini aldi mi, yasam yogunlasir. Olum hemen yani basindayken, yasam yogunlasir ve sen merkezlenirsin. Kendinin farkinda oldugun her an merkezlenme vardir. Ancak eger bu kosullara bagliysa, o zaman kosullar kalktiginda yok olacaktir.
Sadece kosullara bagli olmamalidir, icsel olmak zorundadir. Oyleyse her siradan eylemde farkinda olmaya calis. Sandalyende otururken dene; oturanin farkinda ol. Yalnizca sandalyenin degil, yalnizca odanin, cevredeki atmosferin degil, oturanin farkinda ol. Gozlerini kapat ve kendini hisset; derine in ve kendini hisset.
Eugen Herrigel bir Zen ustasinin yaninda ogrenciydi. Uc yildir okculuk ogreniyordu. Usta her zaman “Iyi. Ne yapiyorsan hepsi iyi ama yeterli degil” diyordu. Herrigel’in kendisi de usta bir okcu oldu. Nisan almasi yuzde yuz mukemmel hale geldi ama ustasi hâlâ “Cok iyi gidiyorsun ama yeterli degil” diyordu.
“Yuzde yuz mukemmel hedefi bulmayla!” dedi Herrigel, “Artik ne bekliyorsunuz? Nasil daha ileri gidebilirim? Yuzde yuz dogruluk varken daha fazlasini nasil bekleyebilirsiniz?”
Zen ustasinin soyle dedigi soylenir: “Ben senin nisaninla ya da okculugunla ilgilenmiyorum. Ben seninle ilgiliyim. Sen mukemmel bir teknisyen oldun. Ama okun yayi terk ettiginde sen kendinin farkinda degilsin, o yuzden nafile! Ben okun hedefe ulasmasiyla ilgilenmiyorum. Ben seninle ilgileniyorum! Yaydaki ok gerildiginde, icerde senin bilincinin de gerilmesi lazim. Hedefi kacirsan dahi hic fark etmez ama ruhsal hedef kacirilmamalidir ve sen bunu kaciriyorsun. Mukemmel bir teknisyen oldun ama bir taklitcisin.” Batili bir zihne ya da gercekte modern bir zihne —ve Batili zihin modern zihindir— bunu kavramak cok zor gelir. Sacma gorunur. Okculuk belli bir basariyla hedefi vurmakla ilgilidir.
Yavas, yavas Herrigel hayal kirikligina ugramaya basladi ve bir gun dedi ki: “Ben gidiyorum. Bana imkânsiz gibi geliyor! Imkânsiz! Bir seyi nisan aldiginda ve eger basarili bir okcuysan farkindaligin hedefine, nesneye yonelir ve eger basarili bir okcu olacaksan kendini unutmak zorundasin; sadece nisan aldigin seyi, hedefini hatirlayip her seyi unutmalisin. Sadece hedef orda olmali.” Ancak Zen ustasi surekli Herrigel’i icerde baska bir hedef yaratmasi konusunda zorluyordu. Bu yayda ikili bir ok olmali: Disaridaki hedefe yonelen ve surekli icerdeki hedefe; oze yonelen.
Herrigel, “Artik ayrilacagim. Imkânsiz gorunuyor. Kosullariniz gerceklestirilemez.” dedi. Ve ayrilacagi gun sadece oturuyordu. Ustayla vedalasmak icin gelmisti ve ustaysa baska bir seye nisan aliyordu. Baska birisi ogreniyordu ve ilk kez Herrigel isin icinde degildi. Sadece vedalasmak icin gelmisti ve oturuyordu. Usta ogretmeyi bitirdigi anda vedalasacak ve gidecekti.
Ama o zaman, ansizin ustanin ve ustanin iki oklu bilincinin farkina vardi. Usta nisan aliyordu. Uc yil boyunca Herrigel ayni ustayla birlikteydi ama kendi cabalariyla daha cok ilgiliydi. Bu adami hic gormemisti, ne yapiyordu? Ilk defa gordu ve fark etti; ve aniden, kendiliginden, caba sarf etmeden ustanin yanina geldi, yayi eline aldi, hedefi nisanladi ve oku firlatti. Ve usta, “Tamam! Ilk kez yaptin. Mutluyum.” dedi.
Ne yapmisti? Ilk kez kendi icinde merkezlendi. Hedef oradaydi ama o da oradaydi; mevcuttu.
Oyleyse her ne yapiyorsan —her neyse; okculuga falan gerek yok—her ne yapiyorsan, yalnizca oturuyorsan bile, iki oklu ol. Disarida olup bitenleri hatirla ve icerdekinin kim oldugunu da hatirla.
Lin-chi bir sabah konusma yapiyordu ve birisi aniden sordu: “Sadece su soruma cevap verin: Ben kimim?” Lin-chi asagi indi ve adama gitti. Tum salon sessizlesti. Ne yapacakti? Cok basit bir soruydu. Oturdugu yerden cevaplayabilirdi. Adama ulasti. Tum salonda cit yoktu. Lin-chi adamin onunde durup gozlerinin icine bakti. Cok ice isleyen bir andi. Her sey durdu. Soru sahibi terlemeye basladi. Lin-chi gozlerini dikmis onun gozlerine bakiyordu. Ve sonra Lin-chi, “Bana sorma. Iceri git ve kimin soruyu sordugunu bul. Gozlerini kapa. ‘Ben kimim?’ diye sorma. Iceri gir ve kim soruyor, soruyu soran kim, bul. Beni unut. Sorunun kaynagini bul. Derine dal!” dedi.
Ve adamin gozlerini kapadigi, sessizlestigi ve ansizin aydinlandigi soylenir. Gozlerini acti, guldu, Lin-chi’nin ayaklarina dokundu ve dedi ki: Beni yanitladiniz. Bu soruyu herkese sorup duruyordum ve bana pek cok cevap verildi ama hicbiri bir cevap oldugunu kanitlayamadi. Ama siz beni yanitladiniz.”
“Ben kimim?” Kim bunu yanitlayabilir? Ama belli bir durumda —bin kisi sessiz, cit bile cikmayan bir sessizlik— Lin-chi iceri nufuz eden gozlerle asagi geliyor ve adama gozlerini kapamasini soyluyor: “Gozlerini kapa, iceri gir ve soruyu kimin sordugunu bul. Yanitlamami bekleme. Soruyu kimin sordugunu bul.” Ve bu adam gozlerini kapadi. Bu durumda ne oldu? Merkezlendi. Aniden merkezlendi, en icerdeki ozun farkina vardi.
Bu kesfedilmek zorunda ve farkindalik da bu en icerideki ozun kesfedilmesi yontemidir. Ne kadar bilincsizsen, o kadar kendinden uzaktasindir. Ne kadar bilincliysen, kendine o kadar cok yaklasirsin. Bilinclilik tamsa, merkezdesin. Bilinclilik azsa, cepere daha yakinsin. Bilincsizken o zaman merkezin tamamen unutuldugu ceperdesin. Bunlar iki olasi hareket etme yontemidir.
Cepere gidebilirsin; o zaman bilincsizlige gidersin. Bir filme oturursun, muzik dinlemek icin bir yere oturursun, kendini unutabilirsin; o zaman ceperdesin. Bhagavad Gita ya da Incil ya da Kuran okurken kendini unutabilirsin; o zaman ceperdesin.
Ne yaparsan yap kendini hatirlayabilirsen merkezin yakinindasin. O zaman ansizin bir gun merkezlenirsin. O zaman enerjin var. Bu enerji atestir. Tum yasam, tum varolus enerjidir, atestir. Ates eski ismidir; artik ona elektrik diyorlar. Insanlar onu cok, pek cok sekilde etiketlediler ama ates iyidir. Elektrik biraz olu gibi; ates ise daha canli geliyor.
Eylemlerinde dikkatli ol. Bu cok uzun, zor bir yolculuk, tek bir an bile farkinda olmak zordur; zihin surekli titresir. Ama imkânsiz degildir. Cetindir, zordur ama imkânsiz degildir. Mumkundur; herkes icin mumkundur. Yalnizca gayret etmek gerekir ve butun kalple gayret etmek. Disarida hicbir sey, icerde hicbir sey dokunulmadan kalmamali. Her sey farkindalik icin kurban edilmeli; ancak o zaman ruhsal ates kesfedilir. O orada.
Su ana kadar varolmus veya varolacak tum dinleri birlestiren ozun ne oldugunu birisi bulmaya kalkarsa, sadece farkindalik sozcugu bulunabilir.
Isa bir oyku anlatir… Bir evin efendisi disari cikmis ve hizmetcilerine surekli tetikte olmalarini cunku her an geri donebilecegini soylemis. Bu durumda gunde yirmi dort saat tetikte kalmak zorundadirlar. Herhangi bir an efendi gelebilir, her an! Belirlenmis bir an yok, belirlenmis gun yok, belirlenmis tarih yok. Belirlenmis bir tarih olsa o zaman uyuyabilirsin; o zaman canin ne isterse yapabilirsin ve sadece belli bir tarihte hazir olursun cunku efendi geliyor. Ama efendi, “Her an gelebilirim. Gece ve gunduz beni karsilamaya hazir olmak zorundasiniz.” demisti.
Bu hayatin meselidir. Erteleyemezsin; her an efendi gelebilir. Kisi surekli tetikte olmak zorundadir. Bir tarih belirlenmemistir; bu ani olayin ne zaman gerceklesecegi hakkinda hicbir sey bilinmiyor. Kisi sadece bir sey yapabilir: Tetikte ol ve bekle.
Farkindalik kisinin kendisini merkezlemesi, ruhsal atesi elde etmesi icin bir tekniktir. O orada gizli; kesfedilebilir. Ve o bir kez kesfedildiginde, sadece o zaman tapinaga girmek icin yetkinlesiriz; once degil, asla degil.
Ama kendimizi sembollerle kandirabiliriz. Semboller daha derindeki gerceklikleri gostermek icin var ama biz onlari kandirmacalar olarak kullanabiliriz. Tutsu yakariz, dissal seylere tapiniriz ve bir sey yapmisiz gibi huzur hissederiz. Dindar hale gelmeden kendimizi dindar hissedebiliriz. Olan sey budur; yeryuzunun geldigi nokta budur. Insanlar ruhsal atesleri olmadan sadece dissal sembolleri izliyorlar diye dindar olduklarini dusunuyorlar.
Basarisizlik abidesi bile olsan cabalamaya devam et. Baslangicta olacaksin. Tekrar tekrar basarisiz olacaksin ama basarisizligin dahi yardimci olacak. Tek bir an dahi farkinda olma konusunda basarisiz oldugunda, ilk defa ne kadar bilincsiz oldugunu hissedeceksin.
Sokakta yuru ve bilincsizlesmeden birkac adim dahi yuruyemezsin. Tekrar tekrar kendini unutursun. Bir tabelayi okumaya baslarsin ve o zaman kendini unutursun.
Basarisizliklarin yardimci olacak. Onlar sana ne kadar bilincsiz oldugunu gosterecek. Ve hatta bilincsiz oldugunu fark edebilirsen, belli bir farkindalik elde ettin demektir. Delirmis birisi deli oldugunun farkina varirsa, akilli olma yoluna girmis demektir.
Farkindalik / Osho / Ganj Kitap Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |