Vipassana yazısını aktardığın bölümede yazdım ama burayada kopyalamak istiyorum cevabımı, okuyanlara belki biraz daha faydası olur ya da kızanlarda olabilir tabi :)
Vipassana olarak geçen çalışma bütün gerçek mistik ekollerde olan bir çalışmadır. Mesela; Özben'i gözlemlemek tasavvufta "Murakabe" ismiyle yapılır, çoğu kişi tasavvufta bu çalışmanın olduğunu bilmez. Demek ki kişi ancak Gözlemleyen bilinç, Gözlemleyeni de Gözlemleyen, Farkedeni farkeden bilinç durumuna geçtiğinde, Kişi "Kendini" bilir ve bütün arzu ve isteklerden özgürleşir.
Bu çalışmanın haricinde "meditasyon" adı altında geçen "yönlendirmeli meditasyon" vs. gibi kavramlar sonradan peydah olan şeylerdir ve meditasyonla ilgisi yoktur. Gevşemek ve kendini hipnotik hayale sokmakla ilgisi vardır.. Örneğin: "Şimdi bir şelalenin altında yıkanırken kendini hayal ediyorsun, her nefes alış verişinde bütün sıkıntıların akıp gidiyor" şeklindeki bir çalışmaya meditasyon demek büyük yanlıştır. Fakat bu çalışmalarında zihinsel açılardan belli faydaları vardır ama bu hayal kurduran çalışmalara meditasyon demek gerçek meditasyona haksızlık olur.
Esas meditasyon yukarıda yazan vipassana tarzındaki çalışmadır ve bu yapılmadan gerçek mutluluk ve huzura ulaşmak söz konusu değildir, çekim yasası ile elde edilmeye çalışılan şeyler (olur da elde edilirse) geçici haz ile birlikte içsel bir kirlilik yaratmaktan başka işe yaramayacaktır. Ve eğer olurda çekmeye çalıştığı şeyi elde edemezse, kişi sadece kirlendiğiyle kalacaktır. Bu kirliliğin bedelini ödeyecek olanda kişinin yine kendisidir. Çekmek için hırsla yanıp tutuştuğu ve sonunda elde ettiği kırmızı renkli spor arabasına kurulurken, hayatından neleri bedel olarak vereceğini henüz idrak edememiştir. Çekmek için hırsla yanıp tutuştuğu eve sahip olamadığında, bütün bu yaptığı arzu dolu çalışmaların bedelinin ne olduğunu farkedememiştir. Sevgiler. |