Moderator
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 1,682
Tesekkür: 3,394
828 Mesajinıza toplam 4,500 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Alıntı: hayat kadere inat Nickli Üyeden Alıntı
benim ilk okuduğum kitap ramtha başlarda biraz ürküttü beni ama sonuna kadar okumayı başardım epeyce aklım karıştı .biraz sert bir kitap kısmen inanmadığım şeyler var mesela dinlerin insanlar tarafından uydurulduğu ben buna inanmak istemiyorum inanmıyorumda inanç olarak güçlü biriyim.R.Şanalda kimse kimsenin efendisi olamaz diyor Peygamber efendimiz MUHAMMET(AS) bahsederken asla adını söylemiyor O'na GÜLYÜZLÜ diye hitap ediyor.efendimiz demeyi reddediyorsa ALLAH'ın elçisi olduğunu?kuantuma göre peygamberimizin hayatını anlamak istiyorum.kuantum ve kur'an bunları öğrenelim biz çok şeyi bilmeyenlere bilenlerin açıklama yapmalarını anlatmalarını bekliyorum. | Merhabalar. Ben de sizin gibi, bu konuları din ile bağdaştırmaya çalışanlardandım. Yabancı yazarların, Tanrı'yı bir çok boyuta ya da kavrama indirgediklerini biliyoruz. Herkesin, dine ve Tanrı'ya bakış açısı farklı olabilir. Bu herkesin hür iradesi. Yazarlar da kendi görüşlerini yansıtıyorlar nihayetinde. Ben şahsen, Türk yazarları okumayı tercih edenlerdenim. Yabancı olup da belki, bizim yazarlarımızdan daha da inançlı, bilgili bir çok da yazar mevcut. Önemli olan, insanlığa faydalı birşeyler üretmek, paylaşmaktır. Bilim, bütün insanlığın faydalanması gereken bir değer. Yoksa bilimin hiç bir anlamı yok.Herkes bir şeyler üretip, kendine ya da birçok kişiye faydası olmuş teknikler tavsiye ediyor.Bunlarda bence bir sakınca yok. Sakınca, insanların hassas değerleriyle oynayarak, kişisel gelişim konularını suistimal haline getirmeleri.Fırsat bu firsat, insanları hemen zaaflarından, sıkıntılı anlarından yararlanarak kendi görüş ve ideolojilerini empoze etmeye çalışanlar çok.Dini cephede de bunlar yaşanmıyor değil.Hocalar, hacılar da din adı altında, bir çok yanlış şeyler yapıyorlar. Bunları tasvip etmek mümkün değil.Her iki durumda da, biz yine de sahip olduğumuz akılla bunları ayırt edebiliriz. Dinin aslı sevgidir. Sevgi ibadettir. Biz bunu becerebilirsek, diğer ibadetler de kendiliğinden mutlaka gelir. Sevmek, her şeyin özü ve insanlığın yaratılış gayesidir. Bu konuları çok araştırmış, düşünen biri olarak ben önce herkesi koşulsuz olarak sevebilmemiz gerektiğini öğrendim. Başka hiç bir şeyin önemi yok.Yaratılanı sevmeli, yaratandan ötürü. Bütün her şeyin özü bence bu. Kişisel gelişimin de, Dinin de, Hastalıkların da. Her şey bu temel kavram üzerine yaratılmış. Lakin, bize, her şeyin, günah, ayıp, yanlış, gibi durumları öğretildiği için, sevmeyi, iyi tarafından bakmayı, kendinimizi sevmeyi bile unutmuşuz. Yani aslolanı unutmuşuz. Bir çok hoca, çıkıp, dünyaya aldanmayın, kendinizi sevmeyin tarzında şeyler söylüyor. Bu, üzerinde düşünülmesi gerekn bir konu. Allah'ın özel olarak yarattığı kendimizi, dünyayı neden sevmeyeceğiz. Neden kötü olarak göreceğiz. Kötü olan bir yeri Allah yaratıp da, bizi içine mi atmış bu mantığa göre. Cezalı, lanetli mantığından biranönce kurtulup, herkesi hoş görü ile karşılamalıyız. Sevmeye başlamalıyız biraönce. Ben şu an sevmeye çalışıyorum her şeyi. Ne garip değil mi. Sevmeye çalışmak.İnsanları, kendimi hayatı... Hz Muhammede bir çok hitap şekli var. Fahri kainat, efendimiz, önderimiz, sevgilimiz gibi bir çok hitabet şekli var. Bence gül yüzlüm denmesinde de bir sakınca yok. Burada, dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var bana göre. Hz. Muhammed, sadece müslümanlara değil, bütün insanlığa gönderilmiş. O bütün insanlığın peygamberidir. Yeryüzünde, sevgiyi, Yaratıcıyı, emirlerini, bu dünyayı ve diğer dünyayı öğretmeye gönderilmiş. Gerekenleri de yapmış ve görevini tamamlamıştır.Bundan sonra bize de, aramak öğrenmek düşüyor.Bütün bunlar bize böyle öğretildi. Hz. Mevlâna'nın bir hoşgörü sembolü olduğunu düşünürsek, hiç kimseye ayrıcalıkla bakmadığını düşünürsek, herkese sevgi ile bakmalı ve insanlık adına faydalı olan ne varsa okuyup öğrenmeli ve öğretmeliyiz. İşte biz, o zaman doğru olanı yapmış oluruz. Yaratanın emrini yerine getirmiş oluruz. Sonuçta herkesi ve her şeyi Yaratan odur. Bu kusursuz düzeni öğrenmeli, ve ilk emri (OKU) yerine getirmeliyiz. Ama, dediğim gibi bize ikinci üçüncü planda öğretilen sevmeyi ilk önce yaparsak, bunların zaten kendiliğinden olacağını düşünüyorum. Bu, size hitaben yazdığım bir şey değildi. Üzerinize alınmayın lütfen. Bu konular, bazen yanlış anlaşılabilmekte. Ben de kendi düşüncelerimi bu başlık altında paylaştım. Sağlıcakla... |