[shamanic]

aşağıda yer alan konu yeni gündeme gelen köşe yazarlarının hayvanlara karşı açtığı
savaş tan alıntıdır.. bu yazılanları buraya taşımamın sebebi olurda bi yerlerde kendilerine rastlarsanız
hakkettiği şekilde davranabilmeniz içindir.. yoksa gerekli platformalarda kendilerine gereken cevaplar aynen
verilmiş.. kendileride adıkları cevapları hazmetmek ile meşgullardır...

elin çinlisi ile japonu ile uğraşırken adamlar burada karşımıza köpek çıkmasın diye
imza kampanyası başlatıp birde bunu kendi güçleri ve tekelleri sandıkları basını kullanarak
gerçek insanları aldatma çabası içindeler..


salih tuna
stuna@yenisafak.com.tr

15.01.2008
köpek milletine isyanımdır!

kaç zamandır fırsat kolluyorum; adamakıllı bir vesile olsa da, şu köpek milletinin canına okusam!

antalya'da bir "kedicik" parçalayan pitbul köpeğine kafayı takan fatih çekirge, "yasaklayın bu canavarı" feryadıyla bir imza kampanyasına öncülük etmek istemiş. daha doğrusu, ilk dilekçe benden diyerekten, çevre ve orman bakanına bir dilekçe döşenmiş.

kürşat bumin de, "yasa var mı, var ama…" başlıklı geçen günkü yazısında, ortada kapı gibi kanun var, dilekçe de ne demek oluyor gibilerinden bir yaklaşımla mevzuu ele almış.

bumin'in, kanunla yasaklanan vahşi köpeklerin orda, burda, her yerde karşımıza çıkabildiğini ifade etmesi bana, alan parker'ın midnight express (geceyarısı ekspresi) filmindeki bir sözü hatırlattı.

aklımda kaldığı kadarıyla, "türkler için bir şey öyle de olur, böyle de…" yollu bir replikti bu.

mahiyeti itibarıyla, kanun, kural tanımama, hulasa, her şeyi kitabına uydurma özelliğimizin altını çizen bu repliğin elin gavurundan çıkması hemen sizi tellendirmesin.

mesela, kırmızı ışıkta durmak kuraldır, lakin, "abicim yol boş, geçsene!.." veya "bas gaza kardeşim, bu yolda radar yok…" gibi lafları duymayanınız mı var?!

neyse, konuyu fazla dağıtmayalım; benin derdim köpeklerle…

her şeyden evvel şunu belirtmeliyim:

kürşat bumin ve fatih çekirge'nin mezkur yazıları olmasaydı köpeklere hıncımı kolaylıkla dillendiremezdim.

çünkü hem destursuz bağa girmek istemem, hem de bu memlekette köpekseverlerin insanseverlerden daha fazla sesi çıktığını biliyorum. (aklınıza sadece panter emel'i getirseniz bile ne demek istediğimi anlarsınız.)

gelgelelim, kanunla yasaklanan pitbull veya japanese tosa cinsi köpeklerle işi sınırlı tutacak değilim. (bütün köpeklere karşı şanlı bir direniş örneği sergilemek istiyorum.)

çünkü onlardan çektiğimi bir allah, bir de ben bilirim…

beni görüp de havlamayan köpeğe şimdiye değin rastlamadım. niye böyle yaparlar, benden alıp veremedikleri nedir, bilmiyorum. fino cinsi köpekler bile beni görür görmez, "hevv"lemeye başlarlar.

"hevv, hevv, hevv…"

ne var, (…) mu var? niçin beni görür görmez köpeklik yapıyorsunuz?

hele köpek sahiplerinin şu salak teskinleri yok mu:

"korkma, bişiy yapmaz, bişiy yapmaz!.."

altan alta, "bak, ben korkmuyorum"un keyfini süren bu adamlar ne demek istiyorlar, hâlâ anlayabilmiş değilim.

kardeşim, elinde zincirini tuttuğun köpeğin bana yapmayacağı o "bişiy" nedir, neyi kastediyorsun?

köpeğin havladığı anda bana yapacağını yapıyor zaten; korkutuyor, daha ne yapsın?! illa ki ısırması mı lazım?! (sen mi köpeğini dolaştıracaksın, köpek mi seni dolaştıracak, ne yaparsan yap ama köpeğine ağızlığını tak, olur olmaz yerde havlamasın.)

üstelik, el kadar köpekten korkunca, insanın "karizması" cadde üzerine düşüp paramparça oluyor, haberin var mı?!

beni bu kadar zor durumda bırakmaya ne hakkınız var?

yok efendim, insandan korku "halesi" çıkıyormuş da, köpek anında onu anlıyormuş da, falan da, filan da…

yahu bir şerefsiz sokak köpeği tarafından ısırılmış ve ihtiyaten 40 adet göbekten kuduz iğnesi olmuşluğum var, niye korkmayayım ya?!

ayrıca, insanoğlunda "korkma" düğmesi mi var ki; basınca korkmuyorsun, basmayınca korkuyorsun! ..

bendeki köpek alerjisini sabaha kadar anlatsam bitmez.

inarrutu'nun güzelim filmi amores perros'da (paramparça aşklar köpekler) tahtların altına sıkışmış köpeğin iniltilerine herkes hüzünlenirken, müthiş keyif aldığımı söyleyeyim de, gerisini varın siz hesap edin

*****************************
diğerlerini taşımaya gerçekten sinirim el vermiyo.. merak edenler ismi yukarda geçiyo boy boy haberleri var web de okursunuz..
onun yerine bu ve diğerlerine verilen seçme iki cevap yazayım..
*******************************
ınsan milletine isyanimdir!

kac zamandir firsat kolluyorum; adamakilli bir vesile olsa da, su insan bedeni icinde insanliktan nasibini almamis milletin canina okusam!

ulkenin degisik sehirlerin de cocuklara, kopeklere ve eseklere tecavuz eden, arkadasimi nasil dolandiririm diye dusunen, toplu yerler de fosur fosur sigara icip hepimizi kanser eden, yerlere tukuren , rusvetle is yuruten, onun bunun karisina kizina sarkintilik eden, otoban kenarlarin da isiyen, en ust kattan disariya bulasik suyu doken ama komsusu kopegini balkonda fircaladigi icin tuyunden rahatsiz olan sevgisiz, ruhsuz, paylasmayi bilmeyen milletin bir canina okusam.

bizler turkuz biz kanun,kural tanimayiz hulasa herseyi kitabina uyduruz.

mesela, kırmızı ışıkta durmak kuraldır, lakin, "abicim yol boş, geçsene!.." veya "bas gaza kardeşim, bu yolda radar yok…" gibi lafları duymayanınız mı var?!

neyse, konuyu fazla dağıtmayalım; benin derdim insanlar..

her şeyden evvel şunu belirtmeliyim:
ınsanlarin kallesligi ve sevgisizligi olmasaydi kopeklerimle bu kadar dost olamazdim veya kopeklerimi bu kadar sevmeseydim insanlara hincimi bu kadar kolay dindiremezdim. cunku ben insanim, ben hayvanlarin beslemedigi nefret, kin, sevgisizlik, sadakatsizlik gibi arzulanmayan butun karekteristiklere sahibim.

ben destursuz baga girmek istemem ama, panter emel bana dedi ki, " kizim sesizligin sesi ol, gucsuzu koru, insanseverler gibi iki kopek havladi diye yaygara yapma. onlarin da bu dunya da senin kadar yasamaya haklari var. saygi gostermeyi ogren. sevmesen bile ogren dedi ( siz ne demek istedigimi anlarsiniz). "

gelgelelim, kanunla yasaklanan insan cinsine ben isi bu cinsle sinirli tutacak degilim. ( butun insanlara karsi sanli bir direnis ornegi sergilemek istiyorum.)

cunku onlardan cektigimi bir allah, bir ben bilirim.

beni gorup de havlamayan insana rastlamadim. niye boyle yaparlar, benden alip veremedikleri nedir bilmiyorum. en masum gorunen, ufak cins insanlar bile beni gorur gormez "hevv"lemeye başlarlar.
"hevv, hevv, hevv…"
ne var, (…) mu var? niçin beni görür görmez insanlik yapıyorsunuz?
hele bir de su insan cinsinin salak teskinleri yokum:
"korkma, bisiy yapmam, ben insanim"

benim bu serefsiz insanlardan cektigimi bir allah bilir bir ben gobekten 40 tane asi oldum ama hala kinim gecmedi. beni bu kadar zor durum da burakmaya ne hakkiniz var?

bendeki insan alerjisini anlatsam sabaha kadar bitmez. hatta dedim ki ne zaman, tv veya film de olu veya can cekisen insanlar gorsem zevk aliyorum, herkez agliyor ben zevk aliyorum. neden? cunku ben insanim, ben sevgi, merhamet, diger canlilarin yasama hakkina saygi gibi kisiligin temel ozelliklerin den yoksunum.

kisacasi siz dilinizi kopeklere uzatmissiniz ama bir kopek kadar sahsiyet sahibi olamamissiniz. once kopek kadar olun ondan sonra kalemi elinize alin.

begum ozbek
west palm beach, fl

************

evet efendiiim ... !!!

malum isyanınızı okuduk,ama kolladığınız o fırsatlar var ya, ben ve benim
gibiler,yani hayvanseverler ve de onlar adına kurulmuş dernekler sayesinde
istediğiniz yönde gerçekleşmeyecek. .

iyi ki de fatih çekirge ve kürşat bumin yazmış da siz de eteğinizdeki taşları
döküvermişsiniz ortaya, (ay pardon sanırım sadisçe duygularınızı demeliydim)
yoksa mazallah içinizde büyüyüp bir yerlerinizi falan zedeleyebilirdi !!

köpeklerin sizi görünce havlamaları konusunu bence iyice irdeleyin,çünkü
sokak köpekleri bile insanlara nedensiz yere asla havlamaz,ya korkutuluyorlar,
ya şiddete maruz kalıyor,ya da sizin gibi içinde nefret besleyen insanları sezip,
kendilerini koruma içgüdüsüyle,önlem almak adına havlıyorlardır, nereden mi
biliyorum,çünkü aptal,salak bir hayvansever olarak evimde, çocuklarım haricinde
köpek,kedi, onlarla ilgili yayımlanmış birçok da kitap var,isterseniz birkaçını
göndereyim.. bugüne kadar da (sadist erkek hemcinsleriniz haricinde) hiç bir
sokak hayvanı tarafından da taciz edilmedim,ne garip değil mi !!!

el kadar köpek tarafından korkutulup çiziliveren karizmanız,hiç bir bilgiye
sahip olmadan, bull terrier ve tosa ırkı köpekler hakkında böyle uluorta
yazdığınızda tamamen yok olmuştur,bilginiz olsun...yine de ben küçük
bir bilgi aktarayım size.

bull terrier :1830'da bulldoglar ile boğalar arasında tertiplenen dövüş
gösterileri büyük ilgi toplarken, bu sporu (!) sevenler çok daha çevik bir köpek
yetiştirmek istediler. bull terrier, bulldog'un eski ingiliz terrieri ile çiftleştirilmesi
ve bir parça ispanyol pointer cinsinin taşıdığı kanın da eklenmesiyle ortaya çıktı.
yani tamamiyle biz insanların ürettiği,ve kanlı sporlara ilgi duyanların yetiştirip
ortaya saldığı ancak günümüzde iyi huylu, sadık, nazik ve itaatkar bir köpektir..

staffordshire bull terrier :güçlü, kaslı, aktif ve çevik bir köpektir.
savaşçı, ama sakin ve itaatkar. çocuklara, özellikle aile üyelerine karşı hoşgörülü.
efendisi uğruna canını verecek kadar fedakar. evde uyuması gerekir.
neler yapar?
köpek dövüşlerinde kullanılırdı. daha sonra, on yıllar boyunca unutuldu.
20. yüzyıl'da amerikalı köpek severlerin dikkatini çekti. amerika birleşik
devletleri'nde avrupa'da belirlenen standartlara göre biraz daha iridir.
kökeni
bu cins 19. yüzyıl'da ingiltere'nin staffordshire bölgesinde yetiştirildi.
bulldog'un çeşitli terrierlerle çiftleştirilmesiyle elde edildi. uzun bir unutuluş
döneminden sonra 1935'de köpek gösterilerine yeniden döndü

tosa :1868-1912 yılları arasında köchi (yerel bir japon köpek cinsi), bull terrier,
bulldog, büyük dane ve saint bernard'ın çiftleştirilmesiyle geliştirilmiş modern
bir cinstir.dayanı klı ve sağlam bir köpektir. saldırgan, cesur, bazen tehdit edici,
fakat aynı zamanda akıllı, itaatkar, sıkı eğitime uygun. ilk kez köpek alacaklara
uygun bir köpek değildir.

dikkat ederseniz bütün dövüşçü köpekler terrier (yani bildiğimiz tüylü sevimli,
sizin fino dediğiniz küçük köpekler) cinsindendir. . şimdi soruyorum size ; yazınızda
köpekleri bu şekilde üretip yetiştirenler, yani hayvancıkları jeykıl a döndürmek
için uğraşanlarla ilgili neden bir tek kelime bile yok ???

son olarak allerjiniz için zorunlu değilseniz evden çıkmayın açık havada
uzun süre bulunmamalı, özellikle hayvan miktarının yoğun
olduğu sabah öğleye kadarki zaman dilimi içinde ve akşamları
zorunlu olmayan hallerde dışarı çıkmamalısınız.. allerji belirtileri
görülenler, eve gidince duş alıp elbiselerini değiştirebilir. ayrıca
bu dönemde evi havalandırmak amacıyla pencereleri fazla
açmamalıdırlar.ev ve işyerlerinde ise hayvan filtreli klimalar
kullanılması uygun olur diyebilirim. .kaşınıyorsanı z (!) en yakın
doktora gidip bir ilaç almanızı,kafi gelmezse en hayvan barınaklarından
birine gitmenizi önerebilirim. .oradaki sevgiye aç masumları görmek
kaşıntınıza iyi gelebilir..ya da iyisi mi derneklerimizden birisine buyurun
kaşıntınıza uygun tarağı verelim..köpek iniltilerinden zevk alan hassas
bünyeniz için söyleyecek birşeyim yok,sadece bu sesleri dinlediğiniz bir gün,
inilti bile çıkaramadan kalbinizin birdenbire durmasını diliyorum... !

sevim aşkın yıldırım