Başımdaki Kitleyse , İktidar Kimde?(Kanserin Günlüğü)
Nisan 2004
İlk işaret…İlk sancı…Adı belirsiz,şiddetli…Her saniye artıyor şiddeti.Oysa hiç önemsemiyorum acıyı.Başımın üstünde önemsemediğim bir yeri var acının.
Mayıs-Ağustos 2004
Acılar nereden gelirler?Bilmiyorum!Ağrı giderek artıyor başımda,her gün daha da artan bir hırsla yerleşiyor başıma.Ümit…Gidecek,bitecek ve “iyi” olacağım!Bende kalmamalı bu ağrı! Aylardır ümitle gün geçiyor,ağrı geçmiyor.Doktora gitmeyi ihmal ediyorum.Ümide biraz daha ağrı kesici katıp ağrımın geçmesini bekliyorum.Her gün giderek artan dozda ağrıkesici içiyorum.Ağrımı geçiştirmeye çalışıyorum,geçmiyor.
Eylül 2004
Olmuyor,başımdaki ağrıların hafiflediği bile yok.Ağrı geçmiyor ve beni doktora gitme konusundaki ihmalkarlığımdan vazgeçiriyor.Nihayet galatada bir hastanede muayene için bekleyenlerdenim.Doktor sıkıntımı,şikayetimi dinliyor ve migren teşhisi koyuyor.Ancak teşhisinden emin değil ki,benden tomografi çektirmemi istiyor.Tomografinin sonucu temiz çıkıyor.Doktorum da sonucun iyi olduğunu ,ağrılarımın tipik migren ağrıları olduğunu,bu ağrıların zaman zaman nüksedebileceğini söylüyor. “Kötünün iyisi” diyerek teselli ediyorum kendimi.Teselli bir pasta kılığına girip yeğenlerimin elleriyle sokuluyor yanıma.
Ekim-Kasım –Aralık 2004
Ağrılar başlangıçta hafifliyerek bırakıyor yakamı,ilaçlara devam ediyorum.Ama…Yaklaşık iki ay sonra ağrı yeniden başlıyor işine.Doktora gidiyorum tekrar,tabib ağrılarımı normal bulup ilaçlarıma yenilerini eklemekle yetiniyor.Ağrı devleşmeye başlıyor, günden güne artıyor; öyle ki artık işyerinde duramaz oluyorum.Tek yapabileceğim ağrı kesicileri hap hap almak her gün ve sabah akşam şırıngayla ağrı kesici zerk ettirmek bedenime.Dayanamıyorum artık!
Ocak 2004
Nişantaşında farklı bir doktorun ofisinde alıyorum soluğu nihayet.Hekim , daha net bir teşhis için MR çekilmem gerektiğini söylüyor nötr bir ses tonuyla.Hemen ertesi gün MR çektiriyorum tabibin ses tonundaki nötrlüğe aldırmadan.Kanıma işleyen endişe nerdeyse beni öldürecek;bildiğim bütün duaları okuyorum arka arkaya,Allah’a yalvarıyorum : “Lütfen,n’olur temiz çıksın ,tertemiz.” Korku kök salıyor damarlarımda ama ecel korkudan korkmuyor ve sonuç:KİTLE.Ardından biopsi …Eve dönerken yapabildiğim tek şey ağlamak,ağlamak…Bir an önce evime,yuvama dönmeliyim ben,bir an önce…
14 Şubat 2004
Sevgililer günü…Ne kutlayabiliyorum bugünü ne hayal kurabiliyorum diğer insanlar gibi;artık başkayım,farklıyım. Hayatın bana verdiği en acı haber bugün geliyor bana.Doktorum Süleyman Bey çok farklı ama benimkisi gibi bir farklılık değil onunki,çok canayakın,çok samimi;durum ne iyi ne kötü diyor bana,tedavi zor geçecek diyor.Zor geçecek…Ama ben dayanmalıymışım,öyle diyor hekimim.Biraz çabalarsam tedavi sonrasında istediğimiz sonucu alabilecekmişiz.
SSK Okmeydanı…Kalabalık…Tahliller…Hiç bu kadar yoğun geçeceğini tahmin etmemiştim ki ben…İlk kemoterapi…Oldukça rahatım, ne olacağını bilememenin rahatlığı bu.Sadece miden bulanacak biraz deniyor bana.Gerçekten de sadece iki gün mide bulantısı çekiyorum ve düzeliyorum ve “kaygılarım çok şükür ki yersiz yurtsuzmuş, tabibim abartmış demek biraz” diye düşünüyorum. Oysa nerden bilebilirdim dayanmanın bir daha asla bu kadar kolay olmayacağını.
9 Mart 2005
İkinci kemoterapi…Oldukça rahatım,başım da eskisi gibi ağrımıyor.Bu arada saçlarıma şimdiden veda ediyorum nasılsa yaprak dökümüne uğrayacaklar diyerek.Herkes yeni saçımın çok yakıştığını söylüyor.Mide bulantısı,istifra günlerce…Beş gün,altı gün,yedi gün,sekiz gün…Bitmek bilmiyor.İlki gibi olsa dayanabilirdim,kesinlikle dayanabilirdim.Fakat şimdi…Başlıyor o zamanlarda karamsarlık,ağlama krizi ve umutsuzluk günleri.Ağbim bir mesajla yetişmeye çalışıyor imdadıma: “ Canım kardeşim sabret mutlu ve güzel günler seni bekliyor.Hepimiz senin yanındayız.” Hiçbir anlam ifade etmiyor bu kelimeler,hiçbirşeyin anlamı yok.
30 Mart 2005
Üçüncü kemoterapi …Bir an önce bitsin istiyorum bir yandan,bir yandan da hastane odası,mide bulantıları,kusmalar,iştahsızlık umutsuzluğumu arttırıyor.Sonra radyoterapi gelecek,nasılsa daha kolay geçecek diyordum kendi kendime bilemeyerek sonraki safhaların çok daha dayanılmaz olacağını.
18 Mart 2005
Tedavinin ikinci safhası…Kanserle Savaş Derneği’ndeyim,hastane ortamının olumsuz etkilerinden uzakta.Bir yığın tetkik yeniden…Mayıs sonunda bitecek yirmi beş seans uygulayacaklarını söylüyorlar.Hemen işe başlayacağım tarihi hesap ediyorum umutla,iki dakikada kurduğum hayale sığınıyorum.Bir an önce başlasın ve bitsin.Çabuk bitisn ki eski yaşamıma geri dönebileyim bir an önce.
Mayıs 2005
Doktor radyoterapinin daha zor geçeceğini ,tedaviyi yarıladığımızı , gayret sarfetmem gerektiğini söylüyor.Kemoterapiden daha zor olamaz diye düşünüyorum,doktorum gene abartıyor kesinlikle.Ağrı kesicilerime hiç ihtiyacım yok,rahatlık benimle,umutluyum.
Mayıs 2005 Anneler Günü
Tekrar haklı çıktı tabib, neden haklı çıkmak zorundaydı ki…Çok daha kötüyüm öncesinden;mide bulantıları ,istifralar ve ağzımda kocaman bir çöl…Hepsi,hepsi kesintisiz canlı yayın yapıyor bedenimde yirmi dört saat. Nefes alamıyorum,dayanamıyorum;isyan…Allah’ım ben sana ne yaptım,neden bana bu cezayı verdin?Neden bir başkası değil de ben ?Dışarda o kadar kötü insan varken neden ben?Dayanamıyorum ,durmadan ağlıyorum,ellerimi duvarlara vuruyorum.Allah’ım canımı al da kurtulayım,bu son gecem olsun yalvarıyorum.Evdekiler sessiz bir şekilde bana belli etmeden ağlıyorlar.Annemin en berbat anneler günü anneler günü hediyesi bu,hastalığım.
Haziran 2005
Dernekteki tedavim bitiyor,bir ay sonra düzelirim nasılsa diye ümitleniyorum; fakat yapılan muayene sonrasında ek radyoterapi seansları konuyor önüme .Tam her şey düzeldi derken ,eksik kalıyor yapbozumun parçaları.Başa dönüyoruz yeniden.Sürekli takvim,tarih hesapları yapıyorum,ancak bu hesaplarla oyalanabiliyorum.
Gözümün önüne envai çeşit yiyecek geliyor,iyileşince yiyeceğim şeylerin listesini yapıyor hayal kuruyorum.Normalde sadece çorba içebiliyorum ve sabahları da kahvaltı yerine süt içinde bisküvi.Üç aydır başka hiçbirşey yiyemiyorum,su bile içemiyorum.Bir süre sonra mercimek çorbasından tiksiniyorum.Allah’ım diğer çorbalardan da tiksinirsem ne yiyebilirim artık!Üç aydır serum yemekten bıktım,serum için damarlarımın defalarca delinmesinden,acıyla ağlamaktan usandım ben.Başka şeyler hayal etmeliyim;düğünüm ,gelinliğim,doğacak çocuğum ve iyileştikten sonraki hayatım…Hayalimi mide bulantısı kesiyor her defasında inatla,boşuna hayal kurma dercesine bana.
Bana destek olmaya gelenler beni anladıklarını söylüyorlar ama bu imkansız,bu sözcüğü ne kadar kolay söyleyebiliyorsunuz!Kızgınım onlara.Allah’ım bana dayanma gücü ver,O’na olan inancımı aklımdan hiç çıkarmıyorum.
21 Haziran 2005
Kemoterapi bitti nihayet.Bundan böyle sadece iyi beslenmeliyim,kendimi yeniden toparlamalıyım.Oysa yemek yemeğe çalışmak benim için artık bir işkenceden farksız.İki ay sonra tekrar tahliller yapılacak ,bir dizi tetkik gene…
İki ayı köyümde geçiriyorum.MR,tahliller,hepsi tertemizsin diyorlar bana gülümseyerek.Mutluluktan öte yaşadığım,telefonum susmuyor bugün.Allah’ım sana şükürler olsun dualarımızı kabul ettin!Tabib diyor ki yeni başlıyormuş her şey,dikkatli olmalıymışım ,bakmalıymışım kendime.Bundan böyle hiçbirşeyi tutmayacağım kafamda,takılmayacağım hiçbirşeye.Bu benim için ikinci bir şans,hayat benim için bundan sonra yeni başlıyor,bana verilen bu şansı en ufak ayrıntısına kadar değerlendirmem lazım şimdi.Gayret edeceğim hep bundan böyle,çünkü yaşamak gerçekten çok ama çok güzel!
Medine Çelik
Not:
Kanser ve/veya kronik hastalıklara dair psikolojik destekle alakalı dilimize çevrilmiş çok fazla eser yok maalesef.Fakat Elisabeth Kübler Ross’un “Ölüm ve Ölmek Üzerine” adlı yapıtı oldukça faydalı.
Okuduğunuz güncede de izlerini kolaylıkla sürebileceğiniz üzre ölümcül bir hastalıkla mücadele, yineleyen bir çok aşamayı içerir: yadsıma,yalıtlama,kızgınlık,depresyon,kabul ve ümit gibi.Her bir safha bir diğerinin içinde yüzünü tekrar defalarca gösterebilir.Uygulanacak terapi teknikleri ne olursa olsun ,terapistin bu safhaları tetikleyicileriyle beraber çok iyi yakalayıp gözlemlemesi ilk gereklilik olarak duruyor karşımızda.Sonrasında ise etkili ve kalıcı bir psikolojik destek ,ancak temel kaygıyı oluşturan ölümü,ölümlü oluşu,hastalığı ve belirsizliği anlamlandırabilme ve sonucunda da kabullenebilme potansiyellerinin danışanın kendisi tarafından keşfedilip geliştirilmesine katkıda bulunabilmekle mümkün.
Medine Çelik hayatın içinde,sevdikleriyle ve ailesiyle beraber ikinci şansını değerlendirmek için hala gayret sarfediyor.Zaman zaman yineleyen panik atak semptomları bile mutluluğundan,direncinden edemiyor onu.
alıntıdır
http://benveoteki.com/index.php?opti...d=55&Itemid=89