
ben küçükken bizim ev hem eylenceli hemde acaip gürültülüydü:) dört kız kardeşiz ve anılarımız çok küçüklüğümüze dair.kızkardeşimle annem ne zaman üzüm alsa o üzümlerin hepsini gizlice dolaptan aşırır sonra işe girişirdik.üzümleri gizli yerimizde düzelce sıkıp suyunu çıkartırdık,sonra o suyu bir kavanoza doldurur ağzını kapatır beklerdik.bizim mantığımıza göre o üzüm suyu bir gün sonra şarap olmalıydı:)her defasında bi sonraki gidip baktığımızda olmadığını görünce çok üzülürdük:( gündüzleri terasta evicilik oynarken mutlaka annemin rujunu araklayıp yanaklarımıza allık olarak bi güzel sürerdik,bir gün yakalandık sandık :ablam gelip bizi apar topar terastan alt kata indirdi,sürdüğümüz ruj allıktan dolayı yanaklar kıpkırmızı tabii.tamam dedik şimdi fırçayı yiyeceğiz.ama süüper zeki ablam aşağı inince anneme :anne şunlara bak güneşte ne kadar çok kalmışlar yanakları kıpkırmızı olmuş dedi ve biz gülmekten yerlere yattık:) bir de çekyattan çekyata uçma var tabii ellerimize ablamın defterlerini alır kanat çırpar gibi çırpardık ama uçamazdık:)