Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-02-2008, 06:15 PM   #1 (permalink)
cyber_shoot
Teğmen
 
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 76
Tesekkür: 0
13 Mesajinıza toplam 31 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cyber_shoot is an unknown quantity at this point
Standart Biliyorum Bu Yara Hiç Kapanmayacak

Telefonlarıma cevap vermeyeceksin…Cevap versen bile, öyle yorgun öyle isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi…

Sevmeyeceksin beni…Biliyorum bu şehri bana dar edeceksin…
Çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni.O yanık, o hasta bakışımdan…Uçuruma atlar gibi sevdalanışımdan…
Sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın…
Anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın…

Çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep. Sana acı çektireni…Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür gibi konuşanı sevdin… Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep.
Bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan…

Beni sevmeyecektin biliyorum ama…Ama, öyle susamıştımki kendim gibi birini sevmeye… Öylesine muhtaçtımki gercekten incitilmeye, gercekten acı çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz çözüldüm…
Sana da olmuştur…Öylesine susamışsındır ki sevilmeye, kendin gibi birini bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmiycek her şeyi o an, garip bir telaşla söylersin…
Hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…Ama yine de engelleyemezsin kendini tutamazsın.
Aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin…Üstelik bunu anladıkca daha da batırmak istersin kendini… Biraz daha zor duruma düşürmek…

Daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin… Sanki bile isteye kendi mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…Kendinden gizli bir öç alır gibi.
Sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi… Sanki hiç sevilmek istemiyormuş gibi…
Bir tür gurur muydu bu?

Birgün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendiellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı?
Bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün.Tam karşımda oturuyordu.gencecik, yakışıklı bir çocuktu.Şizofren olduğunu biliyordu.Biliyordu iyileşemiyeceğini… İki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra avucunu açıyor; Mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu… Hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı…

Yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben. Görgü kitabı masanın üstünde dururdu hep.
Annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize.Yemeğe nasıl oturulacak..çorba nasıl içilir? Kaşık nerede, çatal nerede durmalı… Balık nasıl yenir? Peçete nasıl katlanır… Sinemada nasıl oturulur…

Ben de eskiden senin gibi saftım.İnanırdım bu dünyada bile şölenler olacağına… Bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk yaşayabilirler diye inanırdım…O kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen inanırdım…
Önce dilediğim gibi başlardı herşey. Herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi… Sonra birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı…İçerden, arka odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! …

Ben de senin gibi saftım o zamanlar… Gidilecek neresi var dı ki derdim… İşte hep birlikteyiz…Alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? …
Sonraları çok sonraları anladım. Meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir araya gelmişiz tesadüften de öte… Biz… bizim aile, herkes, aslında hiç istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz… Aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız. Hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! …
Evet cok geç anladım…

Bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası özlerken, aslında herkes… annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş…
Dünyanın en mutsuz otogarı… Dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim evimiz…Yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz…

İşte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip bağlanmak. Uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti. Sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere gidemiyordu… Birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşmanediyordu…

Hem biz, bizim aile…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydik…
Bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık…
Bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü engel olamadığımız o felaket duygusu… Anlamıştım senin ailen de böyleydi…
Üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! …

Sana ya da kardeşine… Tesadüfen dünyaya geldiğinizi…Beklenmedik bir misafir olduğunuzu! … Aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! …
Sizin için…Senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten sonra…
Senin de ailen benimki gibiydi…Güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydi…Bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın her şeye…
Yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken kaybetmiş gibisin hep…

Ben beni istediğim gibi sevmemiş olan annemin hayaletini arıyorum imkansız kadınlarda…
Sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan babanın hayaletini arıyorsun imkansız erkeklerde…
Biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın…
Ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde…Ne acıki, hep bizi incitip üzenlere bağlanacağız…Telefonlarımıza çıkmayanlara… Çıksa bile küfür gibi konuşanlara sevdalanacağız…

Bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz…
Ölesiye, amansız seveceğiz onları…
Biliyorum, bu yüzden odan böyle… Güncelerin ortalık yerde…Kitapların orada, burada… Anıların saçılmış ortalık yere…Her şeyin darmadağın…
Biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun…Sen de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir
gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun…

Biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım annemin hayaletisin… Ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı…
Onlar da senin gibi seninkiler gibiydi… Aklı başında, mazbut insan rolünü oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı… Hepsi yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi… Düşleri çok garipti… En kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka kıtalara gitmeyi düşlerlerdi…
Yine aradım seni, yoksun… bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın…
Bir kere çözüldüm sana…Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim…
Oysa baştan beri biliyordum; sen.seni sevmeyenleri seversin.Tıpkı benim gibi…
Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…Öyle özledimki kendim gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi…

Yine aradım seni yoksun… Beni de birileri arıyor…Beni de kendi gibi birini sevmeyi özleyenler arıyor…Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi özleyen birileri arıyor.
Hiç cevap vermiyorum… BEN SENİ İSTİYORUM, SENİ ARIYORUM…
Kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun.Ama seni de biri yok ediyor…
Aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor…
Ben birilerini, o birileri başkalarını.Sen beni…Seni bir başkası…
Hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram… Seni biri sevse de hiç kapanmayacak bu yaran… Hiç kapanmayacak! … Avuçların hep boşluğa kapanacak.Tıpkı o şizofren genç gibi…

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
istiyorum öle ise olsun ehüehü
cyber_shoot isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla