Üsteğmen
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Eskilerim ; 07-05-2007 yalnızlıklarımızı kaynaştırmaya çalışıyoruz sadece...ıssız, kuytu köşelerimiz birbirine aşık olsun istiyoruz...bir başınalığımıza arkadaş arıyoruz...oysa hiçbir yalnızlık bir diğerine ilaç olamaz...hiçbir yalnızlık başka yalnızlıkların kalabalığına katılmaz...ne çok acı çekmemiz gerek bunu anlamamız için...ne kabuk bağlamaz yaralar, ne dipsiz yalnızlıklar getirir ellerinde, her yabancı yalnızlık... birlikte bir bütün olmayacağız!olsa olsa iki yarım yalnızlık!.... 08-05-2007 çok yoruldum bugün...çok istedim gözden kaybolmak...akşamın olmasını ve artık oturabilmeyi iple çektim bütün gün...21 çocuğum var bu yıl...içlerinden biri, kıvırcık siyah saçlı, kara gözlü, cilveli bir melek...bugün kanatlarını saklamış, tüm gün itiştik durduk...hiç gülümsemedik birbirimize...bakışlarımızla okşamadık birbirimizin saçını...tam gitme saati geldiğinde; annesinin kollarına koşmak yerine yanıma sokuldu...6 yaşın resmiyet bilmez masumiyetiyle; ''seni öpebilir miyim?'' dedi...yutkundum sadece...hızla öpüp kaçtı...seslendim arkasından...''ben seni öpmedim?'' dediğimde sarıldı boynuma...dinlendim melek kollarında...
birgün de böyle bitti...
O küçük melek, beni çıkarsız seviyor, aramızda sevgi bağı oluşturmak için ne vaatler, ne hediyeler, ne para...hiçbiri gerekmedi...O'nun, menfaat için oynadığı küçük ayak oyunları yok...yalan nedir bilmiyor...sevginin sahtesini hayal bile edemez...başkalarının zaaflarını kullanmayı düşünemez...sözleri de gözleri gibi...içinin aynası, dupduru...
saflığın, lekesizliğin bu dipsiz derinliğini görünce...alışmasın gözlerim ''büyüklerin'' sığ dünyalarına...kavgalar ne anlamsız, yalanlar ne kısır, bilseler...bilsek...
tek istediğim, dokunulmasın sınırlarıma...bana ait TEK şey; yalnızlığım...onu da kalabalık etmesin sahte sevgiler...
''yalansan baştan aşağı; görmeyeyim gözlerini, UZAKTAN SEV...'' 09-05-2007 yeterince gevezelik edersem acım hafifler mi?eğer sürekli gülersem, içimi de inandırabilir miyim mutlu olduğuma?ölürsem unutur muyum peki?!
iki haftadır yemek yiyemiyorum...sabahları birkaç lokma zorla...diğer öğünler yok...hızla zayıflıyorum...tüm gün başım dönüyor, bayılmamak için sıkıyorum dişlerimi...başka şeyler için de...şeker ve tansiyon iflas etti en sonunda...
içimden gelmiyor yaşamak...yaşaması gerekenler ölümle köşe kapmaca oynarken olmuyor işte...direnmeliydin oysa...kabul etmeliydin tedaviyi, yaşatmalıydın ikimizi de...sen vazgeçmişken ben hangi güçle tutunacağım hayata?ne için?
ölümü dört gözle beklediğini biliyorum...bekle biraz daha...önce ben!... 11-05-2007 -gözlerini sımsıkı kapat şimdi...ben ''aç'' diyene kadar açma...hayal et sadece...tüm hayallerini gerçekleştireceğim...gözünü açtığında bambaşka olacak herşey...
-sahi mi?!bu olağanüstü!
-hayat da öyle...hadi başla...
-(O iyileşsin hemen...tüm kötü alışkanlıklarından kurtulsun...sağlıklı uzun bir ömrü olsun...bir ailesi olsun...sarı kıvırcık saçlı bir kızı...hiç derdi olmasın...istediği kadar parası olsun...dostları olsun,gerçek dostlar...üzmesin onu hiçkimse...biraz kilo alsın...güçlü olsun,dövemesin kimse onu...canını yakmasınlar hiç...sevdikleri hep yanıbaşında olsun...hiç ayrılık yaşamasın...ölüm görmesin hiç...uzun ömrünü, sağlıkla, aklıbaşında tamamlasın tam istediği vakitte...ve cennete gitsin...orada da sevdikleriyle sefa sürsün.........)
-peki sen?kendin için bir dileğin yok mu?
-O'nun için dilediklerim olsun, hemen şimdi ölmeye hazırım! 11-05-2007 O şiirin anlattığını bana bir zaman ''biri'' söylemişti...masumdum belki de o zamanlar...bilmediğim ne çok şey vardı hayat hakkında...insanlar hakkında...O anlatıyordu, ben şaşırıyordum, o şaşırıyordu bilmediklerimi duydukça...
bana hayatı öğreteceğini söyledi birgün...seziyordum bunun huzur getirmeyeceğini...ama ''bilmiyordum''...öğretti! iyi bir öğrenciydim...ellerinde şekilleniyordum...O bir ''yoldaş'' çıkarıyordu benden...oysa benim tek yoldaşım vardı;yalnızlığım...
öyle iyi öğrendim ki, öğrendiklerim ilk onu vurdu...özgürlüktü ilk ders, tahammül edemedi O'nun dışında özgür olmama...karşındakinin zaafına göre adımdı bir diğer ders, tek zaafı bendim...
neyse...hep ''hayatı öğretmek'' iddiasıyla gelirler, öğrendiklerini denediğinde, ya da ondan daha iyi öğrendiğinde şu saçmasapan çocuk oyunlarını....arkalarına bakmadan kaçarlar!
çok oldu...şimdi masumiyetten çok uzaktayım...keşke hiç çıkmasaydım içimin kuytusundan...
çok eskiden, çocukken, gençken hep kendimin aynısı birinin olduğunu hayal ederdim...ben gibi düşünen ben gibi hisseden ben gibi yabani...bulamadım...yoktu...üstelik her deneme hayal kırıklığıydı...başkaları...ne kadar da farklıydı benden...başka bir dünyadan düşmüş gibiydim...dilimiz bile farklıydı sanki...kelimeler aynı ama ifade ettikleri farklı...konuşmazdım çok...hatıra defterlerim vardı bittikçe toprağa gömülen,ateşte yakılan....
sonra vazgeçtim...tam olarak ne zamana denk geldi bilmiyorum...yetişkinliğe geçerken mi, gerçek dünyaya adım atınca mı?büyüdüm...hep yaşımın iki katı...biliyorum artık, aynımın olmadığını...aramıyorum da...belki kendim gibi birine tahammül edemeyeceğimden...
ya da kendimin bile kalabalık gelmesinden...yalnızlığıma ortak istemiyorum...ben böyle iyiyim...yalnızlık kıskanç bir eş gibi...aldatılırsa kalabalıklarla; ÖLDÜRÜR...aldatılırsa; KALABALIKLARLA ÖLDÜRÜR.... 16-05-2007 sanırım oluyor!
senden önce ölmeyi dilemiştim hani...yürüyen, yok hayır; koşturan bir ölüden farkım yok artık...sadece ruhen değil...bir seni unutmayı beceremeyen hafızam kendini tümüyle imha ediyor...(kullandığım ilaç özellikle beyne verdiği ağır tahribat yüzünden toplatılmış!)
düşüncelerimi toparlayamıyorum...ilgimi odaklayamıyorum...konuşmamın başı ile sonu arasında alaka olmuyor çoğu zaman...elimde değil...yok, acımıyorum kendime, böyle mutluyum ben...
sadece...artık ''sen''li uzun cümleler kuramayacağım galiba... 19-05-2007 sensiz ölmemeye yemin etmiştim...şimdi varlığın da öldürüyor, yokluğun da...çeksen gözlerini aklımdan...silsen adını dilimin ucundan...yok, olmaz gitme uzağa...beni gönder...azad et artık toprağından...senle çürüdü köklerim...zorla tutunmaya çalışmanın anlamı yok...bırak savrulayım o ölümden bu ölüme...
gönder gideyim...izin verme arkama bakmama... 20-05-2007 akşamın karanlığı istanbula değil, içime çöküyor sanki...sevmiyorum bu saatleri...ya gece olmalı ya gündüz...ya gecenin dinginliğinde geçmeli hayat, ya öğlenin neşesinde...
dikenli tellerim...onlar en çok bu saatlerde batıyor kalbime, beklenenlerin ellerinde huzur getirdiği sızlatan nakaratta...birşey eksik; ya beklenen gelmiyor, ya getirdiği huzur değil...ve yüz yıllık eksik bulmaca...bu akşam da yok cevabı...
öyle uzağım ki şimdi herbirinizden, vefa fakiri aşklarım; küçücük görünüyorsunuz...gözleriniz? onlar hiç yok...sakinleşin, yalanlarını göremem burdan...peki eskiden? sevgiyle mi bakardınız sahiden? ömürler feda edilmeliydi herbirinize! kalpler parçalanmalıydı aşkınızdan! akıllar teslim olmalıydı birkaç şirin sözünüze! ölünmeli ve sorgulanmamalıydı cennet-cehennem!
ben korktum elinizi tutmaya, siz uzaktınız tutamayacak kadar...yetmedim aşkınızın büyüklüğüne(!)...ve gitgide küçüldünüz işte böyle...
şimdi siz masaldaki yerinize, ben dikenli tellerimin arkasına...birbirimizi gözden kaybedene kadar uzaklaşalım aşktan...
geçiyor yavaş yavaş...gün geceye dönüyor...ben ıssızlığımın sıcak yuvasına...ellerimde huzurla... 28-05-2007 ben senle ölüme gülümserken gittin sen!
gülümsemedim bir daha...
ben senin ışığında uçarken gittin sen!
kanatlarım yok artık...
kalbim senle çarpıyorken durdun sen!
kalpsiz diyorlar bana...
ben seni yere göğe sığdıramazken kayboldun sen!
hayat, karanlık koca bir boşluk şimdi...
gittin ve ben öldüm........
ben yaraları sarmaya çalışırken ab-ı hayat olsan da dönme sakın...
ben ismini unutmak için onlarca ilaçtan medet umarken, zikrin şifam olsa dönme sakın...
gözlerim karanlığa alışıyorken güneş olsan doğma artık..
ben cehenneme hazırken, ellerinde cennet olsa da dönme artık...
ben, senden kalan boşluğa yine senden birşeyi; nefretini koyarken, adın AŞK olsa dönme artık...
nefes almıyor artık bu aşk...eziyet etme maktulüne...
lütfen gelme artık........ 29-05-2007 sevgiden de aşktan da hayata bağlayan ne varsa hepsinden de daha güçlü daha yenilmez bir duygu var: GURUR !...
çok sevdim, ölecek kadar...mecazi anlamda değil, en gerçek en somut haliyle, ölebilecek kadar sevdim...cenneti feda neydi ki, O'nunla aynı cümle içinde anmaya bile layık görmedim...dizinin dibi olsaydı, cehenneme razıydım...
O'da sevdi, hayat verirken kan revan içinde bırakarak...açtığı her yara sarılırdı da...gururumun kan kaybı öldürürdü beni...O'nsuz öldürürdü !...
AFFETMEM !.... 01-06-2007 çok üzgünüm...şaşırttığımı biliyorum...sadece bir yığın ''keşke'' var dilimin ucunda...
içimde bir yer, eski bir yara feci acıyor...geçmemiş hala...masal bitmiş, kabus kalmış, AŞK YOK, acısı kalmış...
bugün kimseye iyi davranasım yok...hakettiklerini bildiğim halde...
içimdeki savaşçı and içti, beni yeni acılardan korumaya, hayal kırıklıkları batmasın kalbime diye yükseltiyor duvarlarımı...son kalan birkaç iyi niyet ganimetinin heba olmasına aldırış etmeden, arkama bakmama fırsat vermeden sürüklüyor beni ıssızlığıma...
beceremiyorum işte...SİZler gibi olamıyorum...adımın sonuna hiçbir çoğul takısı tutunamıyor...şimdi gömmek lazım kendimi en tekil yalnızlığa....
__________________ Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!) |