Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29-02-2008, 09:28 AM   #25 (permalink)
hayalayaz
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart Ynt: SECRETİN KAYIP PARÇALARINI EYLEMLERİMİZLE BULALIM..

canım cent' im tüm yazılarını atlamadan okumaya gayret ediiyorum..maaşallah o kadar hızlısınki tüm gayretime rağmen atladıklarım oluyor..önümüzdeki hafta bir günümü cent günü ilan edip senin yazdıklarını okuycam..mıknatıs demişsin ya...ben kendi adıma, kendi zihinsel gücümden, ve kristallerin gücünden başka bir şeye pek inanmam, ama bu gerek diyen olursa hemen bende denerim..bir gün bir dergide büyük piramidin nasıl enerji çektiğini okudum..maddi olarak yerlerde olduğum bir devredeyim...dergide,bir çok avrupa ülkelerinde,firmaların sütleri büyük piramidin küçük versiyonu olan kutularda sattıklarını yazmış sütler bozulmuyormuş..piramidin içine konulan jiletlerin körelmediğini falan yazmışlar, büyük piramidin herşeyi taze tutan ve güzelleştiren bir eneji olduğunu yazmışlar..onu inşa ederken kullandıkları matematisel sayıların keops oramidine böyle bir özellik kattığı iddia edilmiş, elimde bir lira var..hemen eve baktım bayat ekmekler ve un var tamam dedim ekmek almıyorsun, bayat ekmekleri değerlendiriyorsun..gittim kırtasiyeye kırmızı bir karton aldım..ve 52 derecelik bir üçgen yaptım dört tana..altına hesaplayıp karesini yaptım.bir koni oluşturdum..bu koninin en önemli özelliği.içinde tam ortasına gelecek bir yükseltinin olması..çünkü enerji keops piramidinin tam ortasında olan bu yükseltinin üzerinde toplanıyormuş. piramidin ortasındaki bu yükseltinin üzerinede fravunun tabutunu koymuşlar...bende kibrit kutularından böyle bir yükselti yaptım, kırmızı kartondan yaptığım bu piramidin bir tarafını açılır kapanır yaptım, en son piramidimi enerjiyle jarj edip her gece içine cüzdanımı koymaya başladım..ertesi günden itibaren ben asla parasız kalmadım..ama bunun, kendi zihinsel gücümün etkisindenmi, kullandığım kırmızı kartonun etkisindenmi,
yoksa gerçekten piramidi yaparken kullandığım matemetiksel sayıların etkisindenmi olduğunu bilmiyorum..haa piramide ne oldumu..ben piramitleri yaparım ordan biri gelir sen nasıl olsa yapıyorsun deyip alır götürür..onlarda parasız kalmazlar..
geçen gün internette gezerken aşağıdaki yazılara rastladım..etkilimidirler bilmiyorum ama çok şirin oldukları kesin..hele hele çağıran kedilerin..bu objelerden edinen olursa buraya yazsın..

BEREKETLE SEMBOLÜ OLARAK DÜNYADA KULLANILAN OBJELER
EKEKO
Güney Amerika’nın Ant Dağları Bölgesi’nde en popüler ev koruyucusu, Aymara şans tanrısı ve bereket tanrısı Ekeko’dur. O’nun heykelciğini eve yerleştirmekle, her türlü talihsizlikten korunulacağına ve bütün dileklerin gerçekleşeceğine inanılırdı.
Ekeko özgün şekliyle taştan yontulmuş yerli bir kamburdu. Modern çağlarda taş yerine parlak renklere boyanmış seramik kullanılmış ve İspanyollar’ın etkileriyle yerli insanın bütün dileklerini sırtında taşıyan beyaz derili, açık ağızlı, bıyıklı bir figüre dönüşmüştür.
Ekeko 25 Ocak’ta bir festivalde kutlanır, bir sonraki yılda şans getirmesi için Kızılderili pazarlarındaki Şaman lardan yeni heykelcikleri satın alır. Yeni yıl için özel istekler de sıralanır ve bunlar örneğin minyatür bir yiyecek torbası, minyatür bir televizyon ya da paralar olarak boynuna asılır. Şaman, Ekeko’yu eve götürülmeden önce bir buhurdanlığın dumanından geçirerek kutsar.
Özel dileklerle örtülü olan Ekeko yeni sahibinin evine yerleşir ve ev sahibi kendisine içki, koko yaprakları ve bir sigara ikram ederek tanrıyı memnun etmeye çalışır. Ekeko’nun ağzının açok olması yakılan bir sigaranın dudakları arasına yerleştirilmesi içindir. Eğer Ekeko, sigarayı içmeye devam ederse, yıllık dileklerin gerçekleşme olasılığı artacaktır.
Bugün yaklaşık 2 milyon insan hâlâ dört bin yıllık Aymara dilini konuşmaktadır. Bunlar aslında Bolivya’daysalar da Peru ve Şili’nin kuzeyine de yayılmışlardır. Katolik Kilisesi’ne bağlı olmakla birlikte özellikle yıllık festival ve kutlamalarda, Ekeko gibi eski gelenekleri sürdürmektedirler.
SAMAN KUKLALAR
Saman kukla özgün haliyle bir bereket töreninin parçasıydı. Harman mevsiminde ürün biçilirken, Buğday Ruhu biçilmemiş ekinlerin arasına kaçmak zorunda kalırdı. Eğer bu düşüncesizce biçildiği taktirde Koruyucu Buğday Tanrıçası’nın yok edilmesiyle bir sonraki yıl ürün alınamazdı. Çiftçiler bu felaketten korunmak için bu son demetin samanından küçük bir Ana Tanrıça figürü yapıp evlerine götürürler, onun bir sonraki bahara kadar özenle saklarlardı.
Ana Tanrıça’yı hasat mevsimi geçtiğinde evlerine taşırlardı (aynı zamanda Harman Kraliçesi, Yaşlı Kadın, Bakire, Cadı diye de anılırdı.) evde çiftçileri gelecekteki kıtlıktan korurdu. Bahar gelince yine tarlaya götürülür, ruhunun bir sonraki yılın ürünün tohumlarına geçmesi sağlanırdı.
Tarım makineleştikçe çiftçilerin batıl inançları da azaldı ve Buğday Tanrıçası önemini kaybetmeye başladı. Saman kuklalar da halk kültüründen silindi. Ancak birkaç uzak bölgede devamlılığını sürdürebilenler yirminci yüzyılda dekoratif bir form olarak yine ortaya çıktı. Putperest önemleri tümüyle göz ardı edildi ve sembolizmleri unutuldu.
Günümüzde Herefordshire Yelpazesi, Sakallı Yelpaze, Galli Kukla, Boyun Kuklası ve Toprak Ana diye anılmaktadırlar. Bu daha eski formların dizaynından söz konusu sembolizmin yoğun bir cinselliğe sahip olduğu görülmektedir. Buğday Tanrıçası ürünün bereketi ile ilişkili olduğundan ve sembolik olarak kadın formunu aldığından, bir sonraki adımın onun üreme organlarına yönelmek olması kaçınılmazdı. Geleneksel yelpaze şekli aslında kadın üreme organının abartılı bir biçimidir. Bunlar masum gözleri rahatsız etmeyecek kadar soyutlaşmışlarsa da, puta tapma dönemindeki doğurganlık tapınma araçları olarak uzun geçmişleri, gerçek mahiyetleri konusunda kuşkuya yer bırakmamaktadır. Evlerde ve sanayi çağı öncesi çiftliklerin duvarlarında ilk çiftçilerin yaşamları için o kadar önemli olan verimli toprakların mükemmel koruyucularıydı.

  Alıntı ile Cevapla