Binbaşı
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| hayattan bir yazı Birisi ağladığında, üzüldüğünde, zihnini düşünceler işgal ettiğinde, o an hangi ruh hali içindeyse o hali paylaşmak, o hali süratle yaşamasını ve tüketmesini sağlamak çok daha doğru görünüyor bana. Çünkü insana dair her ne varsa geçip gidiyor. Sevgilin doğum gününü unuttu, kızıyorsun. Ne kadar kızarsan kız bir süre sonra geçiyor. Aşk acısı çekiyorsun gün geliyor, o da kayboluyor. Üzülüyorsun, güzel sözler duymak istiyorsun, sevgi sözleri işitmeye muhtaç oluyorsun ve bir süre sonra bu da yok olup gidiyor. Bu ruh halleri ve takıntılar gökyüzünde rüzgarla süreklenen bulutlar gibi. Durmaksızın hareket ediyorlar. Bunu idrak edince biliyorsun ki hava durumu değişecek, üzüntü, kızgınlık, sıkıntı, takıntı, özlem, her ne yaşıyorsan bir süre sonra geçip gidecek.
Sıkıntın olduğunda, sıkılmamaya çalışmak, sıkıntının daha uzun sürmesine sebep olur. Sen sıkılmamaya uğraştıkça, sıkıntı gözünün önünden gitmez, akıp giden bulutlar bir fotoğraf gibi havada asılı kalır. Endişeler, panik atak ve sosyal fobi halini alır. Kendini bırakırsan, içinden geldiği gibi o sıkıntıyı yaşarsan çok geçmeden kaybolduğunu görürsün. Burada önemli olan yaşadığın ruh halinin farkında olman. Gökyüzünü kaplayan kara bulutların geçip gideceğini, mavi gökyüzünün tekrar ortaya çıkacağını bilen biri gibi kendini seyretmek yerine, o kara bulutları kendinle özdeşleştirirsen, o kara bulutlar içinde kaybolur ve kendini farkedemezsin.
İçinde olanları seyret. Küfür etmek mi istiyorsun, küfret! Kalkıp tepinmek mi istiyorsun, hemen kalk tepin! Bağırmak mı istiyorsun, yüzünü bir yastığa göm ve içinden geldiği gibi bağır. Tüm bunları yaparken ne yaptığının farkında ol. Bağıran, tepinen, küfreden kendini seyret. Bunları yaparken kendini nasıl seyredeceğini bilemeyebilirsin. İnsan bir yandan bağırırken diğer yandan nasıl sessizce oturup, sinema salonunda bir film seyreder gibi kendini seyredebilir? Bu çelişkili görünür. Fakat değildir. Meditasyon bu noktada herkesin işine yarar.
--------------------------------------------------------------------------------
Meditasyon Nasıl Yapılır?
Rahatsız edilmeyeceğini bildiğin rahat bir yere uzan. Gözlerini kapa. Hızla nefesini içine çek, ta ki daha fazla nefes alamayıncaya kadar. Daha fazla nefes alamadığın noktada nefesini hızla dışarı ver. Kumsalda oturup dolunay zamanı gökyüzünü seyrettiğin bir geceyi hatırla. Dalgalar kumsala gelir ve geri çekilir. Bunun bir ritmi vardır. Dalgalar gelir ve kum taneleri arasında içi hava dolu binlerce kabarcık oluşur. O kabarcıklar insanda güzel bir his bırakan hışırtı sesini yaratarak patlarken deniz geri çekilir. Nefes alıp verirken o ritmi yakalamaya çalış. Dalgaların kumsalı okşaması gibi nefesini al ve geri çekilmesi gibi nefesini bırak. Nefesini hızla al ve hızla ver. Bunu yapmak için dikkatini nefesinde topla. Aksi halde çok geçmeden uykuya dalarsın Onbeş yirmi kez nefes alıp verdikten sonra bedenin gevşeyecek ve oksijene doyacak. Daha fazla havaya ihtiyacın olmadığını fark ettiğin bir anda, nefesini son bir kez dışarı ver ve bekle. Nefes alma. Nefes verme. Sadece bekle. İlk zamanlar, nefessiz kalacağın endişesiyle ufak bir rahatsızlık hissedebilirsin. Bu normaldir. Nefessiz kalacağın endişesini yaşadığın anda tekrar, hızla, olabildiğince çok nefes al ve takiben hızla ciğerlerini boşalt. Havasız kalmana imkan yok, rahat ol, tüm kontrol senin elinde. Tekrar nefes al, nefes ver ve bekle. Nefes almaksızın beklediğin o noktada kendini güvende hissettiğinde, kendini seyretmeye başla. Nefes alma ihtiyacı tekrar oluşana dek öylece bekle.
--------------------------------------------------------------------------------
Kendini seyretmek nasıl olur?
Bir süre hızla ve derin nefes alıp verdin. Bedenin havaya doydu. Bir noktada nefes almayı bıraktın. O noktaya dikkat et. O noktada kendini görebilirsin. İlk tecrübelerinde farkedemeyebilirsin, bu çok normal. Sen bir gün farkına varana dek, günlük hayatın içinde düşünceler ve duygular kendiliğinden oluşur ve sen bunların içinde sağa sola, içeri ve dışa savrulursun. Nefes almayı bıraktığın o zaman diliminde düşüncelerin ve duyguların nasıl oluştuğunu görebilirsin. Çok geçmeden farkedersin ki sen dev bir okyanus üzerinde seyahat eden bir balıkçı kayığı gibi narinsin. O kayık hep orada olmuş, fırtınalarda savrulmuş, güneşli ve açık günlerde güneş ışığıyla kavrulmuş, üzerine yağmurlar yağmış ama tüm bunlar olurken kendini hiç farketmemiş. Aynı bu kayık gibi okyanus yüzeyinde gezindiğini görüverirsin. Yeterince sessiz kalır ve beklersen, bir anda, okyanus yüzeyine bir şişe çıkıverir. Sanki diplerden bırakılmış ve içinde hava olduğundan yüzeye fırlamış gibidir. Şişe yüzeye vardığında, içinde bir not olduğunu görürsün. Şişeyi açar, içindeki kağıda bakarsın. Kağıtta şöyle yazıyor olabilir: “Karnım Aç, Yemek Bul” ya da “Seks Yap!” ya da “Tuvalete Git!” Düşünceler böyle oluşur. Duygular böyle oluşur. Nefes almayı bıraktığın o noktada kendini görebilirsin. Aynı okyanus yüzeyine çıkan şişe gibi. O şişenin içinde ne yazdığına bakmak gibi.
Günlük hayat içinde, okyanus yüzeyine sayısız şişe çıkar. Öyle ki her bir şişeyi açmak, içinde hangi mesaj yazıyor okumak zorlaşır, hatta imkansızlaşır. Endişe içinde o şişeleri yakalamaya ve içinde yazan mesajı bulmaya uğraşırsın. Bulduğun mesajları okur, ne yapman gerektiğine karar verirsin. Bazı durumlarda ne yapman gerektiğini bilemezsin ve endişelenir ya da bir yerde sıkışmışsın gibi kapalı yer korkusu sarar içini. Ne yapmakta olduğunu fark ettiğinde şişelerin sayısı hızla azalır. Huzuru hissetmeye başlarsın. Bir süre sonra okyanusa dalar, derinlere doğru süzülürsün. Önce korkarsın. Sonra o dalışları sever ve ararsın.
Nefes almayı bıraktığın o noktada düşünce ve duyguların sana ulaştığı anı yakala. Başlarda düşünce ve duyguları yaşayıp bitirdiğinde farkedeceksin. Sonra düşünce ve duygularını yaşarken farkına varacaksın. Devam ettikçe, giderek düşünce ve duyguların başladığı anı yakalayacaksın. O anı yakaladığında düşünce ve duygunun kendiliğinden kaybolduğunu deneyimleyeceksin. Farkına vardığın anda düşünce ve duygular kaybolur. Onların orada var olma sebebi seni haberdar etmektir. Sen farkına vardığında görev tamamlanır. Daha fazla zihnini meşgul etmelerine gerek yoktur.
Bunların hepsi tek bir meditasyon sırasında gerçekleşmez.
Önce dalgaların bir kumsalı okşaması gibi, aynı o ritmde nefes alıp ver. Nefesini hızla al, hızla ver. Ciğerlerini alabildiği kadar havayla doldur ve arkasından boşalt. Havaya doyduğunu anladığın bir anda, son kez nefes al, ver ve o noktada nefes almayı kes. Bunu hergün fırsat buldukça tekrarla. On dakika, beş dakika, yarım saat, içinden geldiği gibi. Düşünce ve duygularını farketmekte ustalaştığında okyanusa dalabilir ve bedenini keşfetmeye başlayabilirsin. Bu çok eğlencelidir. Çok keyifli bir deneyimdir. Kendi bedeninde seyahate çıkmak gibidir. Her birimiz kendi evrenlerimizde yaşıyoruz. O evreni keşfe çıkmak, keşfedilmemiş yerlere ulaşmak, insanın kendinde var olduğunu bilmediği pek çok şeyi keşfetmesini sağlar.
--------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------
Not: Burada anlattığım kendi deneyimlerime dayanan bir meditasyon tekniğidir. Onlarca farklı meditasyon tekniği var. Bu meditasyon teknikleri içinde bazıları, senin için dikilmiş bir elbise gibi üzerine otururken, bazılarıyla bir türlü uyum sağlayamazsın. Eğer bir teknik sana uymuyorsa, seni rahatsız ediyorsa, hiç üzülme, tekniği değiştir. Meditasyon insanın herhangi bir şekilde kendini kasmadığı, kendiyle başbaşa kaldığı, rahatlayıp huzur bulduğu bir beden ve zihin halidir. Burada anlattıklarım sana uymuyorsa değiştir. Ayrıca dilersen meditasyon müzikleri de dinleyebilirsin. Ben kimi zaman müzikle kimi zaman da çevremdeki sesleri dinleyerek meditasyon yapıyorum. Tavsiye ederim.
--------------------------------------------------------------------------------
alıntı Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ yokluk ,varlıgın aynasıdır. Dünyayı isterken de sus, Bir dileğe kavuşmak isterken de. Öylece seyre dal gitsin… mevlana |