Üsteğmen
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 425
Tesekkür: 590
607 Mesajinıza toplam 3,768 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Siyahça'nın Beyaz Sayfaları teşekkür ederim günlüğü yasaklı arkadaşım...ben seni sinirli biri sandığımdan fazla bulaşamadım, artık bundan sonra telafi ederiz... canım günlük; ben iyiyim de, biri kötü...dostun kötü olunca nasıl iyi hissedersin ki? bir anda tüm 'bunda da vardır bir hayır, kısmet böyleymiş, iyi tarafından bakalım' vs. dediğim herşey gözüme kötü görünmeye başladı! mesela nohut gitti akşam...gönderdik...çok ağladı giderken...bilseniz, daha küçücüktü o...zaten bebecikken gelmişti öksüz, beni annesi sanıyordu, beni ne zaman yatar vaziyette görse (yani 24 saat!) mırlayarak sokulup boynumu vampir gibi emmeye çalışıyordu deli! önce zapınk sandım korktum ama Beyaz, 'seni annesi sanıyor, süt arıyor' deyince katlandım mecburen... bulutun aksine nohut sürekli üşürdü, bulutun uzun kabarık tüyleri vardı, nohutsa bencileyin keldi! (Allahım ağız tadıyla bi üzüleyim yaw, gıdıklamayın artık!) cinsleri farklıydı bulutla nohutun...huyları da...bulut evimizin özgür delikanlısıdır, canı isteyince kapı önüne yatar, anlarız ki gitmek istiyor, kapıyı açarız gider, gezer, gelir...bazen bir-iki gün uğramaz nankör! büyüdü artık tabi... nohutsa tüm gün oynamak, tırmalamak, sokulup uyumak bilir sadece...en son bacağımıza ağaç muamelesi yaparak tırmanmayı öğrenmişti...çok temizdi, haylaz...daha ilk günden kumun yerini keşfetmişti...(balkondan gelen kesif kokuyu takip etmiş olsa gerenk!) işte, biz dört bebişimiz var diyorduk, iki kedi oğlan, bir kız bir erkek insan... sonra geçen gün bizim kedi cinsiyet uzmanı babamız, 'aaaa bu nohut, erkek değil dişiymiş!' demez mi?! sonra da tam bir koç disipliniyle seçeneklerimizi sıraladı beyimiz: ya kısırlaştırılacak, ya evden gönderilecek, ya da ev müebbet hapsi! (Allahtan idam midam demedi!) büyüyüp, yaşlanıncaya kadar onu hapsetmeye hakkımız yoktu, kısırlaştırma şeysini de ben sevmiyorum, hayvanceğizin en doğal içgüdüsünü elinden almak bu... mecburen vedalaştık...büyüyünce ayrılmak daha zor olurdu...Beyaz, neden üzülmediğimi, onu öperek göndermediğimi sordu, cevap vermedim...veremedim...bunun yerine bininci kez izlediğimiz 'babam ve oğlum'u açıp bir güzel göz ve burun sıvılarımı saldım ortaya! eskiden olsa erkeklerin neden bizlerden daha şanslı yaşadığını düşünüp, sinir olurdum! bulut efendi yine, kafasına esince gelip yemek menüsünden memnun olduğu sürece kalacak, canı sıkılınca da gidecek...(ciğerden başka şey de yemez pis!) nohut da sosis severdi en çok... (gerçi o ne bulsa yerdi, haşlanmış papatesi yemeyince epey bir şaşırmıştık!) hüfff bak nasıl çenem düştü yine günlük, canım sıkılıyor! dostu merak ediyorum...dönünce konuşacağız, ben onu gıdıklarım, güldürürüm belki, o da ölmekten vazgeçer sonra...hayat ölünecek kadar da ciddi değilmiş be dost...gülüverince geçiyor...valla bak...defalarca gidip gelmiş biri söylüyor bunu sana... hayat gerçekten komik...ben çocukken bile Tanrının yukarıdan bizi izleyip kahkahalarla güldüğünü sanırdım! (tövbe haşa, gülme çarpılırsın uzayan teoman!) sonra sonra yakınımdakiler, Tanrının gülmekten çok öfkelendiğini, suratı asık, bol gökgürültülü, sıfırcı...olduğunu öğretti sağolsunlar! yine de ben arada bir de olsa teee yukarıdan halime bakıp gülen biri olduğunu hayal ediyorum... *saçmalama kapasitem doldu, malzeme bitti, daaalıınn!
__________________ Evrenin sonsuz seçenek ve sınırsız bolluktan oluştuğunu biliyorum. Ben, yaratılışım itibarıyla, hayatta her şeyin en iyisini hak ediyorum… Sonsuz bolluk içinde, benim ve ailemin ihtiyaçları fazlasıyla ve kolaylıkla karşılanır ve ben sevgiyle hayatıma alırım. Ben, şimdi, kendim ve ailem için, zenginlik ve refah içinde olmanın özgürlük ve güven duygusunu hissetmeyi seçiyorum.(ismira insanından hediyedir!) |