Üsteğmen
Üyelik tarihi: Oct 2008 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 316
Tesekkür: 2,142
323 Mesajinıza toplam 3,530 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Ölümsüz Üstatların Yaşam ve Öğretisi-Baird T. Spalding Ölümsüz Üstatların Yaşam ve Öğretisi-İkinci cilt Grubumuzun şefi “Bir arzu ifade edilir edilmez gerçekleşebilir mi ?” diye sordu. Ev sahibemiz bu soruyu şöyle yanıtladı: “Eğer arzu doğru biçimde ifade edilmişse gerçekleşir. Arzunuzu ifade ederken olumlu sözcükler kullanın. Arzu ettiğiniz mükemmel durumdan başka bir şeyi ifade etmeyin. Sonra da ruhunuza sadece ve sadece o tohum fikri ekin. Hastalığınızın iyileşmesini değil mükemmel sağlığı tezahür ettirmeyi, uyumsuzluktan, sefaletten ve sınırlamalardan kurtulmayı değil uyumu ifade etmeyi ve bolluğu yaratmayı dileyin. Tüm olumsuzlukları eski bir giysiyi çıkarıp atar gibi fırlatıp atın, çünkü onlar artık eski ve size küçük gelen şeylerdir. Onlara dönüp bakmayın bile, çünkü onlar hiçbir şeydir. Arzunuzun ne zaman, nerede gerçekleşeceğini Tanrıya bırakın. Yapmanız gereken tek şey sadece isteğinizi bildirmek ve onu istediğiniz o anda aldığınızı bilerek kutsamak, yani Tanrıya şükretmektir. Sürecin tüm ayrıntıları Baba’nın işidir.
“Diyelim ki arzu ettiğiniz şey buzdur. İşe buz sözcüğünü gelişigüzel biçimde söyleyerek mi başlarsınız? Eğer böyle yaparsanız gücünüzü her yöne dağıtmış olur, hiçbir şey elde edemezsiniz. Önce arzu ettiğiniz şeyin zihinsel bir resmini oluşturmalı, bu görüntüyü elde edene dek onu yeterince uzun süre zihninizde tutmalı, sonra o görüntüyü tamamen bırakıp direkt Evrensel Tanrı Özüne bakmalısınız. Bu Özün Tanrının bir parçası olduğunu, dolayısıyla sizin bir parçanız olduğunu ve bu Özde ihtiyaç duyduğunuz her şeyin bulunduğunu, Tanrının bu Özü size kullanabileceğiniz kadar hızlı bir biçimde aktardığını ve bu kaynağı asla tüketemeyeceğinizi bilmelisiniz. Arzularını gerçekleştirmiş herkesin, ister bilinçli isterse bilinçsiz arzusunu bu Özden yaratmış olduğunu anlamalısınız. Şimdi düşünceniz ve vizyonunuz tek merkezi atomda, Tanrıda sabitlenmiş olarak arzunuzu onun üstünde damgalayana dek o atomu tutun. O zaman o atomun titreşimini buza dönüşünceye dek düşürmüş olacaksınız. Sonra o atomun çevresindeki tüm atomlar hızla arzunuza itaat edecek, onların da titreşimi düşecek ve sonunda onlar da merkezi parçacığa yapışacaklardır. Böylece bir anda istediğiniz buza sahip olacaksınız, bunun için çevrenizde su olması da gerekmez, sadece o ideale ihtiyacınız var.”
“Sizler ruhsal olanın maddi olanı kuşattığını ve ondan üstün olduğunu keşfedeceksiniz. Ruhsal olanda yüksek bir yasa bulunduğunu, bu yasaya uyduğunuzda başarıya ulaşacağınızı göreceksiniz. Ruhsal olanda, mekanik ya da maddi olandan daha fazla gizem olmadığını da göreceksiniz. Şimdi size zor görünen şeyler basitleşecek, tıpkı maddi olanın üstesinden geldiğiniz gibi onların da üstesinden geleceksiniz. Burada gerekli olan tek şey sürekli çaba göstermektir.”
“Biz tüm Zeka ile bir olduğumuzda, kendimizi o Zekanın gerçek bir parçası olarak kabul ettiğimizde ve onun Büyük Prensip, yani Tanrı olduğunu bildiğimizde çok geçmeden Evrendeki tüm Zekanın bizimle birlikte çalıştığının bilincine varırız. Ayrıca tüm büyük Zekanın olduğu gibi, bedenin her bir hücresinin zekasının da bizimle kusursuz bir uyum ve birlik içinde çalıştığını idrak ederiz. Bu ittifak kurduğumuz Kozmik Zihindir. Gerçekten de biz o Zihnin ta kendisiyiz, Evrenin Öz Bilinciyiz. Bunu hissettiğimiz anda kimse tanrılığımızı engelleyemez.
“Gerçeğin tümü Büyük Prensiptir, Tanrıdır. Sonsuzluktaki her şey, her doğru sözcük ya da düşünce Büyük Bütünün, Evrensel Gerçeğin bir parçasıdır ve biz o Evrensel Gerçeğiz. Bu birliği idrak ettiğimizde ve Gerçekle bir olduğumuzda tüm Gerçeği arkamıza alırız. Böylece karşı konulmazlığımız artar, dalgaya güç veren şey ardındaki okyanusun gücüdür. Bu ister bireyler, ister gezegenler, yıldızlar, atomlar, elektronlar ya da en minik parçacıklar olsun her durumun, her formun, her varlığın toplamı Sonsuz Kozmik Prensiptir, Tanrıdır. Hepsi birlikte Evreni, Zihni, Kozmik Zekayı, Ruhu, Kozmik Sevgiyi, yani Tek ve Sonsuz Bütünü oluşturur. Eğer bir birim kendini bütünden ayırırsa bu Prensip Varlık için bir fark yaratmaz, ama o birim için büyük fark yaratır. Okyanus bir su damlasının kendinden ayrıldığının bilincinde değildir, ama su damlası ona geri döndüğünde okyanusun bilincinde olur. Gerçek şu ki her şey Birdir, Tek Özdür, Tek Bedendir, tüm insanlığın Büyük Tanrı Bedenidir. Tanrının Büyük Sevgi, Işık ve Yaşamı bu bedeni Tek Bir Bütün olarak birleştirir.”
Söz hastalık ve şifadan açılınca Bagget İrand adlı dostumuz şöyle dedi: “Hastalık düşüncesi ve hastalık sadece neden ve sonuçtur. Nedeni silin, bağışlayın o zaman sonuç da ortadan kalkar. Yanlış inancı silin hastalık son bulur. Bu İsa’nın başvurduğu tek şifa yöntemiydi. O yardım ettiği insanın bilincindeki yanlış imajı silmiştir. Önce kendi düşüncelerini Tanrısal Zihnin düşünceleriyle birleştirerek bedeninin titreşimlerini yükseltir, düşüncelerini sürekli Tanrısal Zihnin mükemmel insan idealiyle uyum içinde tutar, böylece bedeninin titreşimleri Tanrısal Zihnin titreşimleriyle uyum içine girerdi. Sürekli Tanrısal mükemmelliği düşünerek bedeninin titreşimlerini yükselttiğinde, karşısındaki kötürümün titreşimlerini bilincinden kötürümlük imajını silebileceği noktaya dek yükseltirdi. Sonra da adama kalk yürü derdi ve adam kalkıp yürürdü. O anda kusursuzluk bir anda gerçekleşir ve bağışlama tamamlanırdı. Eğer kusurluluğu seçerseniz, sonuç kusurluluk olana dek titreşimlerinizi düşürürsünüz, yani ektiğinizi biçmekten kaçamazsınız. İsa’nın tüm şifaları zihinsel nedeni ortadan kaldırmaya dayanıyordu.
“Yakında düşüncenin evrendeki en güçlü etken olduğunu kavrayacaksınız. Düşüncenin Tanrısal Zihinle dünyadaki her hastalık ya da uyuşmazlık arasında arabulucu olduğunu da göreceksiniz.”
__________________ Nasıl nefes alacağınızı düşünmezsiniz, sadece nefes alırsınız. Dış koşulları yaratan içimdeki parçamı iyileştirmesi için, sevginin ruhunu yardıma çağırdım.
Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var: kendi için.
“İçine baktığında, bunu sevgiyle yap.”
Joe Vitale |