"unutmam gerekiyor ama unutmak isteyen kim?"
demişsin.. bence de, neden unutasın ki?? Benim de bir lise anım canlandı kafamda, siyahça'nın yazdıklarını okuyunca, bir çocuk sevmiştim ben de sonra en yakın arkadaşımla sevgili olmuşlardı.. ve ben ona bir mektup yazmıştım hayalkırıklıklarımı, kızgınlıklarımı ve birlikte geçirdiğimiz güzel günleri anlatan, dalgalanıp da durulmayan bir mektuptu..
son satırları aynen şu :
Bir gun geri gelirsen eger, sana sırtımı ceviremiceimi zaten biliyosun..simdi bu yuzden kacıyorsun.. ilerde bunun degerini anlarsan da zaten yanımda olucaksın.. Ya hep ya hic..O yüzden simdi git… Bugun alıstırdım kendimi, senleyken sensizlikle yasamaya.. aslında sen olmayan senin yuzune bakmaya.. gercek seni beklicem.. fazla umutla diil belki ama derinden bi baglılıkla…"
bu umutlanmadan ama olur da bir gün dönerse diye içimde ona karşı hep sevgi ve şefkat barındırarak bekleyişim sonuçsuz kaldı... ama ben içimi öyle rahatlattım ki! O geri dönmedi, ama ben de bu mektuptan sonra sildim onu aklımdan.. Bir gün geri dönecek olursa karşılaşacağı kapı aralık olacak, sen o kapıyı kapatma hiç.. ve kendini de düşünüp düşünüp yıpratma... herşey olacağına varır, hele ki aşkta "hayırlı olsun" hiç de boş bir söz değildir ve kısmet gerçekten vardır.. güzel anılarınızla sakla onu, bir kutuya kaldır, emin ol bir süre aklın o kutuda olacak sonra unutacaksın... ara ara hatırlayıp gülümseyeceksin.. belki buruk bir gülümseme olur.. ama o da hayatın cilvesi.. :)
ha bir de : ben zamanında çok aşığım çok aşığım diye diye, bana zarar vereceğini bilen ve bu sebeple benden uzaklaşmış bir adamı resmen tırnağımla kazıyarak hayatıma yeniden çektim.. ve o adam sonunda bana zarar verdi... "hayırlısı olsun" bu yüzden denir işte. Bazen insan fark etmeden belasını arıyo yani