10-07-2009, 10:37 AM
|
#47 (permalink)
|
Redflowers
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 3,010
Tesekkür: 28,441
2,242 Mesajinıza toplam 14,584 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: Derindeki Yara- Ruhu Korku ve Acılardan Arındırmak 70.Gün Kabulleniş diliyorum. Onu katlanmayla karıştırmayacağım. Bu olumlama izin vermekle ilgilidir. Hoşgörü, fazla özgürlük verdiğinizde insan doğasının vahşileşeceği ve yıkıcı olacağı yönündeki eleştirilerin direnciyle karşılaşır. Geçmişte her ne olmuşsa, bedel ödeyenlerin karşısına kötülüğün büyük canavarları mı çıkmıştır? Burada insanın pasiflikle kabullenme arasındaki farkı görmesi gerekir. Sizi kabullenen kişi sizin her istediğinizi yapmanıza izin verecek değildir. Ruh, kimsenin kendisini kötülüğe ve yanlış davranışlara teslim etmesini istemez. Kötü davranışlar ortaya çıktığında adalet duygumuzu göreve çağırmalıyız. Günahtan nefret etsek bile günahkardan nefret etmeyiz. Bu ayrımla kabullenmenin anlamı anlaşılabilir. Kabullenme, ruhların eşitliğini kavrayabilmemiz demektir. Böylelikle, ruhun herkesi içinde olduğu gerçeğini kabullenirsiniz. Günahkarın kötülükten çok, üzüntüden böyle davrandığına inanmak ahlakçılar için zor olabilir. Hataları, sevgi ve anlayış için bir çağrı olabilir. Tüm insanlar bunları hak eder. Hareketleri bir cezaya neden olsa bile, bu onların da Tanrı’nın çocukları olduğu şeklindeki konumlarını geçersiz kılmaz. 71.Gün Kendime bir günahkarım diye saldırmaksızın günahlarımı araştıracağım. Bu olumlama kurtarmakla ilgilidir. Güçlü bir ahlak anlayışı olan insan günahkarı değil günahı düzeltmeyi çok zor bulur. Bir yanlışa karşı yükseltilen sesler bir biçimde sürer ve kişinin de bedelini ödemesini ister. Temelde bu amaç sadece anlamsız olmakla kalmaz aynı zamanda olanaksızdır. Hareketlerin bedeli kötünün iyiyle değiştirilmesiyle ödenir. Yanlışı değiştirir ve borcunuzu ödersiniz. Bu süreçte ruhunuzu korumak isterseniz ruhun sizi korumak için orada olduğu gerçeğini kaçırmış olursunuz. Suçluluk bizi günahlarımızı (bilinçli yanlış davranışlar olarak dindışı bir anlamda tanımlanmıştır) düzeltmeye yönelttiğinden bizi genellikle olumlu bir duyguya sokar. Ama suçluluğu çok ileri götürmek zarar vericidir. Korku ve öfke benzeri çoğu enerji gibi suçluluk da kutusundan bir kez çıktı mı kendi isteğiyle gitmez. Suçluluk kararının tekrar tekrar ortaya koyar, yararlı olabileceği zaman çoktan sona ermiş olsa bile. En ahlaklı insanlar önemsiz günahlar ya da hatta günah bile sayılmayacak şeylerden ötürü acı çekme eğilimindedirler. Bu yüzden size karşı her türlü saldırıyı geri püskürtün. Bu kendi kendinize işkence alışkanlığı sizi asla ruhunuza götürmez, sadece sizi daha derin bir yalıtılmışlığın içinde bırakır. 72.Gün İçimdeki potansiyeli kullanmanın hoşnutluğunu yaşamayı diliyorum. Bunu zevkle karıştırmayacağım. Bu olumlama mutlu olmak denilen durumla ilgilidir. Egonun zevk araması doğaldır, bulduğunda bunun mutluluk getireceğini düşünür. Ama zevk acının ilacı değildir. Eğer üzüntülüyseniz, hangi miktarda olursa olsun dışarıdan gelecek zevkin kederinizi gidermeye yararı olmaz. Bu, egonun varsayımlarını boşa çıkarır ama yine de zevki reddetmenin anlamı yoktur. Tersine mutluluğun başka kaynaktan geldiğini bilmemiz gerekir. Bu kaynak nedir? Bu içimizde yatan değişmez temeldir. Eski bilgelerin söylediği gibi hepimiz bunun bir rüyadan uyanmak gibi olduğunu biliyoruz. Ruh bu kadar kolayca anlaşılır. Ona uyanma anını bir kez yaşayınca zevk rüyası gerçekliğini yitirir. Bu uyanmanın tekrar tekrar olması gerekir. Bu uyanık, neşeli, canlı, özgür ve sınırsız varlık anlarını fark etmelisiniz. Öz, güneş gibi gelir gider. Bir kez bulutlardan kurtulduğunda sürekli parıldadığı görülecektir.
__________________ Ben Tanrı'nın bir çocuğuyum ve Dünya denen bu yerde olmaya layığım. Ruhun adına, şifamı birlikte-yaratıyor ve titreşimimin değişmesini seçiyorum. Tanrım, kontratımı gerçekleştirebilmem için bilmemi istediğin şey nedir? |
Offline
| |