Pamukk Nickli Üyeden Alıntı
Bana Arkadaşını Söyle... “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim”. Hayatımıza dokunan her şey ve her kişi, bizden aldıkları enerjiyi, bize yansıtmak için hayatımıza girerler. Bize, bizi anlatan ipuçlarıdır. Kendimizde karşılığı olmayan bir enerjiyi hissetmeyiz, fark etmeyiz, o enerjiyi tanımadığımızdan çevremizden de göremeyiz. Çevremizdeki olaylardan ve kişilerden etkilenme nedenimiz budur. Kendimizden bile sakladığımız yönlerimiz, korkularımız, kotu huylarımız bize, birer mesaj veriyordur aslında. Hep aynı olaylar, hep aynı konular, her aynı tarz sorunları olan kişiler ve birçok HEP’ler girmiştir hayatımıza ve girmeye devam edecektir. Ta ki biz arınmaya niyet edene kadar. Hawaii iyileşme ve arınma tekniği olan Ho’oponopono’ya göre, hayatımıza dokunan her kişi ve olay bizim arınmamız için bizlere sunulmuş bir fırsattır. Her kişi, kendi evreninden sorumludur. Etrafında gördüğü her durum ve özellik kendisinden kaynaklanır. Ho’oponopono direkt olarak “revize etmek, edite etmek, düzenlemek veya doğru hale getirmek” anlamına gelir. Ho’oponopono şifacıları, herhangi bir durumu iyileştirmek için, kişinin önce kendisini durumun içinde yansıtılan ne ise ondan iyileştirmesi gerektiğini anlar. Böylece kendini iyileştirdikçe, çevresinde kendisinden kaynaklanan durum ve kişiler şifalanacaktır. Etrafımızdaki her şey, bizim birer görüntümüzdür. Ne görüyorsak biz o’yuz. Ektiklerimizi biçerek karmalarımızı tamamlıyoruz. Karmalarımız, aslında henüz biçmediğimiz kendi ektiklerimizdir. Ektiğimizi biçeriz ve döngü tamamlanır. O halde, karma dediğimiz, yaşadığımız ve yaşayacaklarımızın bütünü, yani kapatmamız gereken halkalarımızdır. Ama biçmeden, farkındalığımızı kullanarak ektiklerimizden arınabiliriz. Ho’oponopono’ya göre bu arınma çok basittir. Fark ettiğimiz ve arınmak istediğimiz durum için; s Fark etmemize yardım ettiği için teşekkür etmek s Bu durumu yarattığımız için özür dilemek s Tanrı’dan, oluşturduğumuz bu durum yüzünden, kendimizi affetmemiz için bize yardım etmesini istemek s Bu durum ve özelliğin kendimize ait olduğunu kabul edip, kendimizi sevdiğimizi söylemek. Hayatımızın gidişatını etkileyen korkularımız o nedenle var, aslında bize fark etmemiz için sinyal veriyorlar. Biz korkularımızı, aklımıza düşen bir fikirden, birinin bize anlattığı konularla oluşturuyoruz ya da rüyamızda görüyoruz. Tanrı aslında bize diyor ki " Sen bunu ektin ve biçeceksin, farkında ol ve mesajımı al, biçmeden, arındır kendini." Fakat farkındalığımız yeterli değilse, fark etmiyoruz. Bu mesajı birinden duyuyoruz, biri bize anlatıyor, karşımıza gelen bir tabela bunu anlatıyor, ya da rüyamızda görüyoruz vs. Bir sekil ve yol bularak Tanrı’nın mesajı bize ulaşıyor. Ama hiçbirini fark etmezsek, iste o zaman biçiyoruz. Korktuğumuz şeyler, potansiyel yaşayacaklarımızdır. Fakat tüm mesajlara rağmen arınmıyorsak, işte o zaman “Korktuğumuz başımıza geliyor”. Eğer arınmak için niyet ettiysek, o zaman her türlü kişi ve olayı çekeriz kendimize. Çünkü niyet etmişizdir bir kere, arınma fırsatları önümüze gelecektir. Üzerimize karma çekmek aslında bir fırsattır. Çevremizdeki kişilerden karmalar alırız. Farkındalık ile ve üzerine düşünerek, bu fırsatları degerlendirebiliriz, kendimizi ve çevremizi şifalandırabiliriz. Örneğin hediye aldığımızda teşekkür etmemiz ve sevgiyle kabul etmemiz söylenir. Çünkü hediye kabul ettiğimizde, karma alırız. Hediye alırken, sevgi ile kabul eder ve teşekkür edersek, karmamızı yakabiliriz. Yine arınmamız için sunulan bir fırsatı değerlendirmiş oluruz. Çünkü sevgi niyetiyle, teşekkür ve şükranla biz karmalarımızı yakıyoruz. Hayatımıza giren her kişi ve olay bizim hayrımızadır. Fark ederiz, üzerinde düşünürüz, kabul ederiz ve kendimizi arındırırız. Arınma, kendimiz ve çevremizi şifalandıracaktır. Tekamül amacımız, kendi özümüzü keşfetmek ve özümüze dönmekse, bizlere sunulan fırsatları değerlendirerek yolculuğumuza devam etmek hepimizin hayrınadır. Yazımı okuyarak, bana arınmak için verdiğiniz fırsat için herkese sonsuz teşekkürler. (Bir arkadaşın maili-yazı bana ait değildir:) |