Cevap: SORULARLA SEDONA NE KADAR ÖZEL VE NE KADAR AYRICALIKLISINIZ
Serbest bırakma yöntemini dünyada kaç kişi biliyor acaba!..?.Bir de dünya nüfusunu düşünün.Ve ne kadar ayrıcalıklı olduğunuzun farkına varın...Ne kadar da özeliz.Evet.Bu tam bir ayrıcalıktır.Bu ayrıcalığı kullanın ve yaşantınızın kurbanı değil kahramanı olun.Hadi eski kayıtları, sizi kızdıran hidetlendiren küstüren korkutan şeylere ya da insanalara bakarak altında-derinde yatan duygu kaydınızın farkına varın ve döne döne kendinize sorgu yapın.Hani bir bakıma çapraz sorgu gibi...Zihinin tuttuğu o his kaydını oradan silene dek tekrarlayın.Bıkmadan devam edin.Sonunda bırakacaktır.Serbest bırakmaya direnmeyi serbest bırakmayı deneyin.Neredeyse bir inanca dönüştürdüğünüz aslında altında isteklerin yattığı hislerin hiç de öyle kocaman dağlargibi falan olmadığını anlayacaksınız.Sabun köpüğü gibi,üzerinde durdukça sönüp gidecektir.
Serbest bırakma dahil birçok kişisel gelişim yönteminin teklifi ,insanın kendi qaderini kendi yarattığı yönünde bir güçlü savunma oluşturmakta...Oysa islam dahil birçok din rituellerinE neredeyse tamamen farklı olan bu yöntemleri takip eden anlayışlar, bu tıkanmayı aşmak adına olsa gerek ki,birtakım yaradılış ya da çoklu hayat alternatiflerini gündeme getirmekte,hatta bunlara delil anlamında hayat örnekleri sunmakta...
Bu noktada inanç özgürlüğü bağlamından uzaklaşıp kend inançlarımı empoze etme yoluna gitmek niyetinde hiç değilim.Dinin, bireysel bir tercih ve karar olduğu-inanç özgürlüğü temel hak olduğu kuralını benimsediğimden bahsettiğim biçimde algılanmak istemem elbette ama qader noktasını farklı bir açıdan irdelemek üzere, belki de sadece "serbest bırakma mucizesi "ile ölçüşen bir qader yaklaşımı ele alıyor olabilirim.
Bu bağlamda qader kelimesi etimolojik incelemde kök olarak QDR olup b u kelimeden türemiş mi-qdr , ta-qdr gibi ölçü anlamına gelen kelimeler oluşturulmuştur.
Buna göre belirli ölçülerle yaratılmış konuçlandırılmış bir yaradılış fonksiyonundan sözedilmekte olsa gerek.
O halde qader , öyle anlaşılıyor ki başlangıçda Yaratıcı ile sözleşip kabul edilen belki de temeli dört ana duygu olan "onay,kontrol,güven ve hayatda kalma" isteği ve bunlara bağlı yan duyguları içeren ve miktarını-ölçeğini Tanrının bildiği ölçekte bize yaşatılacak olan deneyimler listesi idi ve biz bunları loglayan zihninimizi aşacak ve bir feedback hareketi ile ilgili kayıtları silecek ,aldığımız gibi emaneti termemiz teslim etmek üzere eylemi tamamlayacaktık.Belki diyorum ,çünkü bunlar birer hipotez sadece...Kanıtlayana dek...
İnsan yaklaşık 12 yaşa dek temelinde o dört ana duygunun yattığı birsürü duygu depoluyor.Sonraki yaşlarda bir müddet bu loglarla -öğretilerle yaşamını sürdürüyor ama sonra, bir gün bişeyler oluyor...Hergünde -her olayda her insanda temelde bir benzerlik olduğunu farkediyor.Biraz iz sürdüğünde işte şimdi olduğu gibi "serbeset bırakma" gibi bir yöntemi öğreniveriyor...
Böylece başlangıçda deneyimleyip bırakmak üzere kabul ettiğimizi düşündüğüm temel duyguları resmeden olaylara tutunup kalmayı bıraktığımız anda "qader" dediğimiz belirli ölçeklerdeki duyguları aşıp o mükemmel öze ulaşmış oluyoruz.İnsanın böylesi kutsal ve benzersiz macerasını düşündükçe ne kadar da büyük bir sorumluluğu göze aldığımızı anlıyor gibi oluyoruz sanki..
O nedenle diyorum ki serbest bırakmayı öğrenenler -ne kadar da özelsiniz-ayrıcalılısınız-farkında-mısınız?
SEMİHA METE BAYDAR
__________________ Özür Dilerim, Lütfen beni affet, Seni seviyorum, Teşekkür ederim |