Alıntı:
**shamanic** Nickli Üyeden Alıntı
merhabalar ycihantekin.. hoşgeldiniz..
burada bir konuyu tekrar açıklığa kavuşturmaya çalışalım..
bahsettiğimiz suçluluk duyguları arabamızla yolda dikkatsiz bir şekilde giderken
bir kişiye çarpıp onu yaraladığımızda amaan napim bunun için suçluluk hissedemem ya oldu işte
davranış modelinin oturması değildir..
suçluluk doğru ile yanlış arasında ki farkı anlamamızı sağlayan histir...
kendini yeterince cezalandırdığında çok fazla suçluluk hissettiğinde karşılığında
ödüllendirileceğimiz bir durum değildir..
suçluluk duygusu kendini; affetme affedilme isteği olarak ifade eder..
her duygu gibi bu duygumuzunda dengede olması gerekmektedir..
hatalrımızdan ders alıp yanlışlarımızı düzeltme gücünü bize versede bastırdığımızda
ve ifade edemediğimizde kendimize yönelik varlığımızdan utanma.. acizlik.. içe kapannıklık..
yeme bozukluğu... cinsel isteksizlik.. bağımlılık.. tırnak yeme.. alkol v.b gibi bağımlılık..
özsaygı yitimi v.b gibi yansımalr olarak yaşamımıza akar..
bu duygu patladığında kişi utanmaz yüzsüz saldırgan sapkın hatta psikopat bile olabilir..
bu söylediklerim en basiitten en koplike olan durumlara örnektir..
bir çok kişi suçluluğun tam tanımını bilmez.. utangaçlık.. kızgınlık gibi yakın hislerle karıştırılabilir..
suçluluk : yanlış davranış kusurudur..
sağlıklı suçluluk duygusu insanı dürüstleştirir..
bundan dolayı telkin içeriğinde suçluluk duygusunun olumlu yanlarının normal olduğu vurgulanmakta
gereksiz suçlamalrdan ve kendimizi cezalandırmalardan özgürleşmenin üzerinde durularak
denge içerisinde bu duygunun yaşanması ve doğru bir şekilde kanalize olması sağlanmaya çalışılmakta..
suçluluk duygusu dengede ise hem özgün bir birey olup hemde ait olma uyumunu yakalayabiliriz..
bu uyum kurulamadığında başakalarını memnun etmeye çalışan.. kendi ihtiyaçlarının farkında olmayan
sosyal olduğunu zannederken gerçekte asosyal olan bireyler oluruz..
ya da tam tersi sürekli kendi bireyselliğini ön planda tutarak özgür olduğunu zannı içinde saygısızca etraftakileri kırıp geçiririz..
küçüklüğümüzden itibaren bir çok konuda gereksiz suçlamaları bilinçaltımızda depolarız..
bunlar hayata olan tavırlarımızı belirler..
geçen aylarda bir forum arkadaşımız bir örnek verdi;
oğlu ilkokulda yada anasınıfındaydı..
eğitmenliğe yeni başlayan bir sınıf öğretmeni sınıfta çok susamış olduğu için su içmeye kalkan öğrencisini
çok sert bir dille bağırarak yerine oturtuyor ve ders sonuna kadar kesinlikle su içemeyeceğini dikte ediyor..
bu durum karşısında kalan ufaklık kendi içinde;
su içmek istediği için suçluluk duydu..
arkadaşlarının yanında rencide edildiği için öfke ve kızgınlık duydu..
karşısındakine olan saygısı yerini korkuya ve hırsa bıraktı..
bu durum onun otorite gerektiren tüm öğrencilik yaşamında öğretmenlerinden ya da
müdürlerinden izin isterken haksızlığa uğrayabileceği tohumunu bilinçaltına attı..
bu kalıp farkındalıkla değişitirilmesse bilinçalındakine benzer durumları sıkça yaşayacak..
yaşamamak için farklı yolar deneyecek.. örneğin öğretmen arkasını döndüğü anda
sırasının latına sakladığı suluktan su içmek igibi..
burada kendi değerleri değil öğretmenin değerlerini çiğneyiş var ve bu durumu tekrarladığında
ister istemez bastırılmış bir suçluluk duygusu geliştirecek.. bu noktada suçluluk dutgusu yanlış
davranışı düzeltmeye değil öğretmene yakalnmamak için yeni planlar yapmaya iter..
gerçek ve sağlıklı suçluluk duyguları doğru ve vicdan sahibi bireyler olmamızı sağlarken
yanlış suçluluk duygusu -ki özellikle bunların bir çoğu çocukluk dönmelerimizde başkalarının kendi sağlıksız değerleriyle
bizleri yargılamasından kaynaklı miraslarımızdır..- bizi olmak istemediğimiz bir kalıp içerisine sokarak bilinçzsizce
sürekli kendimizi cezalandırdığımız farkında olmadığımız bir kısır döngünün içerisine sokar..
biliyorum uzunoldu ama bu konu çok derin kökleriyle araştırılması geren hassas bir nokta..
özellikle suçluluk .. kendine güven ve pozitif ego duygularımızı geliştirmekten sıkça bahsetmemiizn
ve bu konuda ki telkinleri önermmeizin sebebi sağlam zeminler oluşturabilmek adına..
sevgiler.. |
Merhaba.Ben telkinlerimin altıncı günümdeyim ve suçluluk mp3 ü ile dalgalanma yaşayıp da dinlemeyi bırakanlardanım.Dün gece ve bu geec dinlemedim ve ilk dört güne göre kendimi gayet iyi hissediyorum.Suçluluk telkininin ne olduğu konusunda fikir sahibi olmamı sağlayan yazınızda gördüm ki benim de bazı konularda etrafımı bu yanlış duygular kaplamış.bunların farkıa vardığım zamanlar olmuştu ve bu da beni insanlardan(özellikle bu yanlış kalıpları bana katan kişilerden-ailemden bazı fertler-) uzak durma yoluna götürdü;ancak insanlardan bu şekilde uzaklaşmak da doğru değil sanırım.kanka olacak değilim bu kişilerle;ama benim iletişimim yok denecek kadar az.Söylediğim gibi etrafımı saran bu yanlış kalıpların düzelmesi gerektiğine inanıyorum ;ancak suçluluk telkini bende de sinir ve gerginlik yaptı.Bu tip mesajları geçmişte de gördüm ama açık bir cevap bulamadığım için yeniden dile getiriyorum.Bu telkini dinlemelimiyim?BU etkilere katlanmalımıyım?sınırım ne olmalı?azaltarak dinlemek, uzun vadeye yayarak yanlış kalıpları düzeltmeme yardımcı olur mu?örneğin 1 ego güçlendirici 1 kendine güven 1 suçluluk 1 erken uyanma gibi.yada reçetemi hazırlarken nelere dikkat etmeliyim.yoksa suçluluğu dinlemeyi bırakmalımıyım?Düzeltmem gereken bu yanlış kalıpları barındırıyorum ve bunlardan tamamiyle kurtulmak istiyorum.Umarım sorunumu anlatabilmişimdir.disleksiya var bende ve bu sitede zaman geçirdikten ve telkinleri dinlemeye başladıktan sonra yeniden aktif hale geldi bu durum da;ancak bunun düşüncelerimin yeniden depreştiğinin bir belirtisi olarak görüyorum ve bundan da kurtulacakmıyım ilerleyen zamanlarda?
Çok soru içeren bir mesaj oldu biliyorum
esasında gün içinde mutlu bir insanım;ancak bu mutluluğumu bozan şeyler yaşadığımda tepkilerim çok güçlü oluyo.Suçluluk mp3 ü ile birlikte özellikle