Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18-05-2008, 02:40 AM   #3 (permalink)
maxim
Üsteğmen
 
maxim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 272
Tesekkür: 93
182 Mesajinıza toplam 943 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
maxim is on a distinguished road
Standart Ynt: pisişik yetenekler

PSİŞİK YETENEKLERİ GELİŞTİRME TEKNİĞİ
03.................................
TATBİKAT ARAÇLARI
Orta seviyeden kültürlü kadın veya erkek bir kimseyi süje olarak alalım. Bunlar sonra tasfiye olacaklar ve neticede en iyileri kalacaktır. Süje ne kadar kaba ise (hassasiyet bakımından) gelişme o derecede güç olacaktır. Başarıya ulaşmak için imajinasyon kabiliyeti orta derecede olanlar da yeterlidir. Yeter ki, kendini tamamıyla dünya işlerine vermemiş, hayatın küçük taraflarıyla dolmamış, şahsî çıkarlarına bağlanmamış olsun... Şüphesiz ayrıca süjenin hasta ve şiddetli heyecanlara uğramamış olması, şoklar geçirmemiş olması gereklidir. Yani muhtelif manevî şoklar zamanla şuur sahasından şuuraltına kaydırılarak, görünür bir rahatlık ve denge sağlanabilir. Fakat bu çalışmalarda şuuraltı faaliyet açığa çıktığı için şokla ilgili heyecanlar, tıkanıklıklar, marazî hâller nüksedebilir.
Önce süjede sükûnet hâli doğması gereklidir. Bunun için loş bir oda ve bir yardımcı ile tecrübeye girişilir. Yardımcı, odanın bir köşesinde sükûnet hâlinde zihnen pasif durumda oturmalıdır. Süje rahatça oturmalı, ışık gözlerine düşmemeli (gözler rahat şekilde bağlanabilir ya da ışığa bir perde veya paravana ile engel olunur).
O andaki zihinsel meşguliyetlerini bertaraf etmek için süjeye zıt imajlar vasıtasıyla yardım edilir. (Yani zihnî sükûnete götürecek imajlar verilir. Meselâ, sakin bir deniz manzarası, ıssız bir çöl manzarası, mavi bir gökyüzü, sükûnet verici bir kır manzarası vs.) Bu imajlar süjenin zihnindeki karışık imajları, günlük endişeleri dağıtmaya yeter.
Sonra bütün düşüncelerden ayrılması ve celse içinde sadece en yüksek ruhî bir yükseliş imkânı araması rica edilir. (Yani süjede manevî bir incelik, hassasiyet, manevî alemlere doğru bir çekilme duygusu ihtiyacı ortaya çıkartılır. Hikmetli birkaç cümle, dua vs. kullanılabilir.) Sükûnet elde edildikten sonra açık seçik ve somut bir imaj uyandırmaya elverişli bir kelime söylenir: vazo, bardak yumurta, kaşık, portakal gibi... (Söylenen kelime mümkün olduğu kadar çok kolaylıkla ve zihni dağıtmadan göz önüne getirilebilmelidir, basit olmalıdır.)
Süjeden, kelime işittikten sonra göreceği ve hissedeceği duyguları anlatması (görünür hâle getirmesi), açıklaması istenir. Üç durum ortaya çıkabilir:
1. Hiçbir izlenim meydana çıkmaz.
2. Ne olduğu anlaşılmayan bir hatıra ortaya çıkabilir.
3. Bilinmeyen bir imaj ortaya çıkar.
İzlenim yokluğu, açıkça süjenin endişelerinden kurtulamadığını veya şuurdışı bir meşguliyeti bulunduğunu gösterir. Söylenen kelime, gerçekte, şuuraltında titreşimler ortaya çıkaran bir titreşim dalgasıdır. Eğer şuuraltı nötr hâlde kalmışsa hemen hemen hiçbir şey meydana gelmez. Çünki şuuraltına nüfuz edilememiştir. Süje duvarla kapalıdır. Ve kelime bir engele çarpan top gibi geri dönmüştür. Böyle bir durumda, birbirinden farklı bir dizi kelime söyleyerek (ki bu, süjeyi içine alan ön düşünceleri ortadan kaldırmak içindir), eğer bu yeterli değilse, alışılmış bir eşyanın (olayın) hatırasını hatırlatarak o meşguliyetten kurtarılır. Alışılmış bir eşya veya olayın hatırlatılmasıyla yarı hatırlama hâli uyandırılır. Böylece ikinci hâle geçirilir. Eğer bu usul yeterli olmazsa süjeyi küçük bir sahne veya manzara gibi temsilî bir hâli düzenlemeye çeken, onu zorlayan yaratıcı imajinasyondan istifade edilir. Başta da söylediğimiz gibi süje biraz imajinatif karakterde olmalıdır. Yani süjede tecrübeyi kolaylaştıracak sahneleri telkinle tahayyül ettirmek mümkün olmalıdır, meselâ ‘Ben sizi falan yerde görüyorum’ gibi... Sonuç gözükmekte gecikmez. Ön meşguliyet böylece mağlûp edilmiş ve iç imajların meydana çıkması mümkün olmuştur.
Çeviren: Üstad Ergün Arıkdal
PSİŞİK YETENEK ve RUHSALLIĞI BÜTÜNLEŞTİRMEK
David FONTANA
Felsefe doktorası olan Prof. David Fontana, psişik araştırmaya yönelik sürekli aktif ilgisiyle birlikte, doğu ve batının ruhsal geleneklerinde geniş uygulamalı deneyime sahip bir psikologtur. (Society for Pscyhical Research’ün eski başkanıdır.) Bu geniş sahalarda, bazıları klâsik olarak kabul edilen birçok kitabın da yazarıdır. Bu makale, 23 Mart 1999’da verdiği bir konferansa dayanarak hazırlanmıştır.
RUHSALLIK ve PSİŞİK YETENEKLER
RUHSAL gelişim kendisiyle birlikte psişik ihsanları getirebilmesine rağmen, ruhsallık ve psişik yetenekler aynı şey değillerdir. Budizm ve Hinduizm gibi doğulu ruhsal geleneklerde ruhsal kapasiteler derinleştiğinde zihnin bazı maddesel sınırlamaları aşmaya başladığı ve diğerlerinin zihinleriyle telepatik iletişim içine girebilir hâle geldiği ve böylece durugörü ve psikokinezi gibi (topluca siddhiler denilen) yetenekler tezahür ettirdiği söylenmektedir. Bununla birlikte bu gelenekler, siddhilerin sadece ruhsal büyümenin bir çeşit önemsiz belirtileri oldukları ve asla kişisel çıkar sağlamak için kullanılmamaları ve kendi içlerinde bir son olarak görülmemeleri gerektiği konusunda bizleri uyarmaktadırlar, aksini yapmak benliği güçlendirir ve kişiyi gerçek ruhsal ilerleme yolundan saptırır. İnsan, başkalarına hizmet ederken kullandığında bile, benliği şişiren duygulardan kaçınmalıdır. Siddhiler bize emanet edilmiş hediyelerdir, kişisel servetimiz değillerdir.
Bir Yoginin Otobiyografisi’nde (Bu kitabın özeti Mucizeler adıyla RM Yayınları arasında yer almaktadır), meşhur guru Paramhansa Yogananda kendi kişisel siddhi deneyimlerinin sayısız örneklerini verir ve kitaplarından bir diğerinde, Man’s Eternal Quest’de (İnsanın Ebedi Arayışı), onların gelişimine eşlik eden ruhsal disiplinlerin derinliğine yönelik bir anlayış sunar. Bununla birlikte siddhilerin en eğlendirici örneklerinden biri, Ram Dass’ın kendisiyle birkaç yıl geçirdiği bir diğer saygın öğretmen Neem Baba’nın hayatında görülmüştür. Bir zamanlar Hindistan’daki trenlerde kutsal adamların parasız yolculuk yapmalarına izin veriliyordu ama bazı sebeplerden dolayı bu ayrıcalığa son verme kararı alındı. Neem Baba yeni politikanın ilk kurbanlarından biriydi ve biletsiz olduğu keşfedildiğinde, Karolli istasyonunda uygun bir şekilde trenden indirilmişti. Biletçi diğer yolcuların protestolarına aldırmadan düdüğünü çaldı ve sürücü treni çalıştırmak istedi; ama nafile, tekrar tekrar denedi ama hiçbir şey olmadı. Bu sırada Neem Baba plâtformun üzerinde gülümseyerek bekliyordu. Sonunda, trene geri gelmesi için yalvarmaya başladılar. O, yalvarışları nazikçe dinledi, trene tırmandı tahmin edeceğiniz gibi motor, bir motorun davranması gerektiği gibi davrandı ve tren istasyondan ayrıldı.
Tesadüf mü? Sürücünün bir numarası mı? Hindistan’ın kutsal adamlarını ve kadınlarını çevrelediği söylenen siddhilerin diğer birçok örneklerini deneyimleyenler, bunun Neem Baba’nın işi olduğundan hiç şüphe etmediler ve o zamandan sonra da o hep Neem Karolli Baba diye bilindi.
PSİŞİK YETENEKLER ve RUHSALLIK
Sürecin zıt istikamette güçlüce çalıştığı, yani psişik yeteneklerin gelişiminin ruhsal ilerlemeye götürdüğü yönünde hiç delil yoktur. Bazı vakalarda böyle olabilir ama bu kuraldır anlamına gelmez. Geçmişin bazı en ünlü psişikleri, kesinlikle ruhsal olmayan numaralara kalkışmışlardır. Eusapia Palladino her bakımdan çok güçlü bir fizik medyomdu ve tarihte en geniş olarak incelenen psişiklerden biriydi; yine de onun fenomenlerinin çoğu gerçek olmasına rağmen, diğerlerinin açıkça hileli olduğu yönünde neredeyse oybirliği vardır. O celselerdeki haziruna “Beni izleyin, yoksa hile yaparım.” diye öğüt vermiş, kusurlarından dolayı rehberi John King’i suçlamıştır. Bazı rehberlerin karakterleri gerçekten belirli oranda istenmeyen özellikler taşısa da (John King hayattayken adı çıkmış bir korsan olduğunu iddia etmekteydi), Palladino ile uzun süre çalışan Hereward Carrington, onun yaptığı hilelerin kendi egosuna bağlı olduğu görüşündedir. Carrington, Eusapia Palladino and Her Phenomena (Eusapia Palladino ve Fenomenleri) adlı eserinde “Ona bunu yapmaması için yalvardık.” diye yazmıştır, ama bir toplantıda, bir saat veya hemen sonrasında bir sonuç üretilmediyse, medyom “genellikle kaba ve açık türden” hile yapmaya başvurmuştu.
Elbette ki, fizik medyomlar toplantılarda hile yaparken yakalandıklarında Palladino’nun iddia ettiği gibi, transtayken rehberleri tarafından böyle yapmaya itilmiş olabilirler, ama eğer öyleyse bu sadece onların rehberlerinin dürüstlüğüne değil, rehberlerin kendi medyomlarının ünleriyle ilgili kaygılarına da gölge düşürür. Her halükârda, rapor edilen bir diğer güçlü fizik medyom olan, ama bu vakada kıskançlık günahına yenik düşen Agnes Guppy’nin davranışı için rehberleri suçlamak çok zor olurdu. Daha genç ve daha çekici arkadaş medyom Florence Cook’un başarısıyla yüzleştiğinde (Cook, Sir William Crookes tarafından gerçekten araştırılmış ve ismi telâffuz edilmiştir), Agnes Guppy çözümün, iki suç ortağının Cook’un yüzüne asit fırlatmaları olduğunu düşünmüştür. Neyse ki suç ortakları bunu reddetmişlerdir ama bu hikâye Bayan Guppy’nin şöhretini yerle bir etmişti.
maxim isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla