Zihinsel Güçleri Harekete Geçirmede 7 Yöntem!
Merhaba arkadaşlar!
Nasılsınız?
Her birimiz eşsiz ve mükemmel bir şekilde yaratıldık! Hangi durumda ve kim olursak olalım, şu an, şimdiye kadar elde ettiğimizden daha fazlasını başarma kabiliyetine ve daha önceki başarı çizgimizi geçecek potansiyele sahibiz! Hayal ettiğimizden daha fazlası olabilir, daha çoğunu elde edebilir ve daha fazlasını yapabiliriz! İhtiyacımız olan tek şey, bunun nasıl yapılacağını öğrenmek ve ondan sonra da öğrendiklerimizi uygulayarak hayata geçirmektir!
Her birimizin içinde bir “ben” var! Acaba bu “ben” nasıl bir “ben”! Egoya ve çevresine bağımlı sıradan bir “ben” mi, yoksa inanılmazı başarabilecek güçte, sınırsız potansiyele sahip “süper ben” mi? Ben hayatımızda inanılmaz işler başarmamızı sağlayan, bizi sürekli destekleyen içimizdeki o muhteşem güce “Süper Ben” adını verdim! Ama şu an bir çoğumuzun içinde zincirlere vurulmuş halde bağımlı, sıradan bir ben var! Bırakın “süper”liğini, “ben”liğini bile unutmuş bir “ben”!Bize düşen görev, onu zincirlerinden kurtarmak, benliğini ve süperliğini tekrar kazandırmak, sürekli en sevdiği, güçlendirici besinlerle besleyip “süper ben” haline getirmektir! Süper ben bizim her dediğimizi yerine getiren, sadık, güçlü bir hizmetkardır ve hayatta başarmak istediklerimizi başarmamızda yardım eder!
“Süper Ben” kavramı, hepimizin bildiği herkesin yardımına koşan, olağanüstü güçlere sahip Süpermen’in içimizdeki versiyonudur! İçimizdeki kahramanın adıdır “Süper Ben!”
Zihinsel Güç İstasyonlarımızı etkileme ve güçlendirmenin bir çok yolu var! Ben en etkili olanlarıyla başlayacağım! Her biri başlı başına etkili olsa da en etkili olan teknik tüm yöntemlerin kombinasyonundan oluşan birleştirilmiş bir yöntemin uygulanmasıdır!
1. Olumlu İçsel Konuşmalar
Zihinsel Güç İstasyonlarımızı etkileme ve güçlendirmenin birinci yolu olumlu içsel konuşmalardır! Olumlu içsel konuşmalar öncelikle şimdiki zamanda ifade edilmeli ve kişisel olmalıdır! Örneğin, “Kendimi seviyorum!”, “Kendime güveniyorum!” Olumlu, şimdiki zamanda ifade edilmiş ve kişisel! Daha önce Ben Adem Altay (kendi adınızı yazın) diye başlayan olumlu içsel konuşma metinlerinin amacı bu istasyonları etkilemek ve güçlendirmekti! Dünyaya ilk geldiğimiz günlerde bize ailelerimiz adlar verir ve bizlere sürekli olarak bu adlarla seslenirler! Ve biz zamanla bu ad söylendiğinde dikkat kesiliriz ve zamanla adımızla (ve soy adımızla, lakabımızla, ünvanımızla…) özdeşleşiriz! Adımız bizim kimliğimiz olur! Adımızın geçtiği metinler bizim ilgimizi çeker ve biz de etki bırakır! Kimliğimiz mıknatıs gibidir, adımızın bulunduğu tüm metinleri de kendine çeker! Bu sebeple Ben Adem Altay ifadesi kendimi seviyorum ifadesine referans olur ve Adem Altay’ın zihni bunu sorgusuz sualsiz içeri alır!
Olumlu içsel konuşmalar bilincimizin bilinçaltımıza verdiği güçlü komutlardır! Bu komutlar zihnimizdeki eski bilgileri siler, yeni bir olumlu düşünce ve davranış tarzını oluştururlar! Örneğin, “Kendimi seviyorum” cümlesini sürekli olarak tekrarladığımızda, bu cümle bilinçaltımız tarafından arzu ettiğimiz gerçeğin geçerli bir tanımı olarak kabul edilir! Yaptığımız her şeyde kendimizi daha iyi hissetmeye başlarız! Bu tarz olumlu içsel konuşmalar çok geçmeden bizim kendimize verdiğimiz değeri artırır ve ona ters olan eski bilgileri zihnimizden siler!
Olumlu içsel konuşmalar, içimizdeki potansiyeli sınırsız hale getirir! İçine güçlü duygular katarak yaptığımız güçlü içsel konuşmalar, sarsılmaz bir inançla tekrarlandığında, kısa zamanda kişilik değişimi başlatırlar! Olmayı arzu ettiğimiz kişinin özellikleriyle uyumlu olan olumlu içsel konuşmaları sürekli bir şekilde tekrarladığımız takdirde coşkumuzu artırabilir, cesaretimizi yükseltebilir, duygularımızın kontrolünü ele geçirebilir ve kendimize, kendimizin verdiği değeri sınırsız bir hale getirebiliriz!Bilinçaltımıza yapacağımız en güçlü etkilerden birisi de kendimize olan inancımızla ilgili olarak söylediklerimizdir: “Bunu yapabilirim, bunun için yeterli güç içimdeki “Süper Ben” de var!” gibi cümleler, elde edeceğimiz sonuçlar üzerinde kalıcı değişimler yaratabilir!
Tüm değişimler daima iç’te başlar, dışa doğru ilerler! Hepsi de kendimizle ilgili düşünce ve inançlarımızla başlar! Olmak istediğimiz kişinin özelliklerini dışımızda görmeden önce, içimizde “olmak istediğimiz o kişi” olmamız gerekir!
Bilinçaltımıza verdiğimiz her komut bilinçaltımıza kaydolur! Verdiğimiz komut ne kadar basitse, düşünce sistemimiz üzerindeki etkisi de o kadar güçlüdür! “Doğru bildiğim yolda kararlı ve ısrarcıyım!”, “Yapabileceğimin en iyisini yaparım!”, “Kendime güvenirim ve aklıma koyduğum her şeyi yaparım!”, “En iyiyi yapar, en iyiyi bekler, en iyi sonuca ulaşırım!” ve bunlar gibi binlercesini sayabiliriz!
Bilinçaltımız en güçlü cevabı, arzu ettiğimiz hedef ve nitelikler varmışcasına şimdiki zamanda söylenen olumlu içsel konuşmalara verir! Bu , bir çeşit doğruyu önceden söyleme cümlesidir ve arzu ettiğimiz durumun şu an mevcut olduğunu bilinçaltımıza inandırma yöntemidir! Böyle bir durumda bilinçaltımız iç dünyamızı, arzu ettiğimiz dış gerçeklik ile aynı hizaya getirmek için hem içimizde, hem de dışımızda bizi gerekli değişiklikleri yapmaya yöneltir!
Olumlu içsel konuşmalarla ilgili önemli bir konuda, söylediklerimizin gerçekleşebilir olması, evrensel yasalarla, inançlarımızla, değerlerimizle ve kimliğimizle çatışmaması gerekir! Aksi durumda içsel çatışma yaşarız ve söylenenlerin hiçbir etkisi olmaz! (ya da inançlarımızı, değerlerimizi, kimliğimizi değiştirmemiz gerekir!)
Ve son olarak, olumlu içsel konuşmalar içine duygular katılarak güçlü bir şekilde söylenmeli, güçlü kelimeler seçilmeli, sık sık tekrarlanmalı, içtenlikle inanarak söylenmeli ve kalıcı bir etki için belirli bir süre (diğer güçlendirme teknikleriyle birlikte kullanılırsa daha etkili olur!) sabırla uygulanmalıdır!
Bu arada bir açıklama yapmak istiyorum! Uzunca bir süredir başta kendi grubum olmak üzere bir çok gruba yazılarımı gönderiyorum! Bu sayede binlerce insana fikirlerimi ve düşüncelerimi ulaştırmış oluyorum! Son yedi yıldır özellikle insan potansiyelini geliştirmeye yönelik yoğun bir okuma, düşünme, gözlemleme ile edindiğim ve kendi fikirlerimle sentezlediğim bilgileri günlük yaşama uyarlama çalışması içerisindeyim! Bugüne kadar insan potansiyelini geliştirmeye yönelik 2000’e yakın kitap okudum (bu arada kitap okumak marifet değil, okuduklarını sentezlemek ve hayata uyarlamak, ve diğer insanlara da bu bilgileri aktarmak esas marifet!) seminerlere katıldım, alanlarında uzman kişileri dinledim, uzman olmayan sıradan görünen insanları dinledim, bulunduğum ortamlarda insanları izledim, küçük çocuklardan tutun da en yaşlı büyüklerimize kadar her birinden çok şeyler öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum! Şimdi şu an, bana küçük ya da büyük, bilerek ya da bilmeyerek bir şeyler öğretmiş ve gelişimime katkıda bulunmuş, bulunacak olan tüm insanlara (diğer canlılara ve doğaya) teşekkür ediyorum! İyi ki varsınız! İyi ki bu bu bilgilere ulaşmamı sağladınız, iyi ki bu deneyimleri yaşamama aracı olunuz! Sonsuz teşekkürler!
Şu an her şeyi öğrendim mi? İnsan potansiyeli ile ilgili bilgiler o kadar sınırsız ki okyanus da bulunan küçük bir damla gibi! Ve zaten çok okuyan araştıran, gözlemleyen arkadaşlarımız bilirler ki, ne kadar çok şey öğrenirseniz, o kadar çok şey bilmediğiniz ortaya çıkar! Benim görüşüme göre çok şeyler bilmekte önemli değil! Önemli olan bu bilgileri hayata uyarlamak, uygulamaya sokmak, kendi hayatımıza ve çevremizdeki insanların hayatlarına değer katmaktır! Hayata geçirilemeyen, insanların hayatına bir değer katmayan bilgiler benim gözümde değersiz ve anlamsızdır! İslam peygamberi (peygamberimiz SAV) Hz. Muhammed’in bir sözünü rehber edindim kendime: “İki günü eşit olan ziyandadır!” Ve ben bunu iki saati, iki dakikası, iki saniyesi, hatta iki anı eşit olan ziyandadır diye algıladım, her bir anımı kendi hayatıma ve çevremdeki insanların hayatlarına değer katmaya adadım! Ve bu sürekli kendini aşma ve çevremdeki insanlara değer katma düşüncesi sayesinde müthiş bir bilgi avcısı olma ve bu bilgilerle insanların hayatlarına değer katmaya adandım! Hayatımın anlamını kavradım: Ben öğrenmek ve öğretmek için varım! Kendi hayatıma ve çevremdeki insanların hayatlarına değer katmak için varım! Yaşadığım her anı öğrenme ve öğretme fırsatı olarak görüyor, duyumsuyor, hissediyorum!
Çevremdeki insanlar soruyor: “Adem bey, bu enerjiyi nereden buluyorsunuz, nasıl böyle coşkulu ve neşeli olabiliyorsunuz” diye! İşte cevap: Yaşadığım her anı bir şahesere çeviriyorum, kendi hayatıma ve çevremdeki insanların hayatına değer katıyorum! Ve bu düşünce ve eylemler içimdeki anlam duygusu ve insan sevgisi ile birleşerek bana müthiş bir yaşam enerjisi veriyor! Bu yaşam enerjisi de gün boyunca ihtiyaç duyduğum gücü bana sağlıyor! İçinde sevgi bulunmayan, insanların yararına olmayan hiçbir düşünce ya da eylemin benim gözümde hiçbir değeri yok! Sevgi dünyadaki en büyük güçlerden biri! İçine girdiği her kalbi güzelleştirir, içine girdiği her düşünceye anlam katar, içine girdiği her duyguya derin bir haz verir! Sevgi olmadan gerçek manada hiç bir büyük iş başarılamaz! Ben insanları oldukları gibi seviyor, kabul ediyor içlerindeki sevgiyi güçlendirmeye çalışıyorum! İçimizdeki “Süper Ben”e güç veren en büyük kaynaklardan birisi içimizdeki insan sevgisidir! Tüm problemlerin kaynağında mutlaka sevgi eksikliği vardır, tüm çözümler de aynı zamanda içinde sevgi barındırır! Sevgi her hastalığın en iyi ilacıdır! Sevgi her ilişkinin temel direğidir! Sevgi her başarılı insanın can yoldaşıdır!
İnsan potansiyelini geliştirmeye yönelik ortaya atılmış binlerce teknik var, hatta bazıları birbiriyle tamamen zıt görünen teknikler!
Her teknik herkese uymaz! Ve şunu fark ettim ki aslında en etkili olanlar her an elimizin altında bulunan, en basit olanları! Bir tekniğin basitliği ya da karmaşıklığı o tekniğin etkililiğinin bir ölçütü olamaz! Bizdeki esas yanılgı da buradadır: bizler en etkili tekniklerin karmaşık olması gerektiğine, uzmanlık gerektirdiğine (üniversitelerin ilgili bölümlerinde lisans, yüksek lisans ya da doktora eğitimi almayanların, uluslar arası geçerliliğe sahip bir belgesi olmayanların bu bilgilere ulaşamayacağı ve bu konuda diğerlerine bir şey öğretemeyecekleri iddia ediliyor, uzmanlık belgelerin ya da diplomaların içinde mi saklı acaba! Vay be bir kağıt parçası nelere kadirmiş! Bir kağıt parçası beni nasıl değiştirecek, benim hayatıma nasıl değer katacakmış hiç anlamıyorum doğrusu!) bizden uzak olduğuna ( hatta yurtdışından ithal edilmesi gerektiğine, büyük paralar ödeyip, bize uluslararası geçerliliği olan belgelere sahip olunmadan bu bilgilere ulaşılamayacağına!), sadece belirli bir elit kesimin tekelinde olduğuna inandırılmışızdır! Ne büyük saçmalık! Ben mühendislik eğitimi aldım, söz konusu olan benim zihnim, benim hayatım ise , bu konuda “Bu konularda otorite sayılan dünyaca ünlü profesörlere” taş çıkartırım! Kendim üzerinde en büyük uzman benim! Hiç kimse beni benim kadar bilemez, kimse benim üzerimde benim kadar çalışmadı! Hiç kimse benim potansiyelimi ve neler yapabileceğimi bilemez! Benim zihnim, benim hayatım söz konusuysa en büyük otorite benim! Yaratıcım (Allah C.C.) bana hayatımı kontrol edebilmem için aklımı ve onu kullanma yetkisini, hayatımın sorumluluğuyla birlikte vermiş!
Kısacası arkadaşlar en etkili teknikler hepimizin ulaşabileceği yakınlıktadır ve hepimizin kullanımına açıktır! Hepimizin içinde o inanılmaz güç bulunmaktadır! Gelişmek, hayatımızın amacını bulmak için bilmemiz ve kendimize uygun teknikleri uygulamamız yeterli! Ve buna sadece kişinin kendisi karar verebilir! Kendi hayatınız konusunda en büyük uzman sizsiniz, diğerleri sadece size yardım edebilirler o kadar! Benim yaptığım da bu zaten, sadece sizlere istediğiniz sonuçlara ulaşmanızda yardımcı olmak!
2. Olumlu Zihinde Canlandırma
Zihinsel Güç İstasyonlarımızı etkileme ve güçlendirmenin ikinci yolu Olumlu Zihinde Canlandırma’dır! Olumlu Zihinde Canlandırma en güçlü etkileme ve güçlendirme tekniklerinden biridir! Görsel imajlarımız bir süre sonra gerçeğimiz haline gelirler! arzularımızı yoğunlaştırıp, inançlarımızı derinleştirirler! İrade gücümüzü artırıp, azmimizi yükseltirler ve inanılmaz derecede güçlüdürler!
Olumlu zihinde canlandırma etkinliğini artıran dört önemli faktör vardır! Bunların her hangi birindeki artış, zihinsel görüntümüzün gerçekleşme hızını artırır!
Bu faktörlerden birincisi kesin inançla sürekli canlandırmadır! Geleceğimizle ilgili belirli bir olayı hedefi ve davranışı ne şekilde, hangi sıklıkta ve yoğunlukta canlandırdığımız düşünceler, duygular ve eylemler üzerinde güçlü bir etkisi vardır! Tarihe yön vermiş, olağanüstü şeyler başaran büyük liderler, gerçekleşmesini istedikleri sonuçları kesin bir inançla, sürekli gözlerinin önünde canlandırırlar ve başarmak istedikleri şeyler üstünde yoğun bir şekilde düşünür, yakıcı bir arzu ile zihinlerinde güçlü duygular oluşturur ve büyük bir cesaretle eyleme geçerler! Gelecekleriyle ilgili ideallerini zihinlerinde perdeye yansıtarak, aynı görüntüyü sürekli olarak, yoğun bir şekilde canlandırırlar…taaa ki her şey net ve gerçeklik halini alana kadar!… Olumlu zihinde canlandırma zihnimizdeki görüntünün ne kadarını gerçekleştirmek istediğimizi bize anlatmakla kalmaz, aynı zamanda arzularımızı ve inançlarımızı güçlendirir, gücümüze güç katar!
Bu faktörlerden ikincisi canlılıktır! Canlılık, zihnimizdeki hayalin ne denli parlak ve gerçeğe yakın olduğunu gösterir! Arzu edilen bir hedefi veya ulaşılmak istenen bir sonucu sanki canlıymış gibi hayal etmekle, onların hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak arasında doğrudan bir ilişki vardır!
Hepimiz gerçekten istediğimiz şeyler üzerinde düşünmüşüzdür! Aklımıza gelen ilk düşünceler belirsiz ve donuktur! Fakat onun üzerinde sürekli olarak düşünmeye ve o konu hakkında bilgi toplamaya başlayınca, arzu ettiğimiz şeyin zihinsel görüntüsü giderek netleşmeye başlar! Sonunda gözlerimiz kapalıyken bile zihinsel görüntümüzü tüm ayrıntılarıyla görebilir ve fiziksel gerçekliğine dönüştürebiliriz! İşte bu çalışma bizi hedeflerimizin çoğuna ulaştıracak en kısa yollardan biridir!
Başarılı insanlar, istedikleri şeyin ne olduğunu iyi bilirler ve bu da zihinlerindeki görüntünün ne denli net olduğunu gösterir! Başarısız insanlar ise, istedikleri şeyin ve olmak istedikleri kişinin ne olduğundan emin değildirler! Bu nedenle, belli belirsiz zihinsel görüntüleri, onları motive etmek ve çeşitli zihinsel güçlerini kendi yararlarına kullanmak için çok donuk ve yetersiz kalır!
Olumlu Zihinde Canlandırma’da üçüncü faktör arzu ve yoğunluktur! Yoğunluk zihinsel görüntülerimizle birleştirdiğimiz duyguların miktarını gösterir! Bir şeyi şiddetle arzu ettiğimizde, amaçlarımızla ilgili heyecanlı ve istekli olduğumuzda veya hedeflerimize ulaşmakla ilgili derin bir inancımız bulunduğunda, hedeflerimize daha çabuk ulaşırız! Zihinsel görüntülere eşlik eden duygularımızın şiddetini arzu ve yoğunlukla artırmak, potansiyelimizi eyleme dönüştürmeye yönelik bir motor güç etkisi yapar! Arzu ve yoğunlukla beslenmiş güçlü bir zihinsel görüntü oluşturmadan, hiçbir büyük iş başarılamaz!
Olumlu Zihinde Canlandırma’da dördüncü ve son faktör uzun süre zihinde canlandırmadır! Arzu ettiğimiz bir şeyi ne kadar zihnimizde ne kadar uzun süreyle tutarsak, gerçekleşmesini de o denli garantilemiş oluruz! Gerçekleşmesini arzu ettiğimiz şeylerin ve durumların gerçek görüntülerine, onlar bilinçaltımız tarafından kesin emir gibi kabul edilinceye kadar devamlı olarak bakarsak, zihnimizdeki görüntü çok geçmeden gerçeğe dönüşmeye başlayacaktır!
Olumlu zihinde canlandırma etkinliğini artıran faktörleri (kesin inançla sürekli canlandırma, canlılık, arzu ve yoğunluk, uzun süre zihinde canlandırma) sahip olmak, olmak ve gelecekte yapmak istediğimiz şeyleri zihnimizde canlandırırken kullandığımızda, kendimizi müthiş bir enerjiyle yüklemiş ve bu yöne doğru olan hareketlerimizin hızını artırarak, hızına hız katmış oluruz! Olumlu zihinde canlandırma ve olumlu içsel konuşmaların kombinasyonu ile, şimdiye kadar yaptıklarımızın ötesinde yer alan inanılmaz işleri başarmak için, içimizdeki “Süper Ben”in açığa çıkmasını sağlayabiliriz! İçimizdeki “Süper Ben”i tamamen açığa çıkardığımızda ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş yoktur!
Tarihe yön vermiş tüm büyük liderler, olmak istedikleri kişinin ve ulaşmak istedikleri hedeflerinin görüntülerini zihinlerinde net ve parlak bir biçimde oluşturarak, kesin inançla sürekli canlandırarak, kendilerini hedefle bütünleşik ve canlı bir şekilde arzu ve yoğunlukla uzun bir süre zihinlerinde görüntülemiş ve bunu alışkanlık haline getirerek kendilerine ve büyük vizyonlarına güç vermişler ve inanılmaz işleri başarmışlardır! (Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk en büyük örneği)
3. Yüksek Sesle Onaylamak
Zihinsel güç istasyonlarımı zı güçlendirme de üçüncü yöntem, yalnız başımıza bir aynanın önüne geçerek kendimize yaptığımız telkinleri sözel hale getirmek, diğer bir ifadeyle, yüksek sesle onaylamaktır! Aynanın önünde durarak gayet net ve duygu yüklü bir şekilde “Ben bunu yapabilirim, yapabilirim, yapabilirim!” sözcüklerini söylememiz kendimize olan güvenimizi yükseltmenin en güçlü yollarından biridir! Kesin bir inanç ve arzuyla, hem de yüksek sesle söylediğimiz her şey, kendimizi sessizce onaylamamızdan kat kat daha etkilidir!
Çevremizdeki diğer insanlara herhangi bir şeyi yapabileceğimizi veya yapamayacağımızı söylediğimiz zaman, bunu düşüncelerimiz ve bunu takip eden davranışlarımız üzerinde çok güçlü bir etkisi olur!
Gün içinde yaptığımız konuşmaların, gerçekleşmesini arzu ettiğimiz durma uygun konuşmalar olmasına dikkat edelim! Endişe ve korkularımız hakkında konuşmayı reddedelim! Söylediğimiz her şeyde olumlu ve iyimser olalım! Konuşmalarımız başarı ve neşe odaklı olduğunda, ne kadar güvenli davranışlar sergilediğimizi ve kendimizi ne kadar iyi hissettiğimizi duyumsarız!
4. Olmuş Gibi Davranmak
Zihinsel güç istasyonlarımı zı güçlendirme de dördüncü yöntem, olmayı arzu ettiğimiz kişiymişiz gibi yürümemiz, konuşmamız ve davranmamızdır! Kendimiz için belirlediğimiz hedeflerimize o anda ulaşmış gibi davranalım! Herkes tarafından tanınan ve saygı duyulan biriymişiz gibi hareket edelim!
Bankada paramız varmış gibi davranalım! Bu yöntemin gücü, dönüştürülebilme yasası ile açıklanabilir! Bu yasa, kendimizi olumlu ve iyimser hissettiğimiz zamanlarda, duygularımızın bunlarla bağdaşık eylemleri ve davranışları üreteceğini söyler! Bunu tersi de doğrudur! Kendimizi iyi hissetmiyor ama istekli veya neşeli davranıyorsak, hissettiklerimizin olumsuz olmasına rağmen, bu kez de olumlu davranışlarımız olumlu duyguları üretecektir! Yani duygularımız ve davranışlarımız birbirlerine (olumlu ya da olumsuz anlamda) etki eder ve dönüştürülebilirler!
davranışlarımızın onlarla uyumlu duygular yaratmadığı herhangi bir dönüşüm deneyimi yaşamaksızın, beş veya altı dakikadan daha fazla mutlu ve neşeli bir insan rolüğnü oynamamız neredeyse imkansızdır! Bunu “Gerçeğini başaracağına kadar sahtesini yap!” şeklinde açıklamak da mümkündür! Olumlu ve istekli davrandığımızda, çok geçmeden kendimizi olumlu ve istekli hissettiğimizi görürüz!
Bu yöntemin en güçlü yanı, duygularımızı kontrol edemesek bile, eylemlerimizi kontrol etmek yolu ile dönüştürülebilme yassını da kullanarak, arzu ettiğimiz duygusal durumu elde edebilmemizdir!
Bu yöntemi kullanarak, performansı yüksek olan kişilerin zihinsel niteliklerini kendi zihnimizde de yaratabiliriz! Böylelikle, güçlü, cesaretli, güvenli, zeki ve bilgi dolu olarak yaşamamız hayat standardımızı yükseltmemiz mümkün hale gelir! Bu özelliklere zaten sahipmişiz gibi davranabildiğ imizde, çok geçmeden bu niteliklerin bizde belirmeye başladığını hayretle hissederiz! Ondan sonra da diğer insanlar bizi, tıpkı hayalimizdeki insanmışız gibi kabul etmeye başlayacaklardı r!
Zihinsel güç istasyonlarımı zı güçlendirmede kullandığımız bu dört yöntem, kişiliğimizi tümüyle istediğimiz şekle getirebilecek dönüştürebilecek yeterliliktedir! Bu dönüşümü gerçekleştirebilmek için önce kendimizi, arzu ettiğimiz kişi gibi düşünmeye başlayalım! Sonra kendimizi, sanki bu kişiymişiz gibi her detayına kadar canlı bir şekilde zihnimizde canlandıralım! Bu durumu onaylayalım ve bunları güçlü bir şekilde, olumlu cümleler kurarak yüksek sesle söyleyelim! Bunu yaparken, sözcüklerin duyguları yarattığını ve düşünceleri kristalize ettiğini unutmayalım! Ve son olarak davranışlarımızı başarı, mutluluk, bolluk ve olumlu kişlik mesajlarımıza uygun hale getirelim! Yani tıpkı öyle davranalım!
5. Zihnimizi Beslemek
Zihinsel güç istasyonlarımı zı güçlendirme de beşinci yöntem, zihnimizi, geliştiğimiz ve ilerlediğimiz yönle uyumlu olan sözcükler ve imajlarla sürekli olarak beslemektir!
Herhangi bir konu hakkında daha fazla okudukça, dinledikçe, seyrettikçe ve öğrendikçe kendimizi o alanda daha güvenli ve yeterli hissederiz! Yönetim kademesinde çalışan biriysek ve daha iyi ve daha etkin bir yöneticinin nasıl olması gerektiğiyle ilgili konularda devamlı yeni bir şeyler öğreniyorsak, kendimizi her gün bir öncekinden daha da mükemmel görmemiz ve kendimize olan inancımızın da artması normal olacaktır! Satış işinde çalışan biriysek ve zihnimizi devamlı olarak kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlayacak fikirler ve bilgilerle besliyorsak, performans gösterme yeteneğimizle ilgili olarak kendimizi daha olumlu görecek ve daha fazla satış yapabileceğiz demektir! Kısaca, içsel anlayışımızı geliştirdikçe, dışımızdaki sonuçları da geliştirmiş oluruz!
6. Olumlu İnsanlarla Birlikte Olmak
Zihinsel güç istasyonlarımızı güçlendirme de altıncı yöntem, doğru insanlarla beraber olmaktır! Daima kazananlarla ilişkide olalım! Tavuklarla birlikte kaşınacağımıza, kartallarla beraber uçalım! Çevremizdeki insanların bizim üzerimizde çok büyük etkileri vardır! Onların bize iyi veya kötü şekilde yapabilecekleri güçlü telkinleri hesaba katarak, zamanımızı geçireceğimiz kişileri büyük bir özenle seçelim!
Referans grubumuz, kendimizi özdeşleştirdiğimiz insanların bulunduğu gruptur! Bunlar, birlikte çalıştığımız, konuştuğumuz, yaşadığımız ve toplum içinde veya iş dışındaki aktivitelerimizde birlikte olduğumuz kişilerdir! Unutmayalım ki, tıpkı bir bukelemun gibi, yakın ilişki içinde olduğumuz kişilerin fikirlerini, davranışlarını ve tutumlarını bilinçsizce benimseriz!
Birlikte zaman geçireceğimiz kişileri seçerken, gereksiz tanışıklıklar kurmayalım! Yeni ve olumlu insanlarla karşılaşabilmek için genellikle eski grubumuzla ilgimizi kesmemiz ve özellikle olumsuz insanlardan kaçmamız gerekir! Bu tarz insanlar hayatımızdaki mutsuzluğun da ana sebebidirler!
Kötü bir ilişkiyi devam ettirmek, başarı ve mutluluk potansiyelimizi söndürmeye yeter! Bizi, çevremizdeki insanların telkininden daha fazla etkileyebilecek olan başka bir güç yoktur! Bu nedenle onları dikkatle seçelim!
7. Diğerlerine Öğretmek
Zihinsel güç istasyonlarımı zı güçlendirme de yedinci yöntem, öğrendiklerimizi diğer kişilere öğretmektir! Böyle yaptığımız zaman, sonuçta biz de öğrettiğimiz şeyin kendisi oluruz! Neysek onu öğretiriz! Bir başkasına yardım etmek amacıyla öğrendiğimiz yeni bir kavramı anlatmaya ve açıklamaya başladığımızda, onu daha iyi anlar ve içselleştiririz! Gerçekte biz bir konuyu ancak başkalarına öğretecek ve onların anlamalarını sağlayacak derecede bilebiliriz!
Yeni ve olumlu bir düşünceyi ya da davranış alışkanlıklarını geliştirmek kolay değildir! Bu iş, bir dikkat ve uyanıklık gerektirir! Yeni alışkanlıklarımız üzerine güçlü bir şekilde eğilmeliyiz! Yeni davranışımız iyice kökleşene kadar, onu bozabilecek istisnalara izin vermeyelim! Arada bir ipin ucunu kaçırsak bile, bunların pişmanlığı ile uğraşmayalım ve zaman kaybetmeyelim! Bizim asıl işimiz, zihnimizi gittiğimiz yöne, etkin hedeflerimize ve olmak istediğimiz yeni insana doğru bilinçli bir biçimde odaklamaktır!
Zihnimizde bilerek ve devamlı olarak tuttuğumuz bir şeye sahip olabiliriz! Geçmişte ne şekilde olduğunu unutalım! Eskiyi terk edelim! Kendimizi şimdi nasıl gördüğümüz, kendimizle şimdi nasıl konuştuğumuz ve şimdi nasıl davrandığımız geleceğimizi yaratacak olan üç temel etkendir!
Kendimizi şimdi, olmayı dilediğimiz gibi görüyorsak, tıpkı olmayı arzu ettiğimiz kişi gibi yürüyor, konuşuyor ve davranıyorsak, düşüncelerimiz ve hedeflerimiz de çizdiğimiz bu gerçeklik şeklinde maddeleşecektir! İşte o zaman biz, düşündüğümüz şey ya da kişi halini alırız!
Adem Altay