Alıntı:
armenak Nickli Üyeden Alıntı
bak ben de merak ettim şimdi. ama artık cevap yazmam. bu konuyu kapatıyorum. bunlar bana göre kapitalizmin bir sempatik oyunu. nasıl ki aydınlanma dini yendi ve yeni dünyayı yarattı. sonra bu yeni dünyanın tahtına oturan kapitalizm varlığı sürdürmek için yeni yollar aradıysa işte bu da o oyunlardan biri. avrupa ve amerika artık ciddi bir bunalımın eşiğinde bu bunalım kapitalizmin sonu olabilir. bu yüzden insanlara oyalanmaları için yeni bir oyun yaratmaları gerekir. bu oyun manevi olmalı çünkü bunalım temel nedeni bu maneviyatın eksikliğidir. kapitalizm yarattığı bencil aç gözlü ilkesiz insanla başı fena halde dertte. bunun çözümü hristayanlık olamaz. çünkü hristiyanlık evvellce kapitalizme çokça yandaşlık etmişti. bakın amerikada köleciğin tarihine. ya da sanayi devrimi sonrarı avrupaya. marx neden dini inkar etmesin ki. çünkü en adicesini gördü yaşadığı çağda. dikkat edin arkadaşlar. kapitalizm insanların isteklerinin sınırsızlığıyla aç gözlülükle ayakta durur. şimdi bu tekniklere bakın. hepsi de isteklere ulaşmayı vaat eder. bir de manevi bir alandan bahseder ki kapitalizmin kirli yüzü görünmesin. ama altında kapitalizmi yaşatan doymak bilmez istek vardır. kendi hayatlarınıza bakın demelerinizden biri başarılı olduğunda yenisini sonra daha iyi ve daha yenisini istemiyor musunuz. işte o zaman kapitalizm yanı başınızda. asıl yabancılaşma budur. bir de pozitif düşünce olumlama iyimserlik falan derler. ya arkadaşlar açın islam tarihine bakın taa peyganberden beri bunlar söylenir. allah insanın kalbine göre verir boşuna denmemişti. açın mevlananın mesnevisine bakın başından sonuna bu iyimserlikle ilgilidir. en katı islam filozofu gazali bile kötü yoktur saklı iyilik vardır der. biz hala ne diye kapitalizmin oyunlarıyla uğraşalım. bu kapitalizm olacak illet bize duayı da yanlış öğretti. dikkatinizi toplayın ve bakın bizim toplum duayı bir acizlik olarak görüyor. çünkü ne zaman başımız sıkışsa aciz duruma düşsek o zaman sarılıyoruz dua ya. ne mücade etmek var ne savaşmak. avrupa insani değerleri koca bir çukura gömdüğünde biz elimiz kolumuz bağlı dua ettik. biz sadece duayla yetinmeyip mücadele verdiğimizde dünya biz müslümanlardan soruluyordu. avrupa ise dev kiliselerde dogmalarıyla karanlık bir çağ yaşıyordu. uzun zaman önce roller değişti. eli kolu bağlı dua etmek duanın özüne de aykırıdır. dikkat edin dualarımız hep bir nedene bağlıdır. dur bakalım bir dön bak ettiğn duaya acaba duan allahın iradesiyle çelişiyor mu çelişmiyor mu. buna bakmayız çünkü yabancılaşmışız, kapitalizm bize doymak bilmez bir benciliği kabul ettirmiş. sonra allah duamı kabul etmedi diye umutsuzluğa düşeriz. eee sen umudunu kesersen allah senin duanı niye kabul etsin. bilinçaltınızı zorlayalım arkadaşlar göceğiz ki orada koca bir umutsuzluk var. duaya karşı. çünkü basifize olduğumuzda başvuruyoruz duaya. bir de bize öğretilen bir şey daha var. dua etmek için iyi bir müslüman olmak gerekir. hiç de değil açın bakın allahın isimlerine orada "rahman" diye bir sıfat var. ve o tüm insanlığı kapsar inanan inanmayan herkesi. ayrıca yukarıda arkadaşlarım manevi bir alanda tanrıya yaklaşmaktan bahsediyor. sizce umudunu kesmeksizin her sabah her akşam dua eden tanrıdan uzaklaşır mı. biz duayı biçimsizleştirip içini başalttıkça kapitalizm kazanır. çünkü istediği insanı yaratmıştır. bencil insanı. ben burada hiçbir şey tebliğ etmiyorum haddim değil. üstelik hepiniz okumuş yazmış insanlarsınız. ben sadece bize sunulan bu yemeği yemeden önce biraz düşünmek gerektiğini savunuyorum. bunlar dogma değil olamaz da ayrıca. mesale marxı okumak gerektiğini güşünüyorum. tarihe bakmak falan. en büyük aydınlanma kendini bilmektir. tarih bilmeden felsefeye bakmadan dine şüpheyle yaklaşmadan, onu derinlemesine incelemeden spritüelle falan olacak iş değil kendini bilmek. sonra aradaşım diyor ki spiritüel olarak senin için mümkün olmayan bir şey zaten olmazmış. e ben benim için mümkün olan şeyi emekle ter dökerek kazanamaz mıyım. dünyadaki en büyük değer emektir arkadaşlar. işte kapitalizm bunu yok etmeye çalıyor. emeğin değerini kimliksizleştiriyor. böylece ucuzlaştırıyor emeği. emeğe sahip çıkmayı yok ediyor ve doğal olarak hakkımız olana kendince değer biçiyor. bizde boynu bükük kabul ediyoruz. sonra yoksullaşınca değersizleşince tanrıdan intikam alıyoruz. çoğu psikolojik sorunun altında yatan bu intikam duygusudur. bir dayanak bulamıyoruz kendimize ve ya kapitalizmin içinde boğuluyoruz kimliksiz değersiz aç gözli biri olarak ya kafayı yiyiyoruz ya da böylesi şeylere umut bağlıyoruz. |
ohoo sen coşmuşsun yahu :D dinden felsefeden grip kapitalizmden çıkanı ilk defa görüyorum :D
normalde cevap vermeyecektim çünkü bir önceki mesajda HZ. Mevlana'dan güzel bir söz var onu tekrar tekrar yazmanın yıpratma olacağına inanıyorum...
fakat demişsin ki "...sonra aradaşım diyor ki spiritüel olarak senin için mümkün olmayan bir şey zaten olmazmış. e ben benim için mümkün olan şeyi emekle ter dökerek kazanamaz mıyım. ..." ben bu kadar amacını belli etmeyen bozuk ve saçma bir cümle kurmadım kuramamda... çünkü buradaki anlam spritüel ol sonra yat... böyle bir şey yok... spritüel zaten olunmaz :D çünkü her madde spritüel kavramında değerlendirilir... anlatmak istediğine de gelirsek spritüelizmde yapılan tüm aktivitelerde ciddi bir emek vardır.. en önemlisi kendini, düşüncelerini kontrol etmek vardır... bunlar taş taşımaktan daha ciddi bir emek ister aslında bu birazda emek kavramının ne olduğuna bağlı senin zihninde... eğer fiziksel bir şey emek ise o iş baştan yatar... çünkü asıl emek beyinde olur... örnek ise bir eşyayı taşırsın... o eşya orada durur değil mi? ama değişime evet dediğin anda düşünceni ne kadar taşırsan taşı (ilk zamanlar) o hareket eder, kayar tutamazsın... en önemli başka bir örneği cinsellik konusunda verebiliriz... (tabii ki de bu herkes için geçerli değildir)... eğer çocukluğunda kadınlara bir obje gözüyle bakılan bir yerde büyümüşsen ergenlikten sonra sende böyle biri olursun... derken bu senin evliliğine ailene zarar verir ve sen değişim istersin işte gerçek emek o anda başlar... bu değişim için bir emektir... bir daha hiç bir kadına cinsel obje gibi olmadığını, herkesin bedenine saygı duymaya başladığın anda emeklerin meyvesini verir... bunun da sonucunda ödüllendirilirsin... bu mesela çocuklarının sıcak bir kucaklaması olur veya çok istediğin bir ayakkabı olur belki sevgi dolu bir eş... yani bu senin isteklerine bağlı...
bu hayatta öğrenmemiz gereken dersler var... bu dersleri eğer başarıyla verirsek (bu hiç kolay değildir çünkü bilinç altı, üstü bir sürü duygusal engel vardır) karne hediyesi alırız...
devamı kitabımdadır :)
armenak kardeşim (kinaye amaçlı yazmadım) sen de başkaları da hiç bir şeyi umursamak, öğrenmek veya muhalif olarak başkalarını dürtme sorumluluğunda, görevinde değilsiniz... istediğin şeye inanırsın, uygularsın... önemli olan şey hayatta ne olduğun... savunduğun değerleri sözde değil gerçekten yürekten uygulayabiliyormusun? önemli olan şey budur... yoksa Allah hiç bir zaman gelipte sen dua etmedin seni cehenneme atacağım demez... çünkü yarattığı bir parçasını niye acı çektirsin ki? aslında bir bakıma şu da var eğer sen hayatın boyunca düşünce ve fiziksel olarak negatif bir şey yapmamışsan (tüm duygulardan başlayarak, özellikle de cinsellik konusunda) zaten dinli imanlı olmasanda korkacağın birşeyin olmaması gerekir... çünkü temizsindir... başkasına da bunu kanıtlamak zorunda değilsindir... kendin bil, bunun rahatlığıyla dur yeter... gerisine gerek yok... hadi kendine çok iyi bak ;)