MİYAVV
İki deli, akılhastahanesinden kaçmaya karar vermişler. Gece vakti hızlı bir şekilde duvardan atlayarak
boşluktaki tarlaya çıkmışlar. Tellerin arasından sürünerek ilerlerken bir bekçi bunların hışırtısını duymuş.
Hemen bağırmış:
-Kim var orada?
Delilerden biri hemen:
-Miyaw, miyaww diye seslenmiş. H
ışırtıyı kedinin çıkardığını zanneden bekçi tam geri dönecekken deliler yine
sürünmeye başlamışlar ve yine bir hışırtılar başlamış. Bekçi hemen dönmüş ve bağırmış:
-Kim var orada?
İyice sinirlenen deli:
Miya
v dedik ya len demiş.
**************
LEONARDO Dİ CAPRİO
Amerikada zencinin biri pasaportunu kaybetmis, aksilik ya, o gün de Türkiye ye
uçacak.. Kara kara düsünürken yolda bi pasaport bulmasin mi... Hemen almis
yerden, bi bakmis ki Leanardo di Caprio nun pasaportu...
"Ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis, çikarmis Leonardo
nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis... Uçmus Türkiye ye, Atatürk
Hava Limani nda görevli gümrük memuru Temel in karsisina geçmis. Temel almis
pasaportu, adamin ismine bakmis; "Leonardo di Caprio", fotografa bakmis, bi
zenci, adama bakmis ayni zenci... Bir kaç saskin bakistan sonra öbür masaya
seslenmis :
- Ula Cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?..
***************
SIRA SENDE
Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce Karısını evde baska bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur.
Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak
Üzerine atlar:
- Dur Temelim, kıyma kendine!..
Temel, sinirden titreyerek haykırır:
- Sus şerefsiz, sıra sana da gelecek!..
************
Dede öğüdü
Şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş. Bir süre yürüdükten sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış. Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış. Bir de bakmış ki yanındaki sepet bomboş, şapkalar gitmiş..!! Bir de kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları. Adam düşünmeye başlamış: "Ben şimdi ne yapacağım, şapkaları bu maymunlardan nasıl alacağım?".. düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bir bakmış maymunlar da adamın taklidini yapıyorlar, kafalarını kaşıyorlar. Adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da aynısını yapmışlar. Derken adam ne yapacağını bulmuş. Kendi başındaki şapkasını çıkartıp yere atmış, tabi maymunlar da kafalarındaki şapkaları hemen yere atmışlar. Adam böylece bütün şapkaları toplayıp sepetine koymuş. Aradan 50 yıl geçmiş. Artık adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş. Günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış. Bir saat sonra uyanmış bir de bakmış sepetin içinde şapkalar yok. Derken tuhaf sesler duymuş bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bir sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka. Adam düşünmüş "Dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı. Ne yapacağımı çok iyi biliyorum" Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar? Adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da ellerini kaldırmış. Ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere fırlatmış. O anda maymunlardan biri ağaçtan inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve '' - senin deden var da bizim yok mu len?'' demiş..