Yılmaz Sadıklı, "Kainattaki Gizli İmza Altın Oran" isimli kitabında sayıların tarihte ne anlama geldiğini anlatıyor. Sadıklı, ilk olarak 1'den 10'a kadar olan sayıları ele alıyor:
"Milattan Önce 500 yıllarında yaşamış olan Pisagorcular, sayıların aklı, sağlığı, adaleti ve evliliği etkilediğini düşünüyorlardı.
Onlara göre, bütün sayıların başlangıcı 1 idi. Bir, birliği ve tekliği temsil ediyordu.
Çift sayılar dişi idi. İlk çift sayı olan 2 farklı düşüncelerin remzi idi ve çeşitliliği temsil ediyordu.
1 ve 2 sayılarının toplamından oluşan ilk tek sayı olan 3 erkek idi ve uyumun sembolü idi.
4 sayısı adaleti temsil ediyordu.
Evliliğin sembolü, ilk dişi ve erkek sayıların toplamından oluşan 5 idi.
6 yalnızylığın, 7 sağlığın 8 aşkın sembolü idi.
Pisagorcuların sisteminde ilk 4 sayının tohlamı olan 10 en mükemmel sayı idi.
Onlara göre gökte yıldız türünden dolaşan 10 cisim olmalı idi.
13 RAKAMININ UĞURSUZLUĞUNUN ARDINDA NELER YATIYOR?
Günümüzde sayılarla uğraşan, onlara değer atfeden, uğurluluğuna ya da uğursuzluğuna inanan pek çok insan vardır.
Mesela, 13 rakamının uğursuzluğuna bütün Hristiyan dünyası inanır. Bu yüzden binalarının çoğunda 13. kat yazmaz. 12'nci kattan sonra 14'üncü kat gelir.
Davet edilen kişilerin 13 kişi olmamasına özen gösterilir. Bu fobinin birçok nedeni var.
İstanbul'un fethi 1453'tür. (1+4+5+3=13).
Efendimiz aleyhissalatü vesselamın doğum tarihi 571'dir. (5+7+1=13).
İsa aleyhisselam, son yemeğine 12 havarisi ile katılır. Ama bu yemekte 13'üncü bir misfair daha vardır. Ve İsa aleyhisselamı o 13. misafirin öldürdüğüne inanılır.
Bu 13 korkusu tıp literatürüne de girmiş ve "triskaidekafobi" diye adlandırılmıştır."
haber7...