Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 3
Tesekkür: 0
0 Mesajinıza toplam 0 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| ben bıktım.. YAŞAYARAK İNTİHAR EDENLER ...
dudaklarında incecik bi kağıt kesiği şimdi hayat
ne zaman ağzını açsan,kelimeler iki parça..
yinede susma sen kendine bu kadar uzun
çünkü kabullenmeye dönüşür bakarsın bu susmalar sonradan...
…………….
bu yazı aşkın kenarından geçmez öyle çok fazla
daha çok
kendi denizinde boğulan deniz kızlarıyla
kanatlarını hayata kaptırmış meleklerin
sebepsiz üşümelerini anlatır belki ancak bi parça …
onlar,
toprağın üzerinde durabildikleri kadar ayaklarıyla
ve yeri kavrayabildikleri kadar tırnaklarıyla
sonrada bedenlerinin yer yüzündeki ağırlığınca
hayatlarını mutlu,
varlıklarınıysa güvende sayarlar,,hep daha fazlasına uzanan avuçlarıyla..
oysa ki sen ;
toprağın karanlığından çok,suyun duruluğuna hayransındır..
onun usul usul akıp gidişine,
ve içine aldığı her şeyi,her yere kendiyle götürüşüne..
sonra açtığı yollara,
sonra damlayışına,sonra süzülüşüne
ve ardında bıraktığı izlere..
ama en çokta dokunduğu yerlere hayat veren nemine
ve yıkayan,,ve arındıran o eşsiz kudretine..
yani sen onlar gibi değilsin zorlama daha fazla sen’i
çünkü sen,
suyun ruhundan gelmişsin
tanı kendini …
yoksa,uğraştıkça onlara bir örnek benzemeye
ve çalıştıkça onlara yakın bakmaya hayata ve öyle görmeye
ışığı eksiliyor güzel gözlerinin gün gün
soğuyor bakışlarının ılıklığı
ve dudaklarındaki hissizlik,an an yayılıp duruyor sinsice tüm bedenine…
kısaca,o hayat sana hayat değil,anlasana ölüyorsun
çünkü böylede ölür insan
hayatı yaşayarak ra döndürünce…
………………
aynı hayatın içinde olup ta
kalabalığın kurallarına uymayıp kendi bildiğince yürümek,
yorgunluğunca durmak sonra,
ve sıkılınca sırtını dönmek o kalabalığa,
keyfince bakmak başka başka yerlere mesela..
onlar için hep daha büyük odalı evler,
onlar için hep daha geniş çevreler,
çok almalar,
az vermeler,
kazancı bol ilişkiler
ve hep aşılacak başka başka dağlar ve başka başka tepeler dururken,
senin soluğunu sadece içimin isteği diye alıp vermen
ve nefesini başka başka nefeslerle bölüşmen
ki onlar ciğerlerini parçalayıp dururken
senin bambaşka sıcaklıkları özlemen
hep amaçsız yaşıyormuşsun hissini verir onlara
ve hep boşuna...
bi sokak diyelim hayata örneğin,
kalabalık ama
herkesi içine sığdıran ..
güzel ama
herkese aynı rahat kaldırımlarla,,aynı ferah yollar sunmayan..
olsun varsın,,sonuçta sende işte bu sokaktasın
ve belki bazılarından daha da fazla farkındasın
varacağın yer kadar önemli
o yolda kimlerle rastlaşıp,o yolu kimlerle adımladığın..
birini görünce örneğin sen ve gördüğün gözlerine güzel dokununca bi sebepten
hani gülümsersin ya en aydınlık gülüşünü sürünüp hiç esirgemeden
ki az şey değildir gülümsemek birine içten,bilirsin
ve kolay değildir o kalabalıkta rastlaşmak öyle biriyle,
içinden dudaklarına o sıcak gülümsemeyi getirebilen,
bunu önemsersin..
işte onlar umursamaz bütün bunları,
ne karşılaşmalar,,nede gülümsenen anlar
yeterince kıymetlidir onlara
yetişmeleri gereken yerler ve tamamlanmayı bekleyen işleri kadar..
boşver ama sen aldırma
hem onlar sahip oldukları şeylerin esiridirler de aynı zamanda
ve büyülenmişlerdir elle tutulabilen şeylerin hep daha fazlasına sahip olabilme hırslarıyla..
ve zaten olmasa da olur onlara sorsan,
içe yayılan bi gülüşün sıcaklığı,
sonra ruha dokunan bi bakışın heyecanı
yada içinde aşk ve tutku filizlenmiş bi fısıltının
kulağın kenarından taa kalbe kadar akıp ulaşması,
olmasa da olur..ki oluyorsa da
zaten onlara
manasızdır…
dedim ya boşver,,
sen yine geç sevdiğin yanından yürü hayatın..
baktığın şeyleri varsın farklı görmeye devam etsin senin bakışların,
mesela
“orada üzgün bi kadın” desin onlar sadece
“ orada denize uzaktan bakan üzgün bi kadın”
ama sen yine de onun aslında bi denizkızı olduğunu bil içinden
ve onun bir gün hiç ummadığı bir anda,
bi aşktan bi yara aldığını ve onu hala taşıdığını anla..
ve sonrasında,
onun yarasının acısına dayanamadığını
ve kendi denizinde boğulmayla
böyle denizinden uzakta,,yaşayarak rı
şeçmek zorunda kaldığını
hisset,,
sessizliğin iyi bildiğin lisanıyla..
tıpkı
yağmur altında onu biyerden bi başka yere götürecek aracı bekleyen şu adamın
bir zamanlar sırtında kanatları ve tükenmek bilmeyen umuduyla
herkesin yardımına koşan bi melek olduğunu bildiğin gibi..
ve sonrasında zamanla
kanatlarından birini hayatın çalılıklarına takıp yitirdiğini
ve bunun onun canını fazlasıyla yaktığını
yinede tek kanadıyla yetişmeye çalıştıkça başkalarının yardımına
artık hayatın onu iyiden iyiye zorlamaya başladığını
ve daha fazla yükünü sırtlanmak için yaşamın
ve omuzlarında daha fazla yer açmanın çabasıyla
diğer kanadını kendinin gözden çıkartıp
kalan tek kanadını da kendinin kopartığını
ve sonrasında da zaten nasıl diğer insanlara benzediğini gün gün
ve nasıl onlar gibi gündeliğin arasında yitip gittiğini zamanla
koşuşturup durmaktan hep,
gerçek mutlulukların sadeliğini onlar gibi artık fark edemediğini
ve umutların eksilip,tükenebilen şeyler olduğunu
ve en çokta bunun ona dayanılmaz bi hüzün verdiğini
fakat çaresizliğiyle el ele
artık her şeyi görmezden gelmeye çalışarak
ben mutluyum oyununa ölümüne tutunmaya çabaladığını
yine sen bil,
yine sen gör,
ve sen duy,
ve anla
onunda hayatı bir r gibi yaşadığını …
…………………..
gözlerinin orta yerinden akan,incecik bir nehir şimdi yaşamak,
artık nereye gitsen,neye baksan hüzünlü bi su kenarındasın..
yinede böyle küskün bakma aynalara sen,
çünkü belki bir gün en çok özlediğin haline
o aksini bıraktığın aynalarda rastlarsın … |