20-07-2008, 01:26 AM
|
#3 (permalink)
|
Teğmen
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 83
Tesekkür: 0
14 Mesajinıza toplam 48 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Ben Kimim? Göz kapaklarım dünyaya, İsviçreli bir demiryolu mühendisi babayla, Basklı bir annenin çocuğu olarak 7 Mart 1875’te Pireneler’in kucağındaki Ciboure’da açıldı. Yedi yaşına kadar uykularımın tek ninnisi oldukça iyi öğrendiğim piyano tuşlarının ritmidir. Müzik konusunda babamdan her desteği gördüm. 1889’da yani 14 yaşındayken, alnı açık olarak Paris Konservatuarının merdivenlerinden adımımı attım. Bu, 20. yüzyılın öncü bestecilerinden biri olmanın adaylığına atılmış bir adımdır aynı zamanda. Müzikle anlam kazanan yaşamımın on yılı ve aynı zamanda kendime sığınacak bir yuva bulmamdır aynı zamanda. Konservatuarın beni kompozisyon dalında üç kez Roma Ödülü’ne aday göstermesine karşın, ben bir mansiyonla yetindim. Oysa hiçbir zaman virtüöz bir piyanistliğe özenmemiş, yalnızca besteciliğe gönül vermişimdir. Böyle olduğu halde ödül sorunu bir skandal halesiyle çevrelendi. Çünkü çalışmalarım, aşırı tutucu olan seçici kurul üyeleri tarafından aşırı bulunmuştu. Ama başta Romain Rolland olmak üzere kimi romancı ve müzikologların desteği kazanç haneme yazıldı. Ve sonuçta konservatuarın baş yöneticisi Theodore Dubais görevden ayrıldı, benim payıma da bu ödülden 1901 yılında bir ikincilik düştü.
Avrupa’yı kavuran savaş kabusunda, gönüllü olarak Fransız ordusuna kaydımı yaptırdım. Savaş biter bitmez müziğin filizi yeniden yüreğimde yeşermeye başladı. Bir yandan beste çalışmalarına devam ederken bir yandan da vazgeçilmez hobim olan mekanik oyuncakları biriktirerek, ruhsal bunalımlarıma çare bulmaya çalıştım.
1920 de iki yıl süresince Viyana, Stockholm ve Londra’ya turnelere çıktım
1922 de İtalya, İskandinavya ve Amerika’ya düştü yolumun gölgesi.
1928 de Oxford Üniversitesi’nce doktora payesiyle onurlandırıldım.
1932 de bir trafik kazası geçirerek yaşam ipliğim kopma noktasına geldi. Bu ruhsal dengemin de yoldan çıkmasının bir belirtisidir. Beynimde tümör olduğu gerekçesiyle, ameliyat masasına yaşam huzurunu bulmaya çıktım. Aslında yaşamımın son beş yılında, afazinin tutsağı oldum ve konuşma yeteneğimi kaybettim. Artık nota yazmak bir yana, imza atmaktan bile yoksundum. Ama yinede müzik yaşama sevincimin tek belirtisidir. Sonuçta, beynimi tıkayan damarlardan birini açmak amacıyla yapılan ameliyat masasında, başarısızlığa uğradım ve son günlerimi geçirdiğim Paris’in banliyösü Levallois’te, 28 Aralık 1938’de toprağa verildim.
Mezarımın başında başta Stravinski olmak üzere seçkin müzikçiler vardı ve İspanyol ritmiyle bezediğim, müzik tarihinin en büyük kreşendosu, o tarihten bu yana bir klasik müzik parçası olmasına karşın, hala best-seller tahtındaki erişilmez yerini korumaktadır.
BEN KİMİM???...
Cevap:Maurice RAVEL
__________________ |
Offline
| |