Teğmen
Üyelik tarihi: Jan 2007
Mesajlar: 113
Tesekkür: 1
107 Mesajinıza toplam 1,150 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Aşk Acısını Unutmak.. Aşkı geleneksel yaşayanlar (çoğunluk, topluluk): Merkezi karşısındaki kişi yapar, ilişki hayatındaki en önemli şeydir ve ilişkiyi nasıl yaşaması gerektiğini, ailesinden, çevresinden, filmlerden gördüğü koşullanmalarla öğrenmiştir. Kendi çöplerini karşı tarafa boşaltmayı paylaşım zanneder. Mutsuzluklarını ilişkiyle gidermeye çalışır. Bir çok beklenti içindedir, hayalleri, planları vardır. Mutlak sadakat bekler (özellikle kadınlar) belirsizliklere ve sonsuz olasılık içinde kendisinin hoşlanmayabileceği herşeye kapalıdır ve direk reddedip, itiraz eder. Yaşadığı duygusal savrulmaları aşk zanneder, hatta çok büyük aşk yaşadığını düşünür, kıskançlık nöbetlerini sevgiye bağlar. Bilinçaltında kurduğu eşitliklerde her zaman kendisine duygusal tatmin yaşatan her olayı sevgiye bağlama ve sevgi kavramını kullanma kurnazlığına sahiptir ama bunu masum bir sevgi zannetmektedir. Birbirini sahiplenmek gibi ilginç kavramları vardır. Bu sahiplenme hissinide sevgiye bağlamayı ihmal etmez (Seven insan sahiplenir, kıskanır vs. gibi bir çok ego kurnazlığına sahiptir.) Yukarıda yazılanların hiçbirinden haberi yoktur (tamamen bilinçsiz olarak bunları yapmakta ve her zaman sonuçta hüsranla karşılaşmakta ve şu karara varmaktadır: Kadınlara/Erkeklere güvenilmez)
Kendi bilinçsizliğinin ve egosundaki bu sevgi olmayan şeyleri sevgi sanmanın bütün bu hastalıklı ilişki modelini yarattığından habersizdir. Haberdar edildiği zamanda, tepkiyle ve öfkeyle karşı çıkar. Etrafındaki kalabalıkta genelde kendisi gibi olduğundan, yaşadıklarını normal zannetmeye devam eder. Aşk acısı ismini verdiği ama aslında ego kırılması, sahte hayallerin yok olması ve sonsuz olasılığın gerçek yüzünün kendini göstermesi diyebileceğimiz hakikatla karşılaşır. Ama bunu hakikat olarak görmez sanki başına gelenler şansızlık, kadersizlik, insanların ihaneti vs. zanneder. Odağı sürekli dışardadır, gözleri hep dışarıdakileri suçlar, o bana böyle yaptı.. o terketti, o aldattı.. ve bu cümlelere mutlaka yoğun haklılık duygusuyla eşlik eder. Neyse daha yazmiyim, sonra fazla saldırıya muhatap olabilirm :))) Aşkı, Aşk olarak yaşayanlar (Çoook nadir kişiler): Merkezi kendisidir, kendi başına zaten çok mutludur ama paylaşımda bulunacağı bir ayna ile karşılaştığı için şükran ve sevinçle dolar ve zaten mutluyken dahada mutlu hale gelir. Çöplerini karşıya boşaltmaz, onları kendi içinde dönüştürebilme yeteneğine sahiptir. Kıskançlık ve sahiplenme gibi duygulardan arınmıştır ve bunları matah bir şey zannedip övünerek bahsetmez. Bağımlı değildir ama bağlıdır, çok sever ama bu sevginin kendine olan sevgisinin bir yansıması olduğunun bilincindedir. Karşısındakinin kafasının etini yemez ve kendisine benzetmeye çalışmaz. Özgürleşmenin ve özgürleştirmenin, aşkın doğası olduğunu derinden anlamıştır. Huzursuzluk, baskı, sevgi kavramını kullanarak manipule etme gibi duyguların aşk olmadığını çoktan öğrenmiştir. Aşk acısı çekmez, aksine aşk onu büyütür geliştirir. Karşısındaki onu terkederse, yıkılıp harap olmaz. Bencil değildir, karşısındakini kendisinden çok düşünür ama bu karşısındakini merkez yaptığı anlamına gelmez, aksine onu kendi aynası olduğu için ve paylaşımdaki bağın derinliğinden ötürü, sevgiyi dairesel bir alış ve sunuş döngüsüyle arttırabildiği güzeller güzeli bir varlık olarak görür.
Sonsuz olasılığa ve mutlak belirsizliğe tamamen açıktır, o yüzden rahatlamış, gevşemiş bir haldedir.. asla kasılmaz ve olana itiraz etmez. Olan olaylar karşısında yıkılmamasının nedeni budur. Neyse bunuda uzatmayayım ;)
Kısaca, birinciden ikinceye geçene kadar 3 ilişki yaşamış birisi olarak, birinci yazdığımı yaşayanları çok iyi anlıyorum, fakat o döngüden kurtulmak istiyorsanız, ikinci yazdığım satırları iyice hazmetmek, kendi bünyenizde ortaya çıkarmak durumundasınız. Yoksa hüsranlarınız, yıkımlarınız, duygusal savrulmalarınız asla bitmeyecektir ve emin olun her karşınıza çıkan kişi eninde sonunda sizi yıkıp geçecektir, çünkü siz bunu isteyip durduğunuzu bilinçaltındaki yaydığınız enerjiyle sürekli talep etmektesiniz. Aynı inançlara, aynı ilişki modeline, kodlamalarına sahip olarak farklı ilişki yaşayamazsınız. Ahmet gider Mehmet gelir, aynı şeyi farklı açılardan yapar. Ve siz bunu değiştirmediğiniz sürecede sadece isimler değişir, tavırlar hep aynı kalır. Sevgimle ;) |