dün yazmaya - aptalca görünebileceği için- çekindiğim, çok somut bir çekim yasası deneyimi örneği vereceğim kendimden.
lisedeydim. sessiz biri olduğum için pek kimse farkımda değildi gerçek anlamda. bir öğretmenim kendi dersinde çok yetenekli olduğumu sürekli dile getirir, davranışlarımı da taktir ettiğini söylerdi sınıfta. çok mutlu olurdum tabii. ertesi yıl öğretmen müdür yardımcısı oldu ve derse girmedi. tabii çok yoğun da olduğu için koca okulda hiç karşılaşamıyorduk.zaten yanımdan geçse bile yoğunluktan dolayı farkımda bile olmuyordu. oysa benim taktir edilmeye ihtiyacım vardı. bunu özlemiştim :))
sanırım zihnim kendince en doğru yöntemi seçip hayal kurmaya başladı. koridorda öğretmenle çarpışacaktık, o da şaşkınlıkla kendisine çarpana bakacak ve benimle biraz konuşacaktı, belki biraz gururumu okşayacaktı. ne kadar imgeledim bilmiyorum. fakat bu son çaremdi kendimce. her ayrıntıyı düşünmüş, uzun uzun imgelemiştim.
gülmeyin lütfen, çocukça ama zihni serbest bırakınca böyle kafasına göre imgeliyor işte.
sonuç: bir gün koridorda beden dersine yetişmek için deli gibi koşuyordum, diğer koridora geçişte -ders saati boş olduğunu düşündüğüm için etrafa bakmadan koşmaya devam ediyordum- sevgili öğretmenimle çarpıştık. daha doğrusu ben ona çarptım. özür diledim. gülümsedi. biraz sohbet ettik.
saçma da olsa somut bir çekim yasaı örneği olduğunu düşünerek paylaşmak istedim.
daha ulvi çekim yasası deneyimlerinde buluşmak üzere