Konu: Sır
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31-05-2007, 11:52 AM   #77 (permalink)
etf
Üsteğmen
 
Üyelik tarihi: Jun 2006
Mesajlar: 200
Tesekkür: 0
94 Mesajinıza toplam 280 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
etf is an unknown quantity at this point
Standart The Secret yorum ve açıklamaları...-2

PROF. NARLI'NIN YORUMU
Hazırladığımız dosyada spiritüel kitapların ruh bilimi ve sosyoloji açısından değerlendirmelerini de bulacaksınız. Bu yorumlar, diğer kategorilerdeki kitaplarla karşılaştırmalı satış rakamları, okur görüşleri ve bu spiritüel çalışmaların ruhsal gelişim seminerlerinde kaynak olarak kullanılmaları biraraya geldiğinde ortaya şu sonuç çıkıyor:
İçinde bulunduğumuz çağın insanı, binlerce yıldır olduğu gibi kendini arıyor; varoluşunu anlamlandırmaya çalışıyor. Ancak bu arayış ve anlamlandırma çabası yaşamın hızı, bilginin ucuzlaması ve kadim öğretilerin geçerliliklerini yitirmeye başlamaları gibi nedenlerle başka bir köşeye, hazır reçeteler, basit öneriler ve devasa vaatler sunan spiritüel kitaplarla varoluş yarasını pansuman etme yönüne kaydı.
Prof. Dr. Nilüfer Narlı'nın neo-kadercilik olarak tanımladığı bu okuma anlayışı, Narlı'nın sosyolojik tahliliyle "insanların hayatlarında gelişen olayları sebep-sonuç ilişkisi, psikolojik faktörler, içinde bulundukları sosyal-siyasi konumla açıklamak yerine, kader anlayışıyla açıklamak istemelerinden" güç buluyor. Spiritüel kitaplar da tam bu ihtiyaca karşılık geliyor, sorulara mutlak cevaplar veriyor.
Prof. Dr. Nilüfer Narlı, "Dünyada ve Türkiye'de insanların kozmos anlayışının uzun süre pozitivizmle şekillendiğine, ancak bugün bilimin insanlığın bazı sorularına cevap verememesi üzerine, spiritüalizme yönelişin başladığına" dikkat çekiyor.

AMAÇ OKUMAK DEĞİL
Bu yönelişin içinde de bu tür kitaplar sıradışı satışlara ulaşabiliyor. Peki bu satış rakamlarını üst üste koyunca ortaya çıkan tabloya bakarak, Türkiye'nin 'az okuyan ülke' olma kaderinin (!) değişme umudu olduğunu söylemek mümkün mü?
Yanıt ne yazık ki olumsuz. Bu okurların amacı 'okumak' değil çünkü. Onlar için önemli olan, cevapları bulmak.
Prof. Dr. Narlı 'okuru okumak' anlamında, ciddi bir tehlikeye dikkat çekiyor: "Bu kişiler mutlak cevapları aldıkları zaman sorgulamayı durduruyor. Yeni bir bakış açısıyla karşılaşınca da tepki duyuyorlar. Bazıları diğer okumalara kapıyor kendilerini".

ARADAKİ BÜYÜK FARK
Ya "Suç ve Ceza", "Mrs. Dalloway", "Memleketimden İnsan Manzaraları"? Ve onlarla aynı safta duran binlercesi...
Bu kitapların insanı yaşama karşı ne kadar güçlü kıldığını bilen, edebiyatın dönüştürücü gücüne inanan okurlar ve tercihini spiritüel kitaplardan yana kullananlar...
Aslında kabaca ikiye ayırdığımız bu grupların hepsi varlığının nedenlerini sorgulamak, bir gün yok olacağını bilerek güne başlamak, ne kadar süreceğini bilmediği bir gelecek için çabalamak gibi varoluşsal sıkıntılara sahip.
Her iki grup da varoluşsal acılarına merhem arıyor. İçindeki tanımlanmaz boşluğu, zihnine bilgiler yükleyerek doldurmaya çalışıyor. O boşluğun hiç dolmayacağını içten içe biliyor olmak, onları çabalamaktan alıkoymuyor.
Ne var ki aralarında büyük bir fark var: Yazarın birikimlerinden ve referanslarından süzülen saf bilgiyi, derinliği edebi lezzet avantajını da kullanarak okuma keyfinin büyüsü içinde, kendiliğinden ve idrak ederek almak başka, Godot'yu spiritüalizm içinde beklemekten başka hiçbir bakış açısı geliştirmeden bir kitabın kapağını açmak başka...
Altını çizecek bir sonuç önermesi sunmaya gerek yok. Karar, okurun sağduyusuna emanet.

CEM MUMCU (Psikiyatr, yazar, yayıncı)
"BU YÜZDEN TEDAVİYE MUHTAÇ HALE GELEN OKURLAR GÖRDÜM!"
Bu kitaplarla hastalarını tedavi eden psikiyatrlar varsa ben onları döverim. Kitap önerisinde ben de bulunurum, zaman zaman ışık yakan bir kitap olabilir ama bu kitaplardan bahsetmiyorum tabii. O kadar saçmalayan bir meslektaşım olduğunu sanmıyorum.
Bu bir pazar. İnsanlar hayatı bu yolla çözmeye çalışıyor. Sonra saçmalayıp saçmalayıp gerçekten psikiyatrik bir bozukluğa gidiyorlar. Değiştiklerini zannediyor olabilirler. Zaten insan bu kadar yüceltmeyle bir kitabı okuduktan sonra değişmediğini herhalde kendine itiraf edemez. İçsel, ruhsal dönüşüm o kadar zor ki.
Gerçekten tedaviye muhtaç hale gelenleri çok gördüm. Çok yüzeysel bir çalışmayla derinleştiğini sanıyor ve bu etkilenimiyle hayatını yönetmeye kalkıyor. Eylemsel dönüşümler yapıyor, kocasını, karısını terk ediyor. Ama sonuç başarısız.


DOÇ. DR. ALİ ERGUR (Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Blm.)
BÜYÜSÜNÜ YİTİRMİŞ DÜNYAYA UMUTSUZCA İKAME EDEN BÜYÜLÜ DÜNYA
Bir yandan modernleşmenin doğal sonucu olarak sekülerleşmiş (büyüsünden arınmış, dinsel olanla değil rasyonel olanla açıklanan), diğer yandan son derece karmaşık ve parçalı bir görünüm arz eden gerçeklik, özellikle sıradan birey için gereğinden fazla sıkıntı kaynağıdır.
Oysa insan, kendi varlığı üzerine düşünebilen tek tür olarak, bu varlığı anlamak, açıklamak ve temsil etmek ister. Bilinen açıklama biçimleri (mitologya, dinsel dogmalar, ideolojik şemalar, siyasal konum alışlar, vb.), artık bugünün dünyasının karmaşıklığını çözmek ve onu tutarlı bir şekilde açıklamak için yeterli gelmemekte.
Ayrıca dünya siyaseti git gide tehlikeli gerilimlere yol açmakta, küresel ölçekte çeşitli adaletsizlikleri çoğaltmaktadır. Bu öngörülmezlik boğucu bir etki yapar; genel bir akli olandan kaçış hali ortaya çıkar.
Doğaüstü güçleri konu edinen kitaplar bu nedenle günümüzde hızla daha fazla ilgi odağı olmaktadırlar. Bu anlatılarda tasvir edilen büyülü dünya, bir anlamda, günümüzün büyüsünü yitirmiş dünyasının yerine konulmaya umutsuzca çalışılan bir ikamedir.
Korku, belirsizlik, tehlike, öngörülmezlik, adaletsizlik arttıkça, bu tür kitapların, onlarla aynı işleve sahip komplo teorisi ürünleri kadar rağbet görmesi son derece doğal kabul edilmelidir. Sonuçta, bu durumdan yine piyasa yararlanıyor; bu tür popüler anlatıların yaygınlaşmasıyla okur sayısı da artıyor."

SAFFET MURAT TURA (Psikiyatr, yazar)
"KIRILGAN ORGANİZMANIN VARLIK SORUNU KARŞISINDA TEPKİSİ..."
Şüphesiz ki insanlar kendilerinin ve bu evrenin ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğimizi, bu soruları soran varlıklar olarak nasıl yaşamamız gerektiğini merak ediyor.
Ne de olsa ölümlü, hakikatten mahrum, gene de zeki oluşumlarız. Ama insanlığın önemli bir bölümü, varlık karşısındaki cehaletimizi ve çaresizliğimizi bir ömür boyu sürdürerek, tüm umutsuzluğuna rağmen küçük de olsa bir şeyler anlama çabasına devam etmeye tahammül gösteremiyor.
Ya bu soruları tamamen unutmayı ya da temelsiz, hazır cevap inanç sistemlerinde sanki yanıtı bulmuş gibi kendini kandırmayı tercih ediyor anlaşılan.
Araştırmacılığını ve merakını inanç denizinde boğmayı seçiyor. Psikiyatrik açıdan bu insanları anlayabiliriz tabii, hatta esas çoğunluğu oluşturduklarına bakarak biyolojik türümüzün varlık sorunu karşısındaki doğal tepkisini sergilediklerini kabul etmeliyiz.
İnsan olma durumuna, yani zeki ama varlığına ilişkin hakikatten mahrum olma durmuna katlanmak zordur. İnanç sistemlerinin sunduğu kolaycılık insanları rahatlatır, nasıl yaşaması ve düşünmesi gerektiğini bildiren bir dizge sırtından yükünü alır insanın. Kendini hakikate vakıf ve tüm-güçlü hissetirir.
Bu kırılgan organizma, acı gerçekle yüzleşip çaresizliğiyle karşılaşacak yerde tüm-güçlü narsisistik fantezilerde, arzusunun, düşüncesinin her şeyi gerçekleştireceği rüyasında acılarını avutmayı tercih ediyorsa elden ne gelir? Demek ki insanların çoğu için mutluluk ancak hayalde elde edilebiliyor bu gezegende. Üzücü ama gerçek bu galiba.

İREM AYRAL (Ruhsal gelişim eğitmeni)
"İSTEDİĞİ VERİLDİKÇE KİMSE ANORMAL DEĞİL"
Varoluşsal sıkıntılarına çözüm arayan insanlara yardım etmeyi amaçlayan kuruluşlar da var. Bunlardan biri de Bilgi Paylaşımı Derneği. 2005 yılında kendini geliştirmek ve ruhsal tekamülüne katkıda bulunmak isteyenleri konunun uzmanlarıyla buluşturmak amacıyla kurulan dernekte "Hayatla Akışta Olabilmenin Esasları" adı altında bir seminer yürüten İrem Ayral, spiritüel kitapların insanların ruh sağlıklarına destek olduğunu savunuyor.
"Eğitimlerimde bu tür kitapları sıkça kullanıyorum. Problemlerine odaklanmak onları çözmek demek değildir. Çözebilmek için beyinde deneyim ve bilginin olması lazım. Ama kitabın esiri olarak, tapınarak değil," diyor Ayral.
"Global medicine" eğitimi alan ve alternatif tıpla ilgilen Ayral'a göre bu kitaplar insanların vizyonlarını genişletiyor:
"Sınırlarının nereye gidebileceğini anlamaları için, başka insanların nelerin üstesinden geldiklerini görmeleri lazım. Önemli olan tekrar tekrar okuyup dünyaya bakışını değiştirmek. İyileşme, öncelikle umut ve inançtır.Kendi potansiyeline inanınca ümit etmeyi de kendine hak görüyor."
Bütün kanser hastalarını yaşam sevinçlerini, umutlarını kaybetmiş insanlar olarak niteleyen Ayral, "Vücut kendi kendini iyi edebiliyor, doktorlar teknisyendir, keser biçer. Kendini iyileştiren vücuttur. Ama şöyle yanlış anlamalar var, yukardan bir torba altın düşecek, evren lütfederse onların yolu açılacak sanıyorlar. Alakası yok" diyor.
Ve özellikle bir konunun altını çiziyor: "Evren tabii yardım ediyor, ama ne zaman? Evren arz taleple ve bilgiyle çalışır. Arzularınız, ihtiyaçlarınız karşılanacaktır.
Ama siz ne istediğinizi bilmezseniz, kararsız ve şüpheliyseniz evren size servis veremez. Ne istediğinizi bilene kadar bekler, çünkü evrende zaman ve mekan yok. Bir insanı iyi etmek istiyorsanız talebine arz vereceksiniz."
Türkiye'de eski bir psikoloji anlayışının hakim olduğunu söyleyen İrem Ayral, bipolar ya da depresif teşhisi konularak kendisine gelen çok sayıda genç olduğunu vurguluyor: "Anne babalarına tarafından baskı altında tutuldukları için, akıllarını oynatmak üzereler. İstediğini verdiğiniz anda kimse anormal değil. O kadar basit ki hayatını değiştirmek."


OKUR GÖRÜŞLERİ

"ŞU AN İÇİN SOMUT BİR SONUÇ ALAMADIM!"
R.A. (Finans Uzmanı)
"Ferrari'sini Satan Bilge"nin yazarı Robin Sharma'nın hemen hemen tüm kitaplarını okudum. Bu kitaplardaki tavsiyeleri kendime örnek alıyorum ve kendi yaşam tarzıma uygulamaya çalışıyorum. Fakat bu kitaplardaki önemli noktalardan biri, Avrupa hayat tarzında yazılmaları. Türkiye'nin yaşam koşulları ve sorunları belli, bu nedenle kitaplardan ancak kendi hayat tarzıma uygun olanları alabiliyorum. Zaman içinde olumlu birşeyler kattığını düşünüyorum fakat şu an çok somut bir sonuç alamadım.

"ETKİSİ ÇABUK GEÇİYOR"
Hüseyin Deniz Sitacı (Beden eğitimi öğretmeni)
Ben "Ferrari'sini Satan Bilge"yi okudum, "The Secret"ı da tam bitirmedim. Kitapta "Hayatınız değişecek" diyor, fakat hiç öyle bir şey olmadı, hiçbir sorunumu çözmedi. Birçok arkadaşım "Ferrarisini Satan Bilge"yi okuduktan sonra hayatlarındaki bir çok şeyin değiştiğini söyledi. Fakat bu iki gün sürdü, şimdi hayatlarına aynen devam ediyorlar. Etkisi çabuk geçiyor.
Ne "Ferrari'sini Satan Bilge" ne de "The Secret" hayatıma bir şey kattı.
Türkiye'nin sorunları belli zaten, bir kitap insanın hayatını ne kadar değiştirebilir ki?

"MÜCADELE ETMEM GEREKTİĞİNİ ANLADIM!"
Olgun Çinal (Kitapçı)
İnsanlar hayal gücündeki şeyleri gerçekleştirir. Ben aslında kendimi kötü hissettiğimde kitap okurum. Mümin Sekman'ın "Her şey Seninle Başlar" kitabı hayata bakış açımı derinden etkiledi. O kitabı çok tıkandığım bir zaman okumuştum, her şeyle mücadele etmem gerektiğini anladım. Ayrıca bir kitabın hayatımızda birşeyleri değiştirmesi için illa kişisel gelişim kitabı olması gerekmez. Sanat ya da felsefe kitabı da değiştirebilir insanı. Hiçbir kitabı okumadan hep kişisel gelişim tarzı kitapları okumakla beyin kasılır. "Ferrarisini Satan Bilge"yi okudum ama kitap beni etkilemedi. Ama iyi bir kitabın hayatımda bir şeyleri değiştirebileceğine kesinlikle inanıyorum.

"BU ÇALIŞMALAR SOVYETLER'E DAYANIR"
Kamil Yılmaz (Felsefe öğretmeni)
Son çıkanların çoğunu takip edemesem de on yıl önce çıkmış bütün spiritüel kitapları okuduğumu söyleyebilirim. Tabiİ ayırt edebilmeyi öğrendim bu kadar okuyunca. Bu kitaplar insana dışarıdan bir şey vaat etmiyor. İnsan içindekini, potansiyelini dışarıdan bir etkenle değil; kendi yöntemiyle bulur diyorlar. Bu çalışmalar Sovyetler'e dayanır. İnsanın bir enerji yaydığını ve bu enerjiye yön verilebileceği söyleniyordu.

"SPİRİTÜEL KİTAPLAR HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ"
Suzetta İşman (Ev kadını)
Spiritüel kitaplar benim hayatımı çok değiştirdi. Aile ilişkilerime de yansıdı. Olaylarla başetmeyi, korkularımı keşfetmeyi, yargılarımı yok etmeyi öğretti. Bu kitapları okuduktan sonra insanları olduğu gibi kabul etmeye başlıyorsunuz.

"BENİ TRAVMADAN KURTARDI!"
Gözde Mitrani (Dekoratör)
Spiritüel kitapları okuduğunuzda doğanın ve evrenin ne kadar güçlü olduğunu, her şeyin evrenin doğal akışında gittiğini görüyorsunuz. Kendinize faydanız oluyor. Ben kanser riskiyle karşı karşıya gelmiştim. Gerilimlerim nedeniyle kendimi hasta etmiştim. Bu kitaplarla bakış açımda ciddi değişiklikler oldu. Travmadan kurtardı beni. Psikolojik desteğe de başvurdum ama orada hep yaralara tuz basılıyor, acılarınız deşiliyor. Bu kitaplar ise acılarınızı unutun diyor.

"SADECE MERAKTAN BAKTIM!"
Engin Pekdoğan (Öğrenci)
"The Secret" dikkatimi çekti, aldım baktım, biraz karıştırıp okuduktan sonra içeriğinin tutarlı olmadığını düşündüm. Kapağındaki şeyle içindekinin pek alakası yokmuş gibi geldi bana. Son zamanlarda bir artış var bu tür kitapların popülaritesinde, ben de sadece meraktan baktım.

---Alıntı--- milliyet.com.tr
etf isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla