Üsteğmen
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 237
Tesekkür: 0
58 Mesajinıza toplam 129 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Yorumsuz... Uçurumun Kıyısında*
Geçmişte bir gündü...
Gelecek bizim dedik, biz geleceğiz sandık!
Aşılmayacak dağ, geçilmeyecek deniz yoktu beraberken...
Beraber düşüp, beraber kalktık ve birer birer geçip; teker teker aştık.
Bir gün, düzlüğe çıktı yolumuz....
Ve ben, hep, düz yollarda düşmüştüm!
Ayaklarımızın altında gibiydi her şey...
Heyhat!
Düşlediğim şey değildi gördüğüm...
Mazide yaşamak mümkün değildi kabul; ama, maziye kaydı gözüm!
Çocukken, uçurtmanın kuyruğunda sanırdım mutluluğu... Uçurtma olurdum düşlerimde... Tıpkı, dedemle yaptıklarımız gibi; büyük ve kıpkırmızı bir uçurtma... Upuzun kuyruğumla süzülürdüm gökyüzüne; kuşlarla yarışır, bulutlarda dinlenirdim. Sonsuz gibi gelir, sonsuza dek sürmezdi; kah bir ağaca, kah bir tele takılıp, can verirdim sessizce...
Bir zamanlar, kırmızı bir uçurtmaydım.
Sıcacık gülümseyen mavi bir uçurtmanın büyüsüne kapıldım; mutluluk, yine kuyruğundaydı.
Dağlar aşıp, denizler geçtik; bir ağaç, bir tel beklerken, can verdiğimizde, bir bulutun üstündeydik.
Kabul edelim gerçeği; geçip giden turnalara haber soran sevdalılardan olmadık hiç; gül kokan, aşk anlatan mektuplar da yazmadık.
Göz göze geldiğinde tutuşan; sözcüklere sığmayanla yutkunan; mevsimleri, gün-geceyi unutan; aklını yüreğinde yitirip, yarı deli dolaşan avarelerden de değildik!
İncelikler çağında doğmamıştık!
Büyük mutluluklar sığdıramadık; her şeyi tüketmeye koşullanmış zamana; küçükleriyle yetindik.
Aşkın doğasında isyan da arıyor insan; biz boyun eğenlerdendik; nereye çekiştirilirsek oraya gittik.
Sıradan düşlerimiz, zenginleştirmeye yetmedi hayatımızı.
Siyah-beyaz fotoğraflardaki çocuk gülüşlerimize, hüzün ekledi renkliler.
Basit, ama samimiydi cümlelerimiz; allayıp pullayarak kirletmemizden önce.
Çok kullanılmaktan mı eskidiler bilmiyorum; bir zamanlar, altın değerindeydi sözcükler.
Ser verip, sır vermezdik; sözümüz namusumuzdu; yalanı cilalayıp, gerçeği yoldan çıkartmamızdan önce.
Ezilip, horlandıklarından mı kabuklarına çekildiler bilmiyorum; bir zamanlar, mangal gibiydi yürekler.
Biz de güzeldik aslında...
Hem emeğe, hem emek verdiğimize saygımız vardı; zahmetsiz kazanılana iyi gözle bakmaz; hele hele, asla takdir etmezdik.
Sonra,
Göz göze gelemez olduk bir gün...
Kendimize tahammül edemediğimizden olmalı, tahammülümüz de kalmadı birbirimize...
Bilirsin!
Ya da bilirdin bir zamanlar.
Uçurumların kıyısında alınır; hayatımızı ya kurtaracak, ya bitirecek kararlar...
Belki daha kolaydır, hayatın tehlikedeyken güzel olanı fark etmek; hayatı, hayatını sahiplenmek... Dışardan bakmak kendine; kazanıp, kaybettiklerini tartmak...
Hatırlarsın!
Paçalarımızı sıvayıp, yalın ayak yürüdüğümüz çamurlu köy yolunda, en güzel, en neşeli sohbetlerimizi yapardık yarım saatte; şimdi, 5 dakikalık mesafede, son model arabamızda, çıt çıkmıyor aramızda.
Belki, yaşamak daha zahmetliydi eskiden; ama, daha anlamlıydı her şey!
Bilirsin!
Ya da bilirdin bir zamanlar...
Nerde eşsiz bir manzara görsen, yanında dipsiz bir uçurum vardır. Kalbin hızla çarparken fark edersin yaşadığını...
Şimdi her şey pürüzsüz...
Çok sakin, çok tekdüze..
Birbirimiz,
Özgürlüğümüz dışında.,
Artık her şeye sahibiz...
Sahip miyiz gerçekten?
*Bu düşünceleri,duyguları sözcüklere döken kimdir bilmiyorum ama helal olsun,yüreğine sağlık kimse yazan!!!
__________________ Herşeyin bittiği anda bile bir UmuT vardır! |