‘‘Endişe hiçbir zaman yarının acısını sizden almaz fakat her zaman bugünün neşesini çalar!’’ Leo Buscaglia
Şimdiki anda yaşamak geçmiş veya gelecek üzerinde hiçbir gücümüz olmadığını anlamak demektir. Geçmiş çoktan olmuştur ve arkamızdadır. Her ne olduysa onu değiştirecek bir gücümüz yoktur. Edindiğimiz bütün pişmanlık ve neşeler zamanda donmuşlardır. Geçmişe özellikle pişmanlıklara odaklanmak mutluluğun şimdiki anını çalar. Kendimizde geçmiş ile ilgili pişmanlığı endişeyi bulursak, kendimize onun üzerinde hiçbir gücümüz olmadığını söylemeliyiz. Peki ya gelecek üzerinde bir güce sahip miyiz? Her şeyden öte, gelecek henüz gelmemiştir. İlginç bir şekilde, şimdiki anda, gelecek üzerinde de hiçbir şey yapamayız. Zamanımızın ne kadarını gelecek üzerinde gelecek üzerinde endişelenerek geçirdiğimizi iyi düşünün. Hasta mı olacağım? Sevdiğim insanların başına kötü bir şey mi gelecek? Karım beni terk edecek mi? Çocuklarım iyi mi olacaklar? Şirketim küçülecek mi? Gelecek endişesi tek gerçek güce sahiptir ve bu da içinizdeki neşeyi sizden çalabilir. Bunu deneyin: Bir sonraki sefer kendinizi geçmişle ilgili pişmanlığın içinde kaybolmuş bulduğunuzda, basite aklınıza şunu söyleyin: ‘Geçmiş üzerinde hiçbir şey yapamazsın, şimdiye gel.’’ Eğer on dakika sonra kendini tekrar bunu yaparken bulursan, aynı şeyi tekrar söyle. Ayrıca bunu, gelecek ile ilgili bir endişe taşıdığında da yap. Kendine şöyle söyle: ‘Geleceği endişelenerek değiştiremezsin; bütün yapabileceğin tamamen şimdide olmak ve şimdiye gelmektir.’’ Aklınızın şimdiki anda dolu olduğunu daha fazla göreceksiniz. Bu anda, güce sahipsiniz ve bu anda harekete geçebilirsiniz. (alıntı-ölmeden önce keşfetmeniz gereken 5 sır,Dr.John Izzo) Şöyle bir geriye dönüp düşünün,endişeleriniz yüzünden kendinize neleri neleri zehir ettiniz ve neleri tadına vararak yaşayamadınız????
En basitinden şunu düşünün; çok hoşumuza giden bir olay olmuştur ya da arkadaşlarımızla ,eşimizle dostumuzla harika vakit geçirmişizdir ve tadını çıkarta çıkarta kahkahalarla birlikte gülüp eğlenmişizdir. Ama işte tam o anda içimizi kemirip duran endişe kurdu içimize düşüvermiş ve o güzelim anın tadını doyasıya çıkartmamıza engel olmuş ve gülen yüzümüze endişenin gölgesini indirivermiştir… Ne mi bu endişe kurdu…Şimdi söylediğimde eminim hepinizin onaylar gibi başınızı sallamanıza neden olacak ‘Aman Allah’ım çok güldük kesin başımıza kötü bir şey gelecek, Ayyy çook güldük kesin yarın ağlayacağız’’ v.b. sözlerin içimizden geçivermesi ya da istemsizce dilimizden dökülüvermesi. Bir varsayım yüzünden
kendimize ve hayatımıza yaptığımıza bir
bakın !!!!
(Çok sevdiğim Mert beye bu güzel sözü ve bana yaptığı uyarısı için teşekkür ediyorum…Hayata karşı gözümün daha da açılmasını sağladığı için.) İnsan acısını da sevincini de dibine kadar yaşamalı oysa. Hep yaşayamadıklarımız endişe duyup tamamlayamadıklarımız bizi geride bırakmaz mı? Hep onlar yüzünden adım atamaz hale gelmez miyiz? ? ? Şöyle bir düşünün bakalım siz hangi varsayımlarınız yüzünden hayatınızı tadına vara vara yaşayamıyorsunuz