''Biri bunu başaramayacağını söyledi, ama o gülerek yanıt verdi:
''Belki başarılamaz.''
Ama deneyene kadar başarılamayacağını kabul etmeyecekti. Böylece, yüzündeki gülümsemeyle işe koyuldu. Kafasına koyarsa yapardı, biliyordu.
Başarılamayacak olan şeyle uğraşırken şarkılar söyledi ve başardı.
Biri alay etti: ''Ha ha, bunu asla başaramayacaksın. Şimdiye kadar kimse başaramadı en azından.''
Ama o ceketini ve şapkasını çıkardı. İlk gördüğümüz şey, hiç tereddüt etmeden, yüzündeki gülümsemesiyle kolları sıvamasıydı.
Başarılamayacak olan şeyle uğraşırken şarkılar söyledi ve başardı.
Sana başarılamayacağını söyleyecek binlerce insan var. Felaket tellallığı yapacak binlerce insan var. Seni yutmayı bekleyen tehlikeleri, sana birer birer gösterecek binlerce insan var. Ama yüzündeki gülümsemeyle ceketini çıkar ve yola koyul.
Başarılamayan şeyle uğraşırken şarkılar söyle ve başar.''
(EDGAR A. GUEST)